Tarih: 21.03.2014 16:34

Akşener Büyükçekmece’yi Şahlandırdı

Facebook Twitter Linked-in

Salonu tıka basa dolduran kadınlar yaklaşan seçimlere hazır olduklarını gösterdiler. MHP İstanbul 3. Bölge Milletvekili ve Meclis Başkanvekili Meral Akşener’in de iştirak ettiği toplantıya 300’ü aşkın kadın katıldı. Toplantıya ayrıca MHP İstanbul İl Başkanı  Abdurrahman Başkan, Mhp Belediye Başkan adayı Yaşar Derin, İlçe Başkanı Alaattin Yavuz Güneş, İlçe Yöneticileri ve çok sayıda partili katıldı.

Güneş: Günlük 250 ev geziyoruz

Büyükçekmece MHP İlçe Başkanı Alaattin Yavuz Güneş açılış konuşmasında “Sabah 8’den akşam 12’ye kadar hem kadın kollarımız hem ilçe teşkilatımız hem meclis üyelerimiz hem de çok kıymetli belediye başkan adayımız ile beraber yaklaşık 250 eve girerek günlük çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.  Sabah mutlak çalışmaları öğlenle 6 arasında esnaf ziyaretlerimizde ve kanaat önderlerimizi ziyaret, 6’dan saat 11 e kadar Büyükçekmece’de bulunan tüm evleri gezmekle bu seçimi bitirmek istiyoruz. İnşallah sandıkta da bu sonuçlanır ve hayırlara vesile olur.” Diyerek sözlerine devam etti.

 

Abdurrahman Başkan: Yaşar Derin’e inandık

 İstanbul İl Başkanı Abdurrahman Başkan konuşmasında “Büyükçekmece benim için önemli bir yer çünkü ben aynı zamanda,  Büyükçekmece dernek üyesiyim. Büyükçekmece’ye hep imkânlarımız ölçüsünde destek vermeye çalıştık. Meclis başkan vekilimizin de hakikatten Büyükçekmece üzerinde çok emeği vardır. Hepimiz Büyükçekmece’ye ve Yaşar Derin Hocamıza çok inandık. Yaşar Derin hocamızın derin ilmi ve bilgisine, engin hoşgörüsüne hepimiz burada inandık ve destek olacağız.

Lekesiz teşkilat geliyor

İnşallah Yaşar Derin Hocamızla birlikte üç hilali Büyükçekmece belediyesinin gönderine hep beraber asacağız. MHP bütün mensuplarıyla en temiz siyaseti yaptığını ve üzeri kirlenmeyen herkese ilçe Teşkilatından ocak teşkilatına il teşkilatından milletvekillerine kadar lekesi olmayanlardan kurulu bir teşkilat olduğunu, burada cümle âleme haykırıyoruz. İnşallah MHP’ nin iktidarlığının ateşi İstanbul’dan alınacak ve bu ateş meşaleye dönüşecek ve buradan Ankara’ya gidecek ve genel başkanımız inşallah yerel seçimlerden sonraki ilk seçimlerde Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı yapacağız.

Üç hilali Büyükçekmece’ye asacağız

Biz bunu için burada birleştik. Ocak teşkilatlarımızda, ilçe teşkilatlarımızda, milletvekillerimizde, merkez yönetim kurulu bütün teşkilatlarımızla bir olduk İstanbul’da yüreğimizle gücümüzle hep birlikte bir olacağız buna inandık. 30 Mart akşamı Büyükçekmece belediyesinin gönderine üç hilali çekmek için buluşma söz veriyor musunuz?” diyerek sözlerine son verdi.

