Üsküdar Üniversitesi Feneryolu Polikliniği Uzman Psikologu Seliyha Alten, ’İşyerinde psikolojik taciz’ olarak özetlenen Mobbing kavramına zaman zaman öğretmenlerin de maruz kaldığının altını çizerek şu değerlendirmelerde bulundu:
‘Mobbing, hedef seçilen bireye çeşitli taktiklerle ısrarlı saldırı anlamı taşıyor. Özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda, gücü elinde bulunduran kişi ya da grubun diğerine psikolojik yollardan uzun süreli sistematik baskı uygulamasını ifade eden mobbing, mağdurun heyecan, cesaret ve azmini kırıyor, endişe, korku, utanma, üzüntü, kaygı ve yalnızlık gibi olumsuz duyguları tetiklenmesine ve moralinin bozulmasına neden oluyor.
Öğretmenlik yerine memnuniyet bekleniyor
Özellikle son dönemlerde eğitim kurumları arasında artan rekabet, öğrenci kaydını arttırabilmek ya da var olan öğrencilerin diğer eğitim kurumlarına geçmesini engellemek adına bazı kurumlarda yeni bir eğitim modeli benimsendi. Öğrenciyi ve veliyi mutlu ederek eğitim niteliğinin arttırılacağı düşüncesi egemen oldu. Yani öğretmenlerden öğrencilerine öğretmenlik yapmasından ziyade, öğrenciyi ve veliyi mutlu etmesi isteniyor.
Objektif davranma elinden alınıyor
Bu düşünce ile hareket eden bazı eğitim kurumları ve yöneticiler, okula eleştiri gelmemesi için öğretmenlerin elinden objektif davranma özelliğini alıyor. Öğretmenleri öğrencilere ve velilere sınırsız hoşgörü göstermek zorunda bırakıyor.
Hoşgörü beklentisi artırılıyor
Öğretmenlere yönelik bu baskı ise bilinçli olmayan velilerin bu konudaki beklentilerini artırıyor. Bu davranış ise velilerde çocuklarının her türlü sağlıksız ve olumsuz davranışlarının alttan alınarak hoş görülmesi beklentisine sebep oluyor. Bu durum ise öğretmenlere uygulanan yeni bir mobbing eyleminden başka bir şey değildir. Öğretmenler, yönetici, veli ve öğrenci boyutunda toplu bir halde mobbinge maruz bırakılıyor.
Çocuğun gelişimi olumsuz etkilenir
Öğrencisinin gelecekte yanlış davranışlar sergileyen bir yetişkin olmaması çabasıyla hareket eden, sorunların çözümünde kararlılık gösteren öğretmenler bu sistemde yalnızlaştırıldığı gibi işini kaybetme tehdidiyle de karşı karşıya bırakılıyor. Bu da çocuk gelişimi açısından sağlıklı olmayan sonuçların doğmasına neden olabilir. Eğitim kurumu yöneticileri ve veliler, bu tutumları ile hiçbir kurala uymak zorunda olmadığına inanan bir neslin yetişmesine sebep olacaktır.’
Doğru eğitim kuralların olduğu yerde verilir
Uzman Psikolog Seliyha Alten, son olarak eğitimcilere ve ebeveynlere önemli bir hatırlatmada bulundu: ‘Unutulmamalıdır ki, okul yılları çocukların hayatında sadece bir parçadır ve gelecekte en çok üzülecek, sıkıntı çekecek esas kişiler ailelerdir. Okul yönetimi ve veliler, eğitimin sağlıklı bir ortamda verilmesi için öğrenci ile öğretmen arasındaki ilişkiye doğrudan etki etmemelidir. Doğru eğitim ancak kuralların olduğu bir ortamda sağlıkla verilebilir’ ’