Tarih: 23.03.2015 09:59

Zaferi Anma Etkinliği...

Facebook Twitter Linked-in

Koleksiyoner Yavuz Balkan’ın Çanakkale Objeleri Sergisi’nin Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu tarafından açılmasıyla başlayan anma etkinliğinde Başkan Kerimoğlu’nun açılış konuşmasının ardından binlerce Bakırköylünün ayakta alkışladığı Sunay Akın’ın “İki Kitap Bir Heves” isimli tiyatro oyunuyla devam etti.

Programın sonunda Bakırköylülere Çanakkale Savaşlarının sembollerinden buğday çorbası ikram edildi.Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıdıka Sabahat Demir, Cumhuriyet Halk Partisi Bakırköy İlçe Başkanı Celal Sevinç, Bakırköylü muhtarlar, meclis üyelerinin katıldığı anma etkinliğinde açılış konuşması yapan Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu şunları söyledi:

Bir hafta boyunca sürecek olan Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılı anma etkinliklerini bugün itibariyle sergi salonunda açmış olduğumuz bir kıymetli, değerli yazar, eğitimci , koleksiyoner  arkadaşımız sayın Balkan’ın bu koleksiyonunu ve Nakipoğlu Vakfının değerli katkılarıyla bu koleksiyonu sizlerle birlikte bir hafta boyunca izleyeceğiz. Ve siz değerli Bakırköy’lü İstanbul’lu hemşerimize izlencesini açacağız. Aynı zamanda bütün bu hafta sürecek olan etkinliklerde çeşitli panellerle, söyleşilerle Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılıyla ilgili olarak bir anma etkinliği düzenleyeceğiz. Bu anma etkinliğinde hepinizi burada bulmaktan, görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Hepiniz katılımınızla bizlere şeref verdiniz. Değerli Bakırköylü dostlarım, tabi Çanakkale Savaşlarıyla ilgili olarak biliyorum ki birçok tarihçi, yazar, araştırmacı söyleyecek çok sözü vardır. Ama hepimiz biliriz ki Çanakkale Savaşlarıyla biz bu ülkede vatan bilincini yarattık. Düveli muazzam olarak bilinen o emperyalist devletler, yenilmez olduğunu düşündüğümüz o emperyalist devletler açısından ilk kez yenilginin de şanlı Türk askeri tarafından tattırıldığı bir savaş olmuştur.

Bazen ne yazık ki izliyorum televizyonlarda yeniden bir tarih yazma arayışında olan bir takım yazar, çizer sözüm ona aydınlar Türk tarihinin sonradan bir statükocu anlayışla yazıldığını ifade ediyorlar. Bu beni derinden üzüyor. Daha dün akşam izlediğim bir açık oturumda büyük bir üzüntüyle, hakikaten derinden yaralayan bir üzüntüyle bir takım cümlelere şahit oldum. Şöyle söyleniyordu; “ Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Oradaki diğer subaylardan hiçbir farkı yoktu. Dolayısıyla Çanakkale Savaşları geçilmez dendi ama 1918’de yine İstanbul düştü.” Haklılık payı var mı? Evet vardır. Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Orada bulunan bütün kahraman subaylar gibi bir subaydı. Evet Çanakkale 1915’te düşmedi ama 1918’de ne yazık ki İstanbul düştü.  Fakat unuttukları şöyle bir şey vardı. Her asker aynı zamanda bir komutan olabilir ama her asker aynı zamanda bir askeri deha ve bir lider olamaz. İşte Çanakkale Savaşlarında Mustafa Kemal’i var eden ve aynı zamanda ulu önder diye bizlerin baştacı ettiğimiz Mustafa Kemal’in işte o Çanakkale Savaşlarındaki tarihe altın harflerle yazdırdığı başarısı var etmiştir. Ve enteresan şöyle bir cümle söylendi “ daha sonra 1923’ten sonra resmi tarihi yazanlar Çanakkale Savaşlarını da Mustafa Kemal’e göre yazdılar.” Büyük bir yalan ve aymazlık. Çünkü bakın 1915’te İstanbul’da çıkan Tasvir-i Efkar gazetesinde daha o dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşlarında ki başarısını ve o Çanakkale Savaşlarındaki liderliğini anlatan gazeteler çıkmıştı. Daha 1915 yılının Ağustos ayında. Demek i tarih sadece askerleri sadece komutanları değil, o komutanlardan lider olabilenleri, deha olabilenleri yazıyor. Bu 1923’de ki savaşı kazanan bir resmi tarihin değil, 1915’de Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın olduğu, Vahdettin’in padişah olduğu İstanbul’da çıkan bir gazeteden bir alıntıdır. Mustafa Kemal Atatürk o dönemde bir deha olduğunu bir lider olduğunu ve Türk ulusuna önderlik edeceğini daha o savaşta ortaya koymuştur.

