Tarih: 03.07.2014 18:26

Domates suyuyla kanseri yenin

Facebook Twitter Linked-in

 Vulva, kadın üreme sisteminin dış kısmında oluşan bir kanserdir. Rahim ağzı kanseri riskini de artıran HPV, vulva kanseri riskini de artırmaktadır. Vulva kanseri tedavi edilebilir ancak diğer bütün kanserlerde olduğu gibi en etkin tedavi; kanser yayılmadan erkenden tespit edilerek başlanırsa elde edilir. Bugün sizlere vulva kanserinin belirti ve tedavilerinden bahsedeceğim... 

BELİRTİLER 
Dış genital bölgede kaşıntı, en belirgin şikayettir. Kaşıntı şikayeti uzun yıllardan beri var olabilir. Bu zeminde gelişen ağrılı veya ağrısız bir şişlik, hasta tarafından genellikle fark edilebilir. Vulva bölgesinde kahverengi, kırmızı renkli lezyonlar görülebilir. Tümör büyüdükçe, üzerinin enfekte olmasına bağlı kötü kokulu akıntı ve zaman zaman kanama görülebilir. Bazı ilerlemiş olgularda, kasık bölgesinde de lenf nodlarına metastaza bağlı şişlik ele gelebilir. 

DAVRANIŞ VE YAYILIM 
Vulva bölgesinde ortaya çıkan malign tümörlerin yüzde 90 kadarı skuamöz hücreli karsinomdur. Melanom, adenokarsinom, bazal hücreli karsinom, sarkom, paget hastalığı; görülen diğer histopatolojik tanılardır. Vulva kanseri çoğu kez bölgesel olarak ve lenf yoluyla, nadiren de hematojen yolla yayılabilir. Tümör, orta hat (klitoris) yerleşimli tümörlerde genellikle, tümörün bulunduğu taraftaki lenf nodlarına yayılır. İnguinal lenf nodlarına yayılmadan, doğrudan pelvik lenf nodlarına yayılım olmaz. 

CERRAHİ TEDAVİ 
Vulva kanserinin esas tedavisi cerrahidir. Tümörün multisentrik olup olmaması, cerrahinin tipini belirlemede önemlidir. Günümüzde, daha sınırlı cerrahi yaklaşım tercih edilmektedir. Eskiden vulva ve inguinal bölgenin bir bütün olarak çıkartılması ameliyatları yaygın olarak uygulanırken, bu tip cerrahi tedavi sonrası yara iyileşmesinin geç ve güç olması nedeniyle bu yöntem günümüzde terk edilmiştir. Tek bir odaklı yerleşmiş, 2 santimden küçük (T1) tümoral yapılarda, tümörün yerleştiği yere de bağlı olarak, gözle görülen 1-2 santimlik cerrahi sınır, temiz olacak şekilde, doku altta fasyay kadar çıkartılmalıdır. 2 santim kadar geniş temiz bir cerrahi sınır her zaman bırakılmayabilir. Ancak bu bölgede yerleşmiş kanserde de en az 1 santimlik sağlam cerrahi sınır alanı bırakılmalıdır. Tümörün 2 santimden daha büyük olduğu veya vulvada multisentrik yerleşim gösterdiği olgularda ise vulvektomi tercih edilmeli ve tüm vulva dokusu altta fasyaya kadar çıkartılmalıdır (radikal vulvektomi). İleri olgularda radyoterapi devreye girebilir. Left bezi metastazı varsa diseksiyon yapılır, ilave radyoterapi uygulabilir. Son zamanlarda kemoterapide devreye girmiş özellikle cisplatin ve fluoraosil gibi ilaçlar cerrahi öncesi tümörü küçültmek veya radyoterapi artı kemoterapi olarak kullanılabilir. İleri olgularda çok ızdırap verici tümör olduğunu düşündüğümüz için, hastaya kaliteli bir yaşam vermek adına düşük dozlarda kemoterapi işe yarayabilir. Bu hastalarda en önemli bakım, o bölgeyi steril etmektedir. Beta karotenlerin bu tip tümörlerde faydalı olabileceği iddia edilmiştir. Bunlar için de bir-iki bardak karadut, domates suyu, diyabeti yoksa havuç suyu, böğürtlen gibi koyu kırmızı ve siyah bitkiler faydalıdır. Son zamanlarda nar ekstresinin faydalı olduğu da iddia edilmiştir. 

BİYOPSİ İLE ERKEN DÖNEMDE TANI KONULABİLİR
Vulva bölgesindeki bir tümoral yapı, hasta tarafından hem hissedilebilmesi, hem de görülebilmesi nedeniyle küçük boyutlardayken saptanabilir. Aşikar bir tümöral yapı saptandığında, o bölgenin çıkarılması gerekir. Ancak bazı olgular, belirgin bir tümöral yapı görülmemesine rağmen kaşıntı şikayeti ile başvurduklarında, vulvaya toluidin mavisi sürülüp iki-üç dakika sonra asetik asit ile silindiğinde, mavi olarak boyanan bölgeler epitel hasarının olduğu alanlar olarak belirlenebilir. İşte bu alanlardan alınan biyopsi ile erken dönemde tanı konulabilir. Vulva epitelinin özelliğinden dolayı kolposkopik (vulvoskopi) incelemeyle, servikste olduğu gibi damarlanma patolojikleri tespit edilemez. 



Orjinal Habere Git
— HABER SONU —