Beyin damar hastalıkları; genellikle baş ağrısı, bulantı, kusma, farklı derecelerde bilinç kaybı, epileptik nöbet, konuşma bozukluğu, vücudun bir tarafında güçsüzlük ve uyuşma, ani ve geçici görme kaybı ile geliyor.
Beyin tümörlerinde ise; baş ağrısı, bulantı, kusma, sara nöbeti, konuşma ve davranış bozuklukları, vücudun bir tarafında güçsüzlük, uyuşma ve görme yetisinde azalma görülebiliyor.
Beynin dejeneratif hastalıkları; yürüme bozukluğu, unutkanlık, davranış değişiklikleri, uyku bozukluğu, idrar kontrolünde bozulma, zaman, mekan ve kişi tanımada bozulma ile ortaya çıkıyor.
Risk grubundakiler dikkat etmeli
Genetik eğilim en önemli faktörlerden biri olmakla birlikte; kafa travmasına maruz kalanlar, kontrol altına alınmamış yüksek tansiyonu olanlar, yüksek kan şekeri değerlerine sahip olanlar, kötü kolesterol değerleri yüksek olan kişiler, sigara içenler veya pasif içiciler, yaşamını yüksek stresle sürdürenler ve aile öyküsünde beyin hastalığı bulunan kişiler beyin hastalıkları açısından daha fazla risk taşıyor.
Klinik çalışmalar ve araştırmalar özellikle beyin damar hastalıkları olarak tanımlanan, beyin damar tıkanıklığı ve beyin kanamaları için stresin önemli ve kolaylaştırıcı bir faktör olduğunu gösteriyor. Yapılan araştırmalar, stres ve obsesif kişilik yapısının ateroskleroz yani damar sertliğine olan eğilimi artırdığına işaret ediyor. Bu durumun tıkanma veya kanamalara zemin oluşturduğuna dikkat çekiliyor.
Acil müdahale hayat kurtarıyor
Aniden ortaya çıkan baş ağrısı, bulantı, kusma gibi kafa içi basıncının hızlı ve şiddetli şekilde arttığını gösteren bulgular olduğunda; hastanın zaman kaybetmeden en yakın acil servise götürülmesi gerekiyor. Bu duruma bilinç kaybı da eklenirse olayın beyinle ilgili bir rahatsızlık olduğu netleşmiş olacağından hastanın beyin hastalıkları bakımından gerekli değerlendirme ve müdahalenin yapılabileceği bir hastaneye götürülmesi daha da önemli hale gelmiş olur. Bilinç kaybı olmadan ortaya çıkan kısa süreli görme kaybı, vücudun bir tarafında kısa süreli uyuşma ve güç kaybı durumlarından birinin veya hepsinin birden ortaya çıkıp çıkmadığının sorgulanması önemli görülüyor. Bu bulgular gelmekte olan kalıcı felcin habercisi olabileceği için, hastaların zaman kaybetmeden ilgili bir sağlık kuruluşuna ulaştırılması gerekiyor.
Acil değerlendirmenin hızlıca yapılabildiği, gerektiğinde nöroloji- beyin cerrahisi konsültan hekimlerinin çağrı sistemi üzerinden ilk 30 dakika içinde hastayı yeniden değerlendirebildiği merkez ‘doğru merkez’ olarak kabul ediliyor. Bu tip hastanelerde, beyni ve beyin damarlarını ileri teknolojiyle geliştirilmiş radyoloji cihazları sayesinde hızlı şekilde incelemek mümkün hale geliyor. Sonrası beyin cerrahisi ekibinin acil müdahalesi ve tam teşekküllü nöro-yoğun bakım desteğiyle sürdürülüyor.