Kentsel dönüşümle 20 yılda 14 milyon konutun yenilenmesi hedefleniyor
Her yıl 8 Kasım’da, dünya üzerinde 30’dan fazla ülkenin konferans ve paneller düzenleyerek şehircilik kavramını tartıştığı Dünya Şehircilik Günü’nde açıklamalarda bulunan Çukurova Kent Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Kara kentsel dönüşümün önemine dikkat çekti. Cafer Kara, “Resmi rakamlara göre kentsel dönüşümle ilk etapta 6 milyon konut yenilenecek. 20 yılda ise 14 milyon konutun yenilenmesi hedefleniyor. Bu Türkiye için güzel bir şans, önemli olansa bu şansı iyi değerlendirebilmek. Kentsel dönüşüm, dar kapsamlı ve parselinde bina bazında dönüşüm olarak algılanmamalı, bütüncül bir yaklaşımla ele alınmalı. Yerinde imar artışıyla yapılmaya çalışılan kentsel dönüşüm başarısız olur. Kentleri uzun vadede geri dönüşü mümkün olmayan hatalara sürüklememek için kentsel dönüşüm; yolu, altyapısı, yeşil alanı, sosyal imkanları ile planlı, sağlıklı, sürdürülebilir yaşam alanlarına dönüşüm olarak ele alınmalı.” diye konuştu.
İnşaata kalite ve sürdürebilirlik bakış açısı ile yaklaşılmalı
Artık inşaat projelerinde üretimin yanı sıra kullanım ve dönüşüm süreçlerinin de göz önüne alınmaya başlandığını ifade eden Kara, kentsel dönüşüm, sürdürülebilirlik, Ar-Ge ve inovasyon üçgeninde ilerlenirse sektörde kalite standartlarının yükseleceğini söyledi. Kara, bakış açısının odağına maliyetten öte kaliteyi ve sürdürülebilirliği yerleştiren bir yaklaşımla kentsel dönüşümün başarılı olabileceğini ve yaşanabilir şehirler kurulabileceğini belirtti.
Yaşam odaklı projeler yaygınlaşmalı
Tüketicilerin konut seçerken hem statik hem de estetik değerleri sorgulamaları gerektiğini ifade eden Cafer Kara, “Unutulmamalı ki zemin etüdünden projelendirmeye, malzeme kalitesinden yapım faaliyetine kadar bina üretim sürecinin her aşamasında alınacak mühendislik hizmeti yapıların güvenli olmasının en önemli teminatı. Bu nedenle mühendislik ve mimarlık hizmetlerine gereken önemi veren inşaat firmalarını tercih etmek çok önemli. Güvenlik ve sağlamlık sadece zeminin ya da betonun özellikleri olarak da algılanmamalı. Yapıyı oluşturan tüm unsurlar bir bütün olarak değerlendirilmeli ve her detayda aynı sağlamlık ve estetik kaygısı taşınmalı. Ayrıca konut odaklı projeler yerine yaşam odaklı projeler yaygınlaşmalı. İçinde yaşamaktan ya da çalışmaktan keyif alınabilecek, hayatı kolaylaştıran, bireylere bir değer sunan, en ince detayına kadar bütüncül bir yaklaşımla planlanmış, kentin kimliğine ve ihtiyaçlarına uygun, kaliteli projelerin sayısı arttıkça şehirlerimiz çok daha yaşanabilir ve gelecek nesillere gönül rahatlığı ile emanet edebileceğimiz yaşam alanları olacak.” diyerek sözlerini tamamladı.