Meral Akşener: Paralel yapılanmanın var olduğunu yeni anladı

Akşener konuşmasında “Şimdi 2014 seçimlerine gidiyoruz 30 Martta seçim var. 30 Martta belediye başkanlarıyla ilgili kararlar verilecek. Seçmenin demokrasilerde, demokrasinin kâmil uygulandığı ülkelerde seçimler seçmenin düğünü ve şölenidir. Bütün adaylar gelirler, bütün siyasi parti mensupları gelirler projelerini anlatırlar. Tasavvurlarını anlatırlar o ilçeyle o beldeyle o şehirle ilgili olarak neler düşündüklerini paylaşırlar seçmeni ikna etmeye çalışırlar. Bu yerel seçimlerle ilgili bir yoldur ve çok güzel bir yoldur. 30 Martta gelir seçmen sandığın başında ölçer, tartar, vicdanına danışır, beldesi için, ilçesi, ili için kimin faydalı olacağına inanıyorsa mührü o partiye vurur ve oyunu kullanır. Normal zamanlarda yerel seçimler böyledir. Bir ülke her türlü zorluğa girer o millet ayağa kalkar problem ortadan kalkar ve çözülür. Ama ahlak, değerlerimiz ortadan kalktığı zaman o millet ayağa kalkarsa dahi en az bin yıl yüz yıl o erozyonu o değer kaybını yerine koyamaz. Dolayısı ile 30 Mart seçimleri böyle bir Türkiye’ nin içinde bulunduğu şartlarla seçmenin tercih yapacağı bir seçim olma vasfını taşıyor.

Bir başbakan düşünün

Bir Başbakan düşünün inançlı olduğunu bildiğimiz, inançlı olduğunu sandığımız, İslami değerler üzerine yaşadığını düşündüğümüz, bir Başbakan düşünün;  ailesinin yarısının dinlemelere takılarak hırsızlık, yolsuzluk işlerine bulaşmış olsun. Bir Başbakan düşünün 4 bakanının ve 3 bakanının oğlunun nüfus kullanarak 28 yaşında İranlı bir gencin elinde oyuncak olsun. Bir Başbakan düşünün ki oğluyla yaptığı konuşmasında eldeki paraların sıfırlanmasını oğlundan istemiş olsun. Bir Başbakan düşünün ki hırsız yakalanmış bir ülkede ama herhangi bir utanması olmasın. İşte ahlakın tefessüh etme yolunda ilerlediği bir Türkiye’de 30 Martta seçim yapılacak bu seçimde sadece belediye başkanlarını ve belediye meclis üyelerini seçmeyeceğiz aynı zamanda bu gidişata dur diyecek bir iradeyle ortaya koymak ülkemiz için bir mecburiyet halini almıştır. Bir Başbakan düşünün ki ülkücülere faşist ırkçı kafatasçı mafyacı desin, sonra bir Başbakan düşünün ki hırsız yakalandığı 17 Mart yolsuzluk ve hırsızlık soruşturmasından 11 yıl sonra birden ayılsın ve bu ülkede paralel bir yapılanmanın var olduğunu fark etsin. Paralel yapılandırmayla ilgili konuşurken hırsızlıkla ilgili tek kelime etmesin yapmadık diyemesin, bu bakanlar bu işleri yapmadılar, oğulları bu işleri yapmadı diyemesin. Ama döndürsün ülkücülere Fatiha bilmezler desin. Şimdi biz Başbakana Fatiha’yı da öğreteceğiz Ayet’ el Kürsü’ yi de öğreteceğiz.

Helal lokmanın ne olduğunu öğreteceğiz

Fatiha’ nın dilde söylenmesiyle kalben söylenmesi arasında farkı öğreteceğiz. Haram ve helal hakkında farkı öğreteceğiz. Helal ve haram lokmanın ne olduğunu öğreteceğiz. Başbakan bizlerin imanını elinde bir iman metre ile ölçüyordu, şimdi biz ona Allah huzurunda nasıl hesaba çekinildiğini öğreteceğiz. Şöyle öğreteceğiz; öldük ben öldüm hepimiz öldü Başbakanda öldü. Bir insan bir gün ölecek Cenabı Hakk’ın emri bu. Ecel ne bir nefes evvel ne bir nefes sonradır. İmanımız buna mıdır evet bunadır. Öldük gittik Allah huzuruna ne ile hesaba çekileceğiz, helal lokmayla beytülmale el uzatıp uzatmadığımızla. Allah’a şükür burada o yok. Kul hakkı ile gidip gitmediğimizle. Duracağız mizan açılacak ve kul hakkı var üzerimizde helal lokma yerine haram lokma yemişiz. Alacaklılarımız dizilecek karşımıza isteyecekler bizden alacaklarını; varsa sevaplarımız alacaklarına gidecek. Sonra bitmeyecek; alacaklılar devam edecek. Günahlarımız bitmiş olacak sonra onların günahları bize yazılacak. İşte Peygamber Efendimizin tarif ettiği müflis böyle bir şey. Allah herkesi müflis olmaktan korusun.