Yine ayrı bir konu denilir ki 1915’de Çanakkale geçilmedi ama 1918’de İstanbul düştü. Bir şey çok fark etmedi. Hayır çok şey fark etti. 1915’de Çanakkale geçilmedi ve bütün mazlum milletlere daha milli mücadelenin öncesinde İngiliz emperyalizminin, üzerinde güneş batmayan o devasa imparatorluğunda yenilebileceğinin dünyaya gösterildiği bir savaş oldu. Ayrıca çok önemlidir, 1917’de Rusya’da yaşanan Ekim Devriminin de başlangıcı Çanakkale Savaşları oldu. Eğer o gün Çanakkale geçilseydi ve Çarlık Rusya’ya emperyalistler yardım edebilseydi belki 1919’da Anadolu’ya geçip milli mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal Atatürk doğuda kendisini güvenceye alacak ve arkasında da emperyalizme destek verecek Sovyet gücünü de bulamayacaktı. Hepimiz biliriz ki Taksim anıtında iki de o anıta Türk-Rus dostluğunu, Türk-Sovyet dostluğuna atfen bir heykel vardır. Ve o heykelde de iki tane Rus general vardır. Eğer 1915’de emperyalistler boğazı geçseydi Çarlık Rusya düşmeyecek ve 1919’dan sonra da verdiğimiz milli mücadelede büyük desteği bulamayacaktık. Tarihte çok önemlidir, ama bu önemi azaltmaya çalışan bir takım sözüm ona -aydın demeye de dilim varmıyor- aydın ve yazarlar var. Çanakkale Savaşlarını dahi hafife almak isteyen tarihteki rolünü Mustafa Kemal’i küçümsemeye çalışan bir takım düzmece aydınlara inat biz yine ulu önder Mustafa Kemal’e, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal’e, milli mücadelenin başkumandanı Mustafa Kemal’e sonsuza kadar saygımızı, minnetimizi, şükranımızı ve cumhuriyet değerlerine olan bağlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Etkinlik bugün (Salı) saat 13.30’da Son Adım Cumhuriyet Tiyatro Oyunu (NEKSAV), 19.30’da Orhan Karaveli imza günü, 20.00’de Prof. Dr. Turgut Göksoy söyleşi, 20.30 Trio müzik dinletisi, 20.45 Prof. Dr. Halit Demir Çanakkale Anıtı anı paylaşımı ve 21.00 Belkıs Akkale’nin Şefliğinde Bakırköy Belediyesi Türk Halk Müziği Çanakkale türküleri ile devam edecek.Koleksiyoner Yavuz Balkan’ın Çanakkale Objeleri Sergisi’nin Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu tarafından açılmasıyla başlayan anma etkinliğinde Başkan Kerimoğlu’nun açılış konuşmasının ardından binlerce Bakırköylünün ayakta alkışladığı Sunay Akın’ın “İki Kitap Bir Heves” isimli tiyatro oyunuyla devam etti.

Programın sonunda Bakırköylülere Çanakkale Savaşlarının sembollerinden buğday çorbası ikram edildi.

