ÇATIŞMALAR BİR TEHDİT
Görmez, çağrıyı Arapça olarak bizzat seslendirdi. Metinde, İslam dünyasında yaşanan krizlerin, siyasi ve askeri gerilimlerin, mezhep ve meşrebe dayandırılmak istenen çatışmaların, İslam dünyasının güvenliğini tehdit edecek boyuta ulaştığını belirten Görmez, son olarak, Musul başta olmak üzere Irak ve Suriye ekseninde yaşanan kaos ortamının, gerilimi daha da tırmandırdığını anımsattı. Görmez, bu olayların büyüyerek geri dönülemez bir noktaya gelmesi durumunda, İslam dünyasında insani, toplumsal, dini ve mezhebi açılardan kalıcı parçalanmaların yaşanmasının kaçınılmaz olduğuna dikkat çekti. Sorunun çözümü için herkesi ortak hareket etmeye çağıran Görmez, şu değerlendirmelerde bulundu: 'Müslüman kimliği, her türlü mezhebi, meşrebi, coğrafi, etnik, siyasi ve politik aidiyetin üstündedir. Hiçbir yapı, İslam kardeşliğini ve vahdetini bozmaya yönelik çalışmalara izin vermemelidir. Kur'an ve sünnet, insanların birbirine canını, kanını, ırzını dokunulmaz kılmıştır.
YAŞANANLAR BÜYÜK BİR FİTNE
Tarihsel süreç içerisinde ortaya çıkan Ehl-i Beyt ve Ehl-i Sünnet geleneklerini birbirine karşıt olarak görüp bunun üzerinden güç mücadelesine girmek büyük bir fitne olarak görülmelidir. Bu tür anlayışları meşrulaştıracak hiçbir yaklaşım, anlayış ve görüşün, İslam'dan destek bulması mümkün değildir.'
İSLAMLA BAĞDAŞMIYOR
Müslümanım diyen herkesin İslam dairesinde olduğunu belirten Görmez, şunları kaydetti: 'Sağduyu ve vicdan sahibi her Müslüman, basiret ve ferasetiyle, bu tür yapıların kökleşmesine hiçbir zaman fırsat vermeyecektir. Çıkar çatışmalarının kurbanı olan savunmasız insanların, çocukların, kadınların ve yaşlıların yok edilmesi ve insanların yerlerinden yurtlarından sürülmesi üzerine inşa edilecek bir yapının, kendisini İslam ile bağdaştırması mümkün değildir.
Bazı çevrelerin, Necef ve Kerbela'da bulunan Ehl-i Beyt'in büyükleri Hz. Ali, Hz. Hüseyin ve Ebu'l Fadl Abbas gibi manevi şahsiyetlerin mezarlarının tahrip edilmesine yönelik tehdit içeren açıklamaları asla kabul edilemez. Aynı şekilde bazı çevrelerin diğerlerine karşı cihat ilan etmesi de kabul edilemez. Zira Kur'an ve Sünnet, Müslüman'ın Müslüman'a canını ve kanını helal gören bir cihadı asla emretmemiştir.'
İslam alimleri suç ortağına dönüşür
Bugün, mezhep çatışmasını ve akan kanı durdurmayan bir sözün, hiçbir kıymeti olmadığı gibi, akacak kana sebep olacak fetvaların da hiçbir değeri olmayacağının altını çizen Görmez, şunları kaydetti: 'Aksi takdirde bütün İslam alemi suç ortamına, bütün İslam alimleri de suç ortağına dönüşür. Bütün bu olup bitenleri sadece kaygıyla izlemek yetmez. Sıcak çatışma bölgelerindeki dini kurum ve kuruluşların temsilcileri çatışma alanlarıyla ilgili dini ve ahlaki temelli çözüm girişimlerini başlatmalıdır. Kanaat önderlerinden oluşan bir heyet, mezhep odaklı kamplaşmaların ortadan kaldırılması için inisiyatif almalıdır.'