17 Aralık özgürlüğümüze vurulan darbedir

Sayın Başbakan dünyada müflis değil; kendi milletvekilinin bir hezeyan halinde ‘’17 Aralık bizim günah işleme özgürlüğümüze vurulan bir darbedir’’ dedi. Yaşar Hoca’ nın karşısında bunu konuşmaktan haya ederim. Ama günah işlemek özgürlüğü olamaz. Günah işleme vicdansızlara ait bir iştir. Vicdanı olan insanlar günah işleyemez. Günah işleme özgürlüğünün dini tarafı böyle, günah işleme özgürlüğü suç işleme özgürlüğü haline çevrilmesi hali yani cari hukukumuza göre yani meri hukukumuza göre suç işleme özgürlüğünüz olamaz. Suç işleyemezsiniz. Hukuk karşısında suç işlemenin cezası mevcuttur. Hukuki cezası yanında İslami cezası da mevcuttur. Şimdi devam edelim mizana; evinden bir milyar dolar çıktığı iddia edilen, bir milyar doların kâğıt olarak tartılması halinde, evinden 8 ton paranın çıktığı bir Başbakan düşünün. Bir kamyon para kâğıt olarak. Kâğıt değeri olarak 8 ton. Bu paranın alınan maaşlar ortadayken, gelirler ortadayken 1 milyar doların biriktirilebilmesi bu ülkede Başbakanın geliri ile mümkün olmadığı söz konusuyken bu paranın 8 ton kâğıdın 8 ton doların helal olması mümkün mü? Biz şimdi kalpten imanla Fatiha’nın nasıl okunduğunu sayın Başbakan öğreteceğiz.

11 yıldır uyuyan başbakan 17 Aralıkta uyanmış

Sayın Başbakan ülkücülere bu isnatları yüzü kızarmadan söylerken 17 Aralıkta paralel bir yapı olduğunu fark etti. Bir ülkenin Başbakanı olarak 11 yıl uyumuş 17 Aralıkta hırsızlık soruşturması ile birden bire ayılmış. Bunu bir kenara koyduk. Ama Sayın Başbakanın diliyle uzunca bir zamandır Türk sözü ile kavga ediliyor bu ülkede. Niçin milliyetçilere hakaret ediliyor, çünkü Türk kavramının Türk fikrinin türkün koruyucusu onun sonuna kadar sevdalısı bu salonu şereflendiren sizlersiniz de ondan.

 

Önce Şark Sonra Türk Meselesidir

Yurt dışına gidenler iyi bilir. Pasaportunuzu uzatırsınız size gümrük memuru Hıristiyan mısınız, Müslüman mı diye sormaz, Türk pasaportu taşıdığınız için.  sizinle birlikte bir Arap kardeşiniz pasaportunu uzatır, %49'u Hıristiyan, %51'i Müslüman olduğu için aynı gümrük memuru Hıristiyan mısın, Müslüman mı diye sorar. Gidersiniz Avrupa'da, Amerika'da bir lokantaya Türküm derseniz size helal menü gelir. Ben Arap'ım derseniz o zaman size sorarlar aynı soruyu. Yani batılının gözünde Türk eşittir Müslüman'dır. Aynı zamanda Türk, İslamiyet'in batıda yayılan yüzüdür. Batılı bütün Müslümanlardan intikamını almıştır. Sadece Türklerden intikamını alamamıştır. Önce şark sonra Türk meselesidir. Türk kavramının içini boşaltmak için her şey yapılmaktadır. En büyük oyun,en büyük baskı  ve en büyük propaganda da kadınlarımız üzerinde yapılmaktadır. Niye bilir misiniz? Çünkü bütün milletlerin içinde sadece Türk kadını helal süt verir çocuklarına sonrada evladı kul hakkı almasın diye bütün milletler içerisinde sadece Türk kadını sütüyle evladını tehdit eder. Derki sütümü sana haram ederim. Türkiye'de ortaya çıkan ahlak erozyonunu durduracak olan sizlersiniz. Türkiye2de oynanan Müslümanlığın içini boşaltma oyununu bozacak olan sizleriniz.  Evlatlarınızı bu kafa karıştırıcı olaylardan koruyacak olan sizlersiniz. İstediğiniz kadar tövbe edin, haram işlemişseniz, hayanız ortadan kalktıktan sonra tövbe etseniz Allah sizi affetse dahi dünyanız değişir. Bir seçim atmosferinde bu kadın neden bunları konuşuyor diyebilirsiniz?

Bu ülkede soygun var!