 

Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıdıka Sabahat Demir, Cumhuriyet Halk Partisi Bakırköy İlçe Başkanı Celal Sevinç, Bakırköylü muhtarlar, meclis üyelerinin katıldığı anma etkinliğinde açılış konuşması yapan Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu şunları söyledi:

Bir hafta boyunca sürecek olan Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılı anma etkinliklerini bugün itibariyle sergi salonunda açmış olduğumuz bir kıymetli, değerli yazar, eğitimci , koleksiyoner  arkadaşımız sayın Balkan’ın bu koleksiyonunu ve Nakipoğlu Vakfının değerli katkılarıyla bu koleksiyonu sizlerle birlikte bir hafta boyunca izleyeceğiz. Ve siz değerli Bakırköy’lü İstanbul’lu hemşerimize izlencesini açacağız. Aynı zamanda bütün bu hafta sürecek olan etkinliklerde çeşitli panellerle, söyleşilerle Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılıyla ilgili olarak bir anma etkinliği düzenleyeceğiz. Bu anma etkinliğinde hepinizi burada bulmaktan, görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Hepiniz katılımınızla bizlere şeref verdiniz.

 

Değerli Bakırköylü dostlarım, tabi Çanakkale Savaşlarıyla ilgili olarak biliyorum ki birçok tarihçi, yazar, araştırmacı söyleyecek çok sözü vardır. Ama hepimiz biliriz ki Çanakkale Savaşlarıyla biz bu ülkede vatan bilincini yarattık. Düveli muazzam olarak bilinen o emperyalist devletler, yenilmez olduğunu düşündüğümüz o emperyalist devletler açısından ilk kez yenilginin de şanlı Türk askeri tarafından tattırıldığı bir savaş olmuştur.

Bazen ne yazık ki izliyorum televizyonlarda yeniden bir tarih yazma arayışında olan bir takım yazar, çizer sözüm ona aydınlar Türk tarihinin sonradan bir statükocu anlayışla yazıldığını ifade ediyorlar. Bu beni derinden üzüyor. Daha dün akşam izlediğim bir açık oturumda büyük bir üzüntüyle, hakikaten derinden yaralayan bir üzüntüyle bir takım cümlelere şahit oldum. Şöyle söyleniyordu; “ Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Oradaki diğer subaylardan hiçbir farkı yoktu. Dolayısıyla Çanakkale Savaşları geçilmez dendi ama 1918’de yine İstanbul düştü.” Haklılık payı var mı? Evet vardır. Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Orada bulunan bütün kahraman subaylar gibi bir subaydı. Evet Çanakkale 1915’te düşmedi ama 1918’de ne yazık ki İstanbul düştü.  Fakat unuttukları şöyle bir şey vardı. Her asker aynı zamanda bir komutan olabilir ama her asker aynı zamanda bir askeri deha ve bir lider olamaz. İşte Çanakkale Savaşlarında Mustafa Kemal’i var eden ve aynı zamanda ulu önder diye bizlerin baştacı ettiğimiz Mustafa Kemal’in işte o Çanakkale Savaşlarındaki tarihe altın harflerle yazdırdığı başarısı var etmiştir. Ve enteresan şöyle bir cümle söylendi “ daha sonra 1923’ten sonra resmi tarihi yazanlar Çanakkale Savaşlarını da Mustafa Kemal’e göre yazdılar.” Büyük bir yalan ve aymazlık. Çünkü bakın 1915’te İstanbul’da çıkan Tasvir-i Efkar gazetesinde daha o dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşlarında ki başarısını ve o Çanakkale Savaşlarındaki liderliğini anlatan gazeteler çıkmıştı. Daha 1915 yılının Ağustos ayında. Demek i tarih sadece askerleri sadece komutanları değil, o komutanlardan lider olabilenleri, deha olabilenleri yazıyor. Bu 1923’de ki savaşı kazanan bir resmi tarihin değil, 1915’de Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın olduğu, Vahdettin’in padişah olduğu İstanbul’da çıkan bir gazeteden bir alıntıdır. Mustafa Kemal Atatürk o dönemde bir deha olduğunu bir lider olduğunu ve Türk ulusuna önderlik edeceğini daha o savaşta ortaya koymuştur.

