Tarih: 01.01.0001 00:00 132

Savaşta Kadın

Bağcılar Belediyesi İrfan Sofrası, çok anlamlı bir programa ev sahipliği yaptı. Demet Tezcan’ın moderatörlüğünü yaptığı programda “Savaşta Kadın Olmak” konusu tartışıldı.

Savaşta Kadın
 Dünden Bugüne Bosna Savaşının Kadınları” konulu ilk konuşmayı yapan Müzeyyen Taşçı, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra en fazla soykırımın yapıldığı yerin Bosna olduğunu söyledi. 1990 yılına kadar süren komünist sistemin Müslüman ve Türk kimliğini egale ettiğini de kaydeden Taşçı, 1940’larda Aliya İzzetbegoviç ve arkadaşlarının yeniden İslam varlığını yaşatmak için Genç Müslüman Hareketi başlattıklarını kaydetti.

İlk kadın şehit tıp fakültesi öğrencisi

Tito rejiminin bu çalışmalara katılanların bir kısmını idam ettiğini bir kısmını da sürgüne gönderdiğini anlatan Taşçı, “Fakat İzzetbegoviç ve arkadaşlarının direnişiyle bu hareket siyasi güce ulaştı.” dedi. İzzetbegoviç ve arkadaşlarının parlamentoya girmeyi başardığını da anlatan Taşçı, ne yazık ki 1992’li yıllarda Sırpların, Türklere yönelik katliamının yaşandığını kaydetti. Taşçı, “Savaşın en kirli yüzünde kadınlar kaldı. Şehir ve kasabalar kuşatıldı. Tıp Fakültesi öğrencisi 24 yaşında Suada Dilberoviç ilk şehit kadındır. Savaş olmaması için ayaklananlar arasına katıldı. Sırplar tarafından 5 Mayıs’ta Sarayova halkı kuşatmayı önlemek için yürüyüş yaptı. Bu kortejin en önünde bu genç kız yürüyordu. Yanında da iki çocuk annesi Olga vardı. Virbanya Köprüsü’nün ortasında uzaktan atılan bir merminin isabet etmesi sonucu Suada şehit düştü. Ardından da Olga. O gün Sırplar Saraybosna’ya giremeyince ikinci gün bombaladılar…” diye konuştu. İzzetbegoviç’in kurduğu ordunun 5 yıl boyunca Sırp işgali için savaştığını anlattığını kaydeden Taşçı, şöyle konuştu:  “Kadınların toplama kamplarında Sırplar tarafından, Müslüman neslini kirletmeye dönük olarak tecavüze uğradığını anlattı. Taşçı, “Binlerce kadın hala travma yaşıyor ve tedavi görüyor.” dedi.

Şerefleri için öldüler

Mısır İhvan Temsilcisi İman Bekir de “Devrim Sürecinde Mısırlı Kadınların Rolü” konulu konuşma yaptı. Mısırlıların dünyanın her yerine seslerini duyurduğu için Türk hükümetine ve halkına teşekkür eden Bekir, devrim esnasında kadınların desteklerini esirgemediklerini belirtti. Kadınların, 60 yıllık askeri yönetimden sonra özgürlüklerine kavuşmak için ayağa kaktığını anlatan Bekir, “25 Ocak’ta şereflerini istedikleri için pek çok şehit verdiler.” dedi. Mursi’nin seçilmiş ilk sivil cumhurbaşkanı olduğunu belirten Bekir, hazmedemeyenlerin askeri rejimin gelmesi için çalıştıklarını anlattı.

“Tutuklanan gazeteciler öldürüldü”

Kadınların, darbe sonrası Mursi’nin geri dönmesi için yeniden meydana döndüklerini anlatan Bekir, bu sırada birçok kadının meydanlarda şehit edildiğini kaydetti. Toplam 7 bin şehit verdiklerini belirten Bekir, 300’ü kadın 40 bin kişinin hapse atıldığını kaydetti. Bekir, “Kadınların birçoğuna hapishanelerde tecavüz edildi.  48 kişi de işkence ile öldürüldü. Tutuklanan gazeteciler öldürüldü.” diye konuştu.  Feyruz adlı hamile kadının tutuklanarak yatağa kelepçeli şekilde doğum yaptırıldığını da anlatan Bekir, El Hayat adlı kadının da ayağının ve elinin kırıldığını hapse atıldığını ifade etti.

 

“Yıllardır annemi görmedim”

Hama katliamı tanığı ve Suriyeli aktivist İman Bedir de “Katliama Tanık Olmak” başlıklı konuşma yaptı. Suriye’de savaş yaşanmadığını katliam yapıldığını bunun 50 yıldır sürdüğünü anlatan Bedir, “Suriye’de komşu hakkı var. Destek vermelisiniz. Çanakkale Savaşı’nda benim dedem de şehit düşen Halepliler arasındaydı. Biz bununla gurur duyuyoruz.”  dedi. Hafız Esat ile kardeşi Rıfat Esat’ın 1972’den 1980 yılına kadar binlerce insanı öldürdüğünü anlatan Bedir, “Şu an da oğul Beşir Esat katliama devam ediyor. “ dedi. 1993 yılında Türkiye’ye geldiğini anlatan Bedir, şöyle konuştu:

“Türkler çok merhametli insanlar. Yıllardır annemi göremedim. Orada çocukları kurbanlık koyun gibi kesiyorlar.” 

“Kadınlar iffetli ölmek istiyor”

Belgeselci Tülay Gökçimen de “Bir Savaş Yöntemi Olarak İşkence” başlıklı konuşmasında Suriye’deki gelişmeleri anlattı. Suriye’deki devrimin ateşini fitilleyen çocukların alınıp tırnaklarının söküldüğünü, kadınların tecavüze uğradığını insanların öldürüldüğünü anlatan Gökçimen, “Yönetmen olarak savaşın en çok mağduru olan kadınlar ve çocuklarla ilgili belgesel yaptım. Köyleri gezdik. Psikolojileri bozuktu. 2011 yılında 6 bin kadın tecavüze uğramıştı. Bana, İslam dünyasının niçin kendilerine yardım eli uzatmadığını sordular.” dedi.  Suriye’de 100 bini aşkın insanın katledildiğini kaydeden Gökçimen, bunlardan 800 kadının keskin nişancılarca öldürüldüğünü söyledi. Suriye’de 4 bin kadının da cezaevinde işkence gördüğünü kaydeden Gökçimen, belgesel için çekim yaptıkları sırada Suriye’de misket bombasının insanları nasıl katlettiğine şahit olduğunu da anlattı. “Suriye zindanlarında kadın olmak” adlı belgesel hazırladığını da kaydeden Gökçimen, 500 kadının işkenceden geçirildiğini anlatarak, “Suriye’de Esat çetesi tecavüzü bir savaş yöntemi olarak kullanıyor. Kadınlar iffetli ölmek istiyor.” dedi.  


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.