Kafa Dengi ekibi üyelerinden Tarık Tufan ve Gökdemir İhsan program formatını Başakşehir Söyleşilerine taşıdı.
‘Sosyal medyanın dili nefret diline dönüştü’
Söyleşinin açılışını yapan Tarık Tufan, Başakşehir’e geldiğimde yan apartmanda bir komşuma gitmişim gibi sıcak bir his uyandı diyerek sözlerine başladı. Tufan, Sosyal paylaşım mecralarının dilinin sert bulduğunu dile getirerek, “İnsanların bu mecralarda kullandığı dil nefret diline dönüştü. İnsan yüzyüze iletişim kurduğu zaman çoğu zaman ahlakı, vicdanı az buçuk varsa kötü sözleri söylemekten çekinir. Ama araya sosyal medya ile mesafe girdiği için daha rahat hakaret eder hale geldik. Ben biri bana sosyal medyada hakaret ettiği zaman uykularım kaçıyor, kayıtsız kalamıyorum. Kendi kimliklerini bulamamış insanlar bu mecra ile bir kimlik bulmaya çalışıyor. Fark edilmek istiyorlar, bunu da sıradan insan olunca başaramadıkları için, aykırı söylemlerle yapmaya çalışıyorlar. Biz vasata dahil olmakla tanımlanmış ümmetleriz, ama bu medya fark edilmek üzerine kurulu.”dedi. Sosyal Medyanın çocukların ahlakı üzerinde etkileri olduğunu belirten Gökdemir İhsan ise, “Çocuklarımızı modern dünyada kendimizden ayırdık, tek başlarına, bilgisayarlarla baş başa bıraktık. Onlarla sohbet edemez hale geldik. Onlarda kendilerini ifade mecrası olarak sosyal medyayı tercih etti. Çocuklarımızı yanımızdan ayırmamalıyız” dedi.
‘Türkiye’de, tahsilli cehalet çok fazla’
Türkiye’de tahsilli cehalet çok fazla diyen Tarık Tufan, sözlerini şöyle sürdürdü, “ Toplumun her kesiminden, İslamcısı, solcusu, entelektüeli tahsilli bir cinnet yaşıyor. Ama toplumumuzun çok şükür ki büyük kısmı, her şeyi ayırt edebilme yetisine sahip. İnşallah bu tahsilli cinnet topluma sirayet etmeden yıkılır.” dedi. Gökdemir İhsan ise, Tahsilli cinnetin gelenekle bağımızın büyük oranda kopmasından kaynaklandığını dile getirdi, “Gelenekle bağımızın kopmasıyla yeni yeni modernist akımların türemesi bu süreci tetiklemiştir. Sadece seküler kesimde değil, dini camiada da tahsilli cinnet durumu söz konusudur. Bu kesimde de insanlar, ilim sahibi olmadan anne babasını, toplumu beğenmiyor. Ben bu kesimdeki cinneti daha tehlikeli buluyorum.”dedi.
'Dünya görüşümüz sığ ve sıradanlıktan öte gide gidememiştir'
Tarık Tufan, toplum olarak dünya görüşümüz var zannetsek de bunun sığ ve sıradanlıktan öte geçemediğini öne sürdü, “Sosyal Medya derinliği olmayan dünya görüşlerinin birbirine çarptığı yerdir. Burada ancak fikir kılığına bürünmüş nefretler vardır. Biz işte bu nefretleri dünya görüşü zannetmekteyiz. Dünya görüşü dediğimiz zaman, ilmi, ahlakımızı, oturuşumuzu, kalkışımızı, müziğimizi, sanatımızı, felsefemizi yani her şeyi kapsayan bir bütündür.” dedi.Medeniyetten, kültür sanattan bahsettiğimizde bizim entelektüel kesimimiz, okumuş yazmış adamlarımız bunları gereksiz bir teferruat olarak görüyor diyen Gökdemir İhsan ise sözlerine şöyle devam etti, “Şimdi, mimariyi, müziği, sanatı gereksiz bir süs gibi görüyorlar. Dünya görüşü bir bütündür. Aksi halde, hakikatle kuracağımız ilişki kısmi bir ilişki olur ve bu haliyle de yanlış olacağını bilmemiz gerekiyor.” dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.