Yine ayrı bir konu denilir ki 1915’de Çanakkale geçilmedi ama 1918’de İstanbul düştü. Bir şey çok fark etmedi. Hayır çok şey fark etti. 1915’de Çanakkale geçilmedi ve bütün mazlum milletlere daha milli mücadelenin öncesinde İngiliz emperyalizminin, üzerinde güneş batmayan o devasa imparatorluğunda yenilebileceğinin dünyaya gösterildiği bir savaş oldu. Ayrıca çok önemlidir, 1917’de Rusya’da yaşanan Ekim Devriminin de başlangıcı Çanakkale Savaşları oldu. Eğer o gün Çanakkale geçilseydi ve Çarlık Rusya’ya emperyalistler yardım edebilseydi belki 1919’da Anadolu’ya geçip milli mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal Atatürk doğuda kendisini güvenceye alacak ve arkasında da emperyalizme destek verecek Sovyet gücünü de bulamayacaktı. Hepimiz biliriz ki Taksim anıtında iki de o anıta Türk-Rus dostluğunu, Türk-Sovyet dostluğuna atfen bir heykel vardır. Ve o heykelde de iki tane Rus general vardır. Eğer 1915’de emperyalistler boğazı geçseydi Çarlık Rusya düşmeyecek ve 1919’dan sonra da verdiğimiz milli mücadelede büyük desteği bulamayacaktık. Tarihte çok önemlidir, ama bu önemi azaltmaya çalışan bir takım sözüm ona -aydın demeye de dilim varmıyor- aydın ve yazarlar var. Çanakkale Savaşlarını dahi hafife almak isteyen tarihteki rolünü Mustafa Kemal’i küçümsemeye çalışan bir takım düzmece aydınlara inat biz yine ulu önder Mustafa Kemal’e, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal’e, milli mücadelenin başkumandanı Mustafa Kemal’e sonsuza kadar saygımızı, minnetimizi, şükranımızı ve cumhuriyet değerlerine olan bağlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Etkinlik bugün (Salı) saat 13.30’da Son Adım Cumhuriyet Tiyatro Oyunu (NEKSAV), 19.30’da Orhan Karaveli imza günü, 20.00’de Prof. Dr. Turgut Göksoy söyleşi, 20.30 Trio müzik dinletisi, 20.45 Prof. Dr. Halit Demir Çanakkale Anıtı anı paylaşımı ve 21.00 Belkıs Akkale’nin Şefliğinde Bakırköy Belediyesi Türk Halk Müziği Çanakkale türküleri ile devam edecek.Koleksiyoner Yavuz Balkan’ın Çanakkale Objeleri Sergisi’nin Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu tarafından açılmasıyla başlayan anma etkinliğinde Başkan Kerimoğlu’nun açılış konuşmasının ardından binlerce Bakırköylünün ayakta alkışladığı Sunay Akın’ın “İki Kitap Bir Heves” isimli tiyatro oyunuyla devam etti.

Programın sonunda Bakırköylülere Çanakkale Savaşlarının sembollerinden buğday çorbası ikram edildi.Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıdıka Sabahat Demir, Cumhuriyet Halk Partisi Bakırköy İlçe Başkanı Celal Sevinç, Bakırköylü muhtarlar, meclis üyelerinin katıldığı anma etkinliğinde açılış konuşması yapan Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu şunları söyledi:

Bir hafta boyunca sürecek olan Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılı anma etkinliklerini bugün itibariyle sergi salonunda açmış olduğumuz bir kıymetli, değerli yazar, eğitimci , koleksiyoner  arkadaşımız sayın Balkan’ın bu koleksiyonunu ve Nakipoğlu Vakfının değerli katkılarıyla bu koleksiyonu sizlerle birlikte bir hafta boyunca izleyeceğiz. Ve siz değerli Bakırköy’lü İstanbul’lu hemşerimize izlencesini açacağız. Aynı zamanda bütün bu hafta sürecek olan etkinliklerde çeşitli panellerle, söyleşilerle Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılıyla ilgili olarak bir anma etkinliği düzenleyeceğiz. Bu anma etkinliğinde hepinizi burada bulmaktan, görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Hepiniz katılımınızla bizlere şeref verdiniz.