Bu ülkede hırsız var, bu ülkenin yediemin olması gereken kişilerin yaptığı soygunun durdurulması için Türk kadınının bu değerleri sımsıkı sahiplenip, evladına geçirmesinin önemini hatırlatmak için anlattım. Onun için kadınlar üzerinden oyun oynanıyor, onun için kadınların en fazla karşı propagandaya tabi tutulduğu bir süreçteyiz. 30 Mart'ta iki siyasi lideri de mukayese edip, oylayacağız. Birisi demin anlatmaya çalıştım yapılan işler ortada ama bu arada seçmenini kendi yanında tutabilmek için 'ben hırsızlık yapmadım, bu ses bana ait değildir' demek yerine her bireyi kürdü Türkle, türkü aleviyle her türlü etnik ayrıştırmayı yaparak, herkesi birbirinin karşısına diken, bir düşmanlık dilini hiç usanmadan ve utanmadan kullanırken diğer tarafta; Teşekkürler dürüst adam dediğimiz bizim genel başkanımız Devlet Bahçeli'nin önce bizim evlatlarımızı uzun zamandır ısrarla uyardığı bununla kalmayıp denetlediği bir duruş var. Sokaklar tehlikeli ve karanlıktır. Bu ülkeyi yıkma iradesini her bir evladımız sandıkta gösterecektir. Sandığı çare gösteren bir lider, demokrasi ile milliyetçiliğin ikiz kardeş olduğunu içselleştiren bir lider, herkesi bir biriyle kavga ettirilmeye çalıştığı bir dönemde sağ duyuyu telkin eden, hem ekonominin, hem kardeşliğin, hem huzurun, hem Türkiye'deki herkesin hukukunun teminatı olan bir lider ve bunu bozmaya çalışan sadece cumhur başkanlığı seçiminde Reisi cumhur olabilmek için, hem bizi birbirimize düşman etmeye gayret eden, hem Abdullah Öcalan' la görüşüp, istediklerini yerine getireceğine dair söz veren bir başka politikacıyla mukayese edeceğiz. Biz her bir kahvede, evde, hastanede, pastanede her yerde genel başkanımızın bu son zamanlardaki başbakanın öfkesine rağmen ülkedeki istikrarın  bozulmamasındaki teminat görevini her yerde anlatacağız. Şerefle, inanarak anlatacağız ve her şekilde insanımızı sandığa götüreceğiz. Oyların namusunu , sandığın güvenliğini sağlayacağız.

Böyle bir başbakanım olduğu için utanıyorum

Diğer partili adaylarla karşılaştırdığımızda adayımızın üstünlüğü ortada. Tek sıkıntımız Alo Fatih'ler. Hani bize diyorlardı niye sesiniz çıkmıyor diye, bizde diyorduk ki konuşuyoruz ama sesimizi duyuramıyoruz. Alo Fatih ortaya çıktı. Sayın başbakanın bir alt yazıya tahammül edemediği ortaya çıktı. Başbakanın BDP' ye aşkı ortaya çıktı. Al MHP'nin oyunu ver BDP' ye diyen bir başbakanımız olduğu için ben şahsen utanıyorum.

Yaşar Derin kimdir?

1950 Kayseri- Yahyalı ilçesi doğumlu. İlk, orta, lise ve üniversiteyi Kayseri'de tamamladı. Gümüşhane, Niğde illerinde Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı olarak murakıplık; Adana-Kadirli, Adıyaman-Çelikhan ilçelerinde müftülük yaptı. Topçu Teğmen olarak yedek subaylığımı Edirne Uzunköprü ilçesinde tamamladı. 1981 yılından itibaren Diyanet İşleri Başkanlığı'nda müfettiş yardımcısı ve müfettişliklerinde bulundu. Görevde iken 1985-1988 yıllarında Din hizmetlerinden sorumlu olarak Avustralya-Melbourne şehirinde sosyal yardımcı, 1997-2002 yıllarında Almanya'da Din Hizmetleri Ataşelikleri yaptı. Diyanet İşleri Başkanlığı'nda resmi organizasyonlarında; Suudi Arabistan'da kiralama ekibi başkanı olarak Hac - Umre hizmetleri yürüttü. Başmüfettişlikten emekli oldu. Almanca, İngilizce, Fransızca, Arapça, Farsça bilmekteyim. Evli, 3 çocuk ve üç torun sahibi.


 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —