Tarih: 01.01.0001 00:00 439

TÜRK FİLMLERİYLE GURUR DUYUYORUM

Yıllarını Devlet Tiyatrosuna adamış usta oyuncu Sema Aybars, son dönemin en çok izlenen dizilerinden ‘Küçük Gelin’ ile karşımıza çıktı.

TÜRK FİLMLERİYLE GURUR DUYUYORUM
 Asmalı Konak, Çemberimde Gül Oya, Kartallar Yüksek Uçar gibi başarılı yapımlarda Selda Alkor’a sesiyle eşlik eden Sema Aybars, Aşk Bir Hayal, Tatlı Bela Fadime, Arka Sokaklar gibi dizilerde aldığı roller ile de izleyenleri kendisine hayran bırakan oyuncular arasında yer alıyor.

Filmstudio olarak, dünya çapında geniş bir oyun repertuvarına sahip olan Aybars ile, tiyatro-sinema-televizyon ekseninde tecrübe dolu bir söyleşi gerçekleştirdik.

KONSERVATUARA GİTMEK İÇİN LİSE SINAVLARINDA TÜM SORULARI YANLIŞ CEVAPLADIM

FİLMSTUDİO: Tiyatroya nasıl başladınız?

SEMA AYBARS: Ortaokulu bitirdikten sonra Ankara Devlet Konservatuvarı’na başladım. Beş yıl konservatuvarda okuduktan sonra 20 yaşında mezun oldum. Sonrasında radyo, tiyatro ve dublajla uğraştım ve 2000 yılına kadar yaşadığım Ankara’dan sektörün kalbinin burada atması nedeniyle İstanbul’a taşındım.

FİLMSTUDİO: Neden oyunculuk? Başka bir meslek düşünmediniz mi?

SEMA AYBARS: Hayır, hiç düşünmedim. Çünkü benim babam Nihat Aybars, Devlet Tiyatrosu yönetmenlerinden ve dönemin çok iyi oyuncularındandı, ayrıca konservatuvarda hocaydı. Kendimi bildim bileli evde sadece tiyatro konuşulurdu. Hayatım hep tiyatro sahnelerinde geçti. Dünya literatürlerine geçmiş, pek çok oyuncuda olmayan repertuarım var. Babam liseyi okumam için beni TED’in sınavlarına soktu. Ama ben konservatuvara gitmek için tüm sorulara yanlış cevap verdim.

İLK BAŞROLÜMÜ RADYODA OYNADIM

FİLMSTUDİO: Oyunculuğunuz kadar seslendirme ve dublaj sanatçılığınız da var. Seslendirme yapmaya nasıl başladınız?

SEMA AYBARS: Benim zamanımda radyo tiyatrosu vardı, arkası yarınlar vardı. Öğrenciliğimin son yıllarında ‘Dezire’ diye bir dizinin 18 bölümlük başrolünü radyoda oynadım. Sonra ‘Uzay Yolu’, ‘Kaçaklar’ falan derken o tarihlerde TRT’de tek tük diziler başlamıştı.

Devlet Tiyatrosu’nda çok önemli roller oynadım. Oyunculukta en büyük keyfi Ankara’da geçirdiğim yıllarda aldım. Sonrasında İstanbul’da Hadi Çaman’ın özel tiyatrosu vardı, orada ‘Aşk Gibi’ oyununda oynadım ve o günlerden bu günlere kadar birçok oyun, set, seslendirme, dublaj ile devam ettim. 1990 yılında Hülya Avşar ile ‘Benim Sinemalarım’da oynadım.

HEP SELDA ALKOR’U KONUŞTUM

FİLMSTUDİO: Seslendirmenin zor tarafları var mı? Herkesin yapabileceği bir şey mi?

SEMA AYBARS: Seslendirme sanatı bir yetenek işi. Ben genelde Selda Alkor’u konuştum. Asmalı Konak, Çemberimde Gül Oya, Kartallar Yüksek Uçar’da sesimle dizi ve filmlere eşlik ettim.

SESLENDİRMEDE PRATİK ÖNEMLİ

Tabi ki her meslekte olduğu gibi mutlaka deneyim ve tecrübe çok önemli. Teoride bakıyorsun, ağız tutacak, sen ona göre konuşacaksın, ama bu teoride kalıyor. Pratiğini yaptıkça artık o iş kendi işin oluyor. Başkasına çok zor gelen bir şey bana çok kolay gelebiliyor.

Örneğin 60 sayfalık bir sinema filmini ben hiç okumadan, icabında filmi bile seyretmeden, teksi alıp kayda giriyordum ve hiç hatasız okuyordum.

KURT SEYİT VE ŞURA’YI ÇOK BEĞENİYORUM

FİLMSTUDİO: Son dönemde diziler çok fazla arttı, takip ettikleriniz var mı?

SEMA AYBARS: Hem hikaye, hem görsel, hem de oyuncu kadrosu ile Kurt Seyit ve Şura’yı çok beğeniyorum. Karadayı’yı ve Muhteşem Yüzyıl’ı başından beri merakla izliyorum.

SET ARKASI ÇOK YORULUYOR

FİLMSTUDİO: Sizce sektörün en önemli problemi nedir?

SEMA AYBARS: Ben arka kadronun uzun saatler çalışmasına çok üzülüyorum. Biz oyuncular haftada iki günde, üç günde sahnelerimizi bitiriyoruz. Ama set arkası ekip her gün sabahtan akşama kadar çalışıyor. Öncelikle onların çalışma saatlerinin kısalması gerekiyor.

OYUNCU KENDİSİNE SPORCU KADAR İYİ BAKMALI

FİLMSTUDİO: Kamera önünde olmak nasıl bir duygu?

SEMA AYBARS: Kamera önünde olmak ve insanların seni seyrettiğini bilmek çok güzel bir duygu. Ancak kameranın önü göründüğü kadar kolay bir iş değil, hele benim gibi eski bir oyuncuysanız ve yaptığınız işi çok ciddiye alıyorsanız. Oyuncu için en önemli şey sete ezber ile çıkmaktır. Ezber yapmak bir yetenek işidir. Bir oyuncunun kendisine bir sporcu kadar iyi bakması gerekiyor.

GENÇ OYUNCULAR BÜYÜKLERİNİ DİNLESİNLER

FİLMSTUDİO: Oyuncu olmak isteyen gençlere önerileriniz nelerdir?

SEMA AYBARS: Genç arkadaşlarımın öncelikle bu mesleği çok sevmeleri gerekiyor. Okullarını okusunlar, eğitimlerini alsınlar ama işin mutfağında yetişsinler. Mutlaka setlerde olsunlar. İşe ufak rollerle başlasınlar. Büyüklerini dinlesinler ve etraflarını iyi gözlemlesinler. İyi bir oyuncu hem tiyatro yapabilmeli, hem dizi ve filmlerde oynayabilmeli. Kendilerini bu üçlünün zinciri gibi düşünüp üçüne de ağırlık versinler.

KENAN İMİRZALIOĞLU HAYRANIYIM

FİLMSTUDİO: Beğendiğiniz ve dünya çapında bizi temsil edebilir, dediğiniz oyuncular var mı?

SEMA AYBARS: Ben Kenan İmirzalıoğlu hayranıyım, çok beğeniyorum. Kıvanç Tatlıtuğ da öyle. İkisi de mankenlikten gelme oyuncular ama, kendilerini o kadar iyi yetiştiriyorlar ki bence ikisi de bizi tüm dünyada çok güzel temsil eder. Kadın olarak da Özgü Namal çok beğendiğim oyuncular arasında.

TÜRK FİLMLERİYLE GURUR DUYUYORUM

FİLMSTUDİO: Bu sene Türk Sinemasının 100.yılını kutladık. Sinemamızın gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz?

SEMA AYBARS: Türk sineması çok gelişti. O kadar güzel Türk filmleri seyrediyorum ki bu beni çok gururlandırıyor.

SİNEMA BİR OYUNCU İÇİN EN KALICI ŞEY

Sinema sektörünün ayakta kalması gerekiyor. Onun için yeni çıkan bütün tiyatro ve filmlere giderim. Sinema çeken insanları kutlamak lazım. İnsanlar biriktirdikleri para ile gidip ev alıyor ama sinema çeken insanlar para biriktirip sinema çekiyor. Tiyatro ve dizi bir oyuncu için çok güzel şeyler ama, sinema filmi bir oyuncunun da yönetmenin de elinde kalabilen, çoluğuna çocuğuna gösterebileceği en kalıcı şey bence.

İNSAN İSTERSE HER ŞEYE VAKİT BULABİLİR

FİLMSTUDİO: Bu tempoda ailenize vakit ayırabiliyor musunuz?

SEMA AYBARS: Ailem benim için çok önemli. 32 yaşında bir oğlum var. Ben en büyük tempomu oğlumu dünyaya getirdikten sonra yaşadım. Oğlumu yalnız bırakmamaya özen gösterdim ama hemen de tiyatroya döndüm. Çalışırken oğluma annem bakıyordu. En yoğun tempomda bile evime, aileme vakit ayırdım. Evimde bir gün yenen yemeği ertesi güne bırakmadım. İnsan isterse her şeye vakit bulabilir. Her şey bittiğinde insanın elinde kalan yegane şey ailesi oluyor. 

 

 


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.