 

Değerli Bakırköylü dostlarım, tabi Çanakkale Savaşlarıyla ilgili olarak biliyorum ki birçok tarihçi, yazar, araştırmacı söyleyecek çok sözü vardır. Ama hepimiz biliriz ki Çanakkale Savaşlarıyla biz bu ülkede vatan bilincini yarattık. Düveli muazzam olarak bilinen o emperyalist devletler, yenilmez olduğunu düşündüğümüz o emperyalist devletler açısından ilk kez yenilginin de şanlı Türk askeri tarafından tattırıldığı bir savaş olmuştur.

Bazen ne yazık ki izliyorum televizyonlarda yeniden bir tarih yazma arayışında olan bir takım yazar, çizer sözüm ona aydınlar Türk tarihinin sonradan bir statükocu anlayışla yazıldığını ifade ediyorlar. Bu beni derinden üzüyor. Daha dün akşam izlediğim bir açık oturumda büyük bir üzüntüyle, hakikaten derinden yaralayan bir üzüntüyle bir takım cümlelere şahit oldum. Şöyle söyleniyordu; “ Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Oradaki diğer subaylardan hiçbir farkı yoktu. Dolayısıyla Çanakkale Savaşları geçilmez dendi ama 1918’de yine İstanbul düştü.” Haklılık payı var mı? Evet vardır. Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Orada bulunan bütün kahraman subaylar gibi bir subaydı. Evet Çanakkale 1915’te düşmedi ama 1918’de ne yazık ki İstanbul düştü.  Fakat unuttukları şöyle bir şey vardı. Her asker aynı zamanda bir komutan olabilir ama her asker aynı zamanda bir askeri deha ve bir lider olamaz. İşte Çanakkale Savaşlarında Mustafa Kemal’i var eden ve aynı zamanda ulu önder diye bizlerin baştacı ettiğimiz Mustafa Kemal’in işte o Çanakkale Savaşlarındaki tarihe altın harflerle yazdırdığı başarısı var etmiştir. Ve enteresan şöyle bir cümle söylendi “ daha sonra 1923’ten sonra resmi tarihi yazanlar Çanakkale Savaşlarını da Mustafa Kemal’e göre yazdılar.” Büyük bir yalan ve aymazlık. Çünkü bakın 1915’te İstanbul’da çıkan Tasvir-i Efkar gazetesinde daha o dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşlarında ki başarısını ve o Çanakkale Savaşlarındaki liderliğini anlatan gazeteler çıkmıştı. Daha 1915 yılının Ağustos ayında. Demek i tarih sadece askerleri sadece komutanları değil, o komutanlardan lider olabilenleri, deha olabilenleri yazıyor. Bu 1923’de ki savaşı kazanan bir resmi tarihin değil, 1915’de Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın olduğu, Vahdettin’in padişah olduğu İstanbul’da çıkan bir gazeteden bir alıntıdır. Mustafa Kemal Atatürk o dönemde bir deha olduğunu bir lider olduğunu ve Türk ulusuna önderlik edeceğini daha o savaşta ortaya koymuştur.

