Tarih: 16.09.2014 10:31
Ruh Sağlığının Sessiz Gündemi : İNTİHAR
Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘İntiharı Önleme’ raporuna göre Dünya’da her yıl 800.000 kişi intihar deneniyle hayatını kaybetmektedir. Bu sayının çok daha üzerindeki kişi ise intihar girişiminde bulunmaktadır. Net sayı konunun sosyal ve kültürel olarak bir utanç olarak algılanması ve yönetimler tarafından bir ‘toplumsal eksiklik’ olarak görülmesi nedeniyle verilememektedir.Dünya’da toplam intiharların % 75’i orta ve düşük gelir grubundaki ülkelerde yaşanmaktadır. Ve halen intihar 15-29 yaş grubu arasında en sık 2. ölüm nedenidir.Sağlık Bakanlığımızın verilerine göre 2007'de 32 bin 224 kişi intihara teşebbüs etmiş ve 2 bin 793 kişi hayatını kaybetmiştir. 2010'da intihara teşebbüs sayısı 50 bin 68, intihar sayısı ise 2 bin 933, 2011'de intihara teşebbüs sayısı 48 bin 869, intihar sayısı 2 bin 677, 2012'de intihara teşebbüs sayısı 42 bin 754, intihar sayısı 3 bin 225 olmuştur.Türkiye Pskiyatri Derneği’nin yaptığı basın açıklamasına gore intihar oranları ülkemizde giderek artmaktadır. Son 30 yılda intihar edenlerin sayısı yüzde 440 artış göstermiştir. Son 10 yılda Türkiye’de toplam 25.000 kişi intihar sonucu kaybedilmiştir. İntihar oranları endüstriyel ülkelerden daha düşük olmasına rağmen aradaki farkın hızla kapandığı dikkati çekmektedir.Son veriler her yıl yaklaşık 2800 kişinin ülkemizde intihar sebebiyle kaybedildiğini göstermektedir. Bu rakam trafik kazalarında ölenlerin yarısı kadardır. Özellikle genç yaşta intihar oranları giderek artmakta ve bu yaş grubu için intihar ilk 4 ölüm sebebinden birini oluşturmaktadır. Tüm dünyada 15-24 yaş grubu intiharların en fazla görüldüğü gruptur. Ülkemizde de tüm intiharların %25’i bu yaş grubunda gerçekleşmektedir. Genellikle sonlandırılmış intiharların erkeklerde daha yüksek olmasına karşın, 15-24 yaş arası grupta kadınlarda intihar oranları daha fazla bildirilmiştir.
İntihar Önlenebilecek Bir Sağlık Sorunudur
Türkiye Psikiyatri Derneğini’nin bildirisine gore; İntihar birden fazla etkene bağlı gelişen, ancak büyük ölçüde ruhsal hastalıklar zemininde ortaya çıkan bir davranıştır. Başta depresyon olmak üzere ruhsal hastalıklar intihar riskinde 10 kat artışa sebep olmaktadır. Her ne kadar intiharı tümüyle önlemek mümkün olmasa da toplumsal ölçekteki uygun müdahaleler ile intihar oranlarının azaltılması mümkündür. İntiharların %90’ında bir psikiyatrik tanı varlığı gösterilmiş olmasına rağmen, beklenenin aksine bu kişilerin yalnız dörtte biri ölümleri öncesinde bir sağlık kuruluşuna başvurmuşlardır. Ancak bu kişiler % 75’lere varan oranda intihar edeceklerini ya doğrudan söylemiş ya da ima etmişlerdir. Bu durumda, Dünya İntiharı Önleme Günü çerçevesinde intihar konusunda toplumsal duyarlılığı artırmak hayat kurtarıcı olabilecektir. Desteğe ihtiyaç duyan intihar eğilimli bu kişilerin erken belirlenmesi ve etkin tedavilerinin sağlanması yönünde geliştirilecek toplumsal ruh sağlığı bilinçlendirme programlarına ihtiyaç vardır. İntiharlarda görülen yüksek ruhsal hastalık oranları sebebiyle, ruh sağlığının hem bireysel hem de toplumsal düzeyde korunmasına ve iyileştirilmesine yönelik çalışmalar intiharı önlemede esas hedeflerden biri haline gelmiştir.İntiharın önlenmesindeki en temel ihtiyaçlardan biri konunun toplumdaki dışlanmışlığına son vermektir. İntiharın konuşulabilen ve toplumsal olarak bir farkındalık düzeyine ulaşılması koruyucu modellerinde planlamasının ilk adımını oluşturacaktır.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —