İstanbul Ajansı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da verilerine dayanarak Kurban Bayramı’nın neden kutsal topraklara yolculuk (hac) döneminde olduğunu sizler için araştırdık.
Kurban Allah rızası için kesilir. Kurban kesimi, Kurban Bayramı’nın birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde yapılır. En faziletli olanı ise birinci günde bayram namazından sonra kesilmesidir.
Kurban; Cenâb-ı Hakk’ın “Rabbin için namaz kıl, kurban kes” emrine uymak için kesilir. Peygamberimiz (s.a.v), kesilen kurbanın akan kanı ile birlikte sahibinin günahlarının da bağışlanacağını müjdelenmiştir.
Arefe günü, hicri takvime göre Zilhicce ayının 9. günü yani bayramdan önceki gündür. Peygamber Efendimiz (sas) arefe gününün “Allah’ın kullarını cehennemden en çok âzâd ettiği gün” olduğunu buyurmaktadır.
Hacıların Arafat’ta, Lebbeyk! (Buyur Rabb’im); diyerek mahşer gününü yaşadığı gündür. Bu gün dua ve istiğfarla kıymetlendirir.
Kurban, “yaklaşmak” Allah yolunda malın, canın, her şeyin feda edilebileceğini, ifade etmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) birçok hadisinde hali vakti yerinde olanların kurban kesmesini tavsiye eder.
Peygamber Efendimiz (s.a.s) kurban eti münasebetiyle, Hazreti Aişe validemize “Kesilen kurbanı ne yaptın?” diye sorar. O, “Dörtte üçünü muhtaçlara dağıttım, geri kalanını kendimize ayırdım” deyince, Allah Rasûlü (s.a.v) “Hayır ya Aişe, sen dörtte üçünü bize bıraktın; çünkü, muhtaçlara verdiklerin Allah içindi, sevap hanemize yazıldı ve bekâya mazhar oldu” diyerek yaklaşmanın paylaşmakla mümkün olacağını belirtti.
Müminler her kurban kesiminde Hz.İbrâhim ile oğlu Hz.İsmâil’in ilahi emre itaatini simgesel olarak göstermektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı vatandaşların merak ettiği sorulardan biri olan “Hac ibadetini yapan kişi memleketinde de kurban kesmekle yükümlü müdür?” sorusu, Diyanet tarafından şu şekilde açıklanmıştır;
“Hac için ihramda olan kişi Mekke’de seferî ise kendisine udhiyye kurbanının vâcip olmadığı konusunda ittifak vardır. Seferî olmaması halinde ise udhiyye kurbanının vacip olup olmadığı konusunda Hanefî fakihleri arasında ihtilaf vardır.
Günümüzde tercih edilen görüşe göre haccetmekte olan kimse, ister seferi olsun ister olmasın kurban kesmekle yükümlü olmaz (Haddâdî, el-Cevheratü’n-Neyyira, Pakistan ts. , II, 282; İbnÂbidin, Reddu’l-Muhtâr, VI, 315). Uygulama da bu yöndedir. Ancak yolcu hükmünde bulunan kimsenin tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesine bir engel de yoktur.
Şâfiî mezhebine göre ise udhiyye kurbanı, seferi olsun olmasın, hacda bulunsun bulunmasın, imkân bulan herkes için sünnet-i müekkededir ( Nevevî, el-Mecmu, VIII, 383-384).”
“Hacca giden kişinin hacla ilgili kurbanları memleketinde kesilebilir mi?” sorusuna ise ise Diyanet’in verdiği cevap şu şekildedir;
“Temettu veya kırana niyet eden hacılar, Cenab-ı Hak, kendilerine aynı mevsimde hac ve umreyi nasip ettiği için, şükür olarak kesecekleri hayvanları Harem dâhilinde kesmeleri gerekir (Bakara, 2/196; Mâide, 5/95). Bu kurbanın, kurban bayramında kesilen udhiye kurbanı ile ilgisi olmayıp, kişinin memleketinde kesilmesi caiz değildir ( Merğinânî, el-Hidâye, I, 185). Hacc-ı ifrada niyet edenlerin ise, kurban kesmesi şart değildir (Mevsılî, İhtiyâr, İstanbul, V, 153).”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.