Yine ayrı bir konu denilir ki 1915’de Çanakkale geçilmedi ama 1918’de İstanbul düştü. Bir şey çok fark etmedi. Hayır çok şey fark etti. 1915’de Çanakkale geçilmedi ve bütün mazlum milletlere daha milli mücadelenin öncesinde İngiliz emperyalizminin, üzerinde güneş batmayan o devasa imparatorluğunda yenilebileceğinin dünyaya gösterildiği bir savaş oldu. Ayrıca çok önemlidir, 1917’de Rusya’da yaşanan Ekim Devriminin de başlangıcı Çanakkale Savaşları oldu. Eğer o gün Çanakkale geçilseydi ve Çarlık Rusya’ya emperyalistler yardım edebilseydi belki 1919’da Anadolu’ya geçip milli mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal Atatürk doğuda kendisini güvenceye alacak ve arkasında da emperyalizme destek verecek Sovyet gücünü de bulamayacaktı. Hepimiz biliriz ki Taksim anıtında iki de o anıta Türk-Rus dostluğunu, Türk-Sovyet dostluğuna atfen bir heykel vardır. Ve o heykelde de iki tane Rus general vardır. Eğer 1915’de emperyalistler boğazı geçseydi Çarlık Rusya düşmeyecek ve 1919’dan sonra da verdiğimiz milli mücadelede büyük desteği bulamayacaktık. Tarihte çok önemlidir, ama bu önemi azaltmaya çalışan bir takım sözüm ona -aydın demeye de dilim varmıyor- aydın ve yazarlar var. Çanakkale Savaşlarını dahi hafife almak isteyen tarihteki rolünü Mustafa Kemal’i küçümsemeye çalışan bir takım düzmece aydınlara inat biz yine ulu önder Mustafa Kemal’e, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal’e, milli mücadelenin başkumandanı Mustafa Kemal’e sonsuza kadar saygımızı, minnetimizi, şükranımızı ve cumhuriyet değerlerine olan bağlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Etkinlik bugün (Salı) saat 13.30’da Son Adım Cumhuriyet Tiyatro Oyunu (NEKSAV), 19.30’da Orhan Karaveli imza günü, 20.00’de Prof. Dr. Turgut Göksoy söyleşi, 20.30 Trio müzik dinletisi, 20.45 Prof. Dr. Halit Demir Çanakkale Anıtı anı paylaşımı ve 21.00 Belkıs Akkale’nin Şefliğinde Bakırköy Belediyesi Türk Halk Müziği Çanakkale türküleri ile devam edecek.Koleksiyoner Yavuz Balkan’ın Çanakkale Objeleri Sergisi’nin Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu tarafından açılmasıyla başlayan anma etkinliğinde Başkan Kerimoğlu’nun açılış konuşmasının ardından binlerce Bakırköylünün ayakta alkışladığı Sunay Akın’ın “İki Kitap Bir Heves” isimli tiyatro oyunuyla devam etti.

Programın sonunda Bakırköylülere Çanakkale Savaşlarının sembollerinden buğday çorbası ikram edildi.

 

Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıdıka Sabahat Demir, Cumhuriyet Halk Partisi Bakırköy İlçe Başkanı Celal Sevinç, Bakırköylü muhtarlar, meclis üyelerinin katıldığı anma etkinliğinde açılış konuşması yapan Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu şunları söyledi:

Bir hafta boyunca sürecek olan Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılı anma etkinliklerini bugün itibariyle sergi salonunda açmış olduğumuz bir kıymetli, değerli yazar, eğitimci , koleksiyoner  arkadaşımız sayın Balkan’ın bu koleksiyonunu ve Nakipoğlu Vakfının değerli katkılarıyla bu koleksiyonu sizlerle birlikte bir hafta boyunca izleyeceğiz. Ve siz değerli Bakırköy’lü İstanbul’lu hemşerimize izlencesini açacağız. Aynı zamanda bütün bu hafta sürecek olan etkinliklerde çeşitli panellerle, söyleşilerle Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılıyla ilgili olarak bir anma etkinliği düzenleyeceğiz. Bu anma etkinliğinde hepinizi burada bulmaktan, görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Hepiniz katılımınızla bizlere şeref verdiniz.

 

Değerli Bakırköylü dostlarım, tabi Çanakkale Savaşlarıyla ilgili olarak biliyorum ki birçok tarihçi, yazar, araştırmacı söyleyecek çok sözü vardır. Ama hepimiz biliriz ki Çanakkale Savaşlarıyla biz bu ülkede vatan bilincini yarattık. Düveli muazzam olarak bilinen o emperyalist devletler, yenilmez olduğunu düşündüğümüz o emperyalist devletler açısından ilk kez yenilginin de şanlı Türk askeri tarafından tattırıldığı bir savaş olmuştur.

Bazen ne yazık ki izliyorum televizyonlarda yeniden bir tarih yazma arayışında olan bir takım yazar, çizer sözüm ona aydınlar Türk tarihinin sonradan bir statükocu anlayışla yazıldığını ifade ediyorlar. Bu beni derinden üzüyor. Daha dün akşam izlediğim bir açık oturumda büyük bir üzüntüyle, hakikaten derinden yaralayan bir üzüntüyle bir takım cümlelere şahit oldum. Şöyle söyleniyordu; “ Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Oradaki diğer subaylardan hiçbir farkı yoktu. Dolayısıyla Çanakkale Savaşları geçilmez dendi ama 1918’de yine İstanbul düştü.” Haklılık payı var mı? Evet vardır. Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Orada bulunan bütün kahraman subaylar gibi bir subaydı. Evet Çanakkale 1915’te düşmedi ama 1918’de ne yazık ki İstanbul düştü.  Fakat unuttukları şöyle bir şey vardı. Her asker aynı zamanda bir komutan olabilir ama her asker aynı zamanda bir askeri deha ve bir lider olamaz. İşte Çanakkale Savaşlarında Mustafa Kemal’i var eden ve aynı zamanda ulu önder diye bizlerin baştacı ettiğimiz Mustafa Kemal’in işte o Çanakkale Savaşlarındaki tarihe altın harflerle yazdırdığı başarısı var etmiştir. Ve enteresan şöyle bir cümle söylendi “ daha sonra 1923’ten sonra resmi tarihi yazanlar Çanakkale Savaşlarını da Mustafa Kemal’e göre yazdılar.” Büyük bir yalan ve aymazlık. Çünkü bakın 1915’te İstanbul’da çıkan Tasvir-i Efkar gazetesinde daha o dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşlarında ki başarısını ve o Çanakkale Savaşlarındaki liderliğini anlatan gazeteler çıkmıştı. Daha 1915 yılının Ağustos ayında. Demek i tarih sadece askerleri sadece komutanları değil, o komutanlardan lider olabilenleri, deha olabilenleri yazıyor. Bu 1923’de ki savaşı kazanan bir resmi tarihin değil, 1915’de Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın olduğu, Vahdettin’in padişah olduğu İstanbul’da çıkan bir gazeteden bir alıntıdır. Mustafa Kemal Atatürk o dönemde bir deha olduğunu bir lider olduğunu ve Türk ulusuna önderlik edeceğini daha o savaşta ortaya koymuştur.

Yine ayrı bir konu denilir ki 1915’de Çanakkale geçilmedi ama 1918’de İstanbul düştü. Bir şey çok fark etmedi. Hayır çok şey fark etti. 1915’de Çanakkale geçilmedi ve bütün mazlum milletlere daha milli mücadelenin öncesinde İngiliz emperyalizminin, üzerinde güneş batmayan o devasa imparatorluğunda yenilebileceğinin dünyaya gösterildiği bir savaş oldu. Ayrıca çok önemlidir, 1917’de Rusya’da yaşanan Ekim Devriminin de başlangıcı Çanakkale Savaşları oldu. Eğer o gün Çanakkale geçilseydi ve Çarlık Rusya’ya emperyalistler yardım edebilseydi belki 1919’da Anadolu’ya geçip milli mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal Atatürk doğuda kendisini güvenceye alacak ve arkasında da emperyalizme destek verecek Sovyet gücünü de bulamayacaktı. Hepimiz biliriz ki Taksim anıtında iki de o anıta Türk-Rus dostluğunu, Türk-Sovyet dostluğuna atfen bir heykel vardır. Ve o heykelde de iki tane Rus general vardır. Eğer 1915’de emperyalistler boğazı geçseydi Çarlık Rusya düşmeyecek ve 1919’dan sonra da verdiğimiz milli mücadelede büyük desteği bulamayacaktık. Tarihte çok önemlidir, ama bu önemi azaltmaya çalışan bir takım sözüm ona -aydın demeye de dilim varmıyor- aydın ve yazarlar var. Çanakkale Savaşlarını dahi hafife almak isteyen tarihteki rolünü Mustafa Kemal’i küçümsemeye çalışan bir takım düzmece aydınlara inat biz yine ulu önder Mustafa Kemal’e, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal’e, milli mücadelenin başkumandanı Mustafa Kemal’e sonsuza kadar saygımızı, minnetimizi, şükranımızı ve cumhuriyet değerlerine olan bağlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Etkinlik bugün (Salı) saat 13.30’da Son Adım Cumhuriyet Tiyatro Oyunu (NEKSAV), 19.30’da Orhan Karaveli imza günü, 20.00’de Prof. Dr. Turgut Göksoy söyleşi, 20.30 Trio müzik dinletisi, 20.45 Prof. Dr. Halit Demir Çanakkale Anıtı anı paylaşımı ve 21.00 Belkıs Akkale’nin Şefliğinde Bakırköy Belediyesi Türk Halk Müziği Çanakkale türküleri ile devam edecek.Koleksiyoner Yavuz Balkan’ın Çanakkale Objeleri Sergisi’nin Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu tarafından açılmasıyla başlayan anma etkinliğinde Başkan Kerimoğlu’nun açılış konuşmasının ardından binlerce Bakırköylünün ayakta alkışladığı Sunay Akın’ın “İki Kitap Bir Heves” isimli tiyatro oyunuyla devam etti.

Programın sonunda Bakırköylülere Çanakkale Savaşlarının sembollerinden buğday çorbası ikram edildi.Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıdıka Sabahat Demir, Cumhuriyet Halk Partisi Bakırköy İlçe Başkanı Celal Sevinç, Bakırköylü muhtarlar, meclis üyelerinin katıldığı anma etkinliğinde açılış konuşması yapan Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu şunları söyledi:

Bir hafta boyunca sürecek olan Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılı anma etkinliklerini bugün itibariyle sergi salonunda açmış olduğumuz bir kıymetli, değerli yazar, eğitimci , koleksiyoner  arkadaşımız sayın Balkan’ın bu koleksiyonunu ve Nakipoğlu Vakfının değerli katkılarıyla bu koleksiyonu sizlerle birlikte bir hafta boyunca izleyeceğiz. Ve siz değerli Bakırköy’lü İstanbul’lu hemşerimize izlencesini açacağız. Aynı zamanda bütün bu hafta sürecek olan etkinliklerde çeşitli panellerle, söyleşilerle Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılıyla ilgili olarak bir anma etkinliği düzenleyeceğiz. Bu anma etkinliğinde hepinizi burada bulmaktan, görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Hepiniz katılımınızla bizlere şeref verdiniz.

 

Değerli Bakırköylü dostlarım, tabi Çanakkale Savaşlarıyla ilgili olarak biliyorum ki birçok tarihçi, yazar, araştırmacı söyleyecek çok sözü vardır. Ama hepimiz biliriz ki Çanakkale Savaşlarıyla biz bu ülkede vatan bilincini yarattık. Düveli muazzam olarak bilinen o emperyalist devletler, yenilmez olduğunu düşündüğümüz o emperyalist devletler açısından ilk kez yenilginin de şanlı Türk askeri tarafından tattırıldığı bir savaş olmuştur.

Bazen ne yazık ki izliyorum televizyonlarda yeniden bir tarih yazma arayışında olan bir takım yazar, çizer sözüm ona aydınlar Türk tarihinin sonradan bir statükocu anlayışla yazıldığını ifade ediyorlar. Bu beni derinden üzüyor. Daha dün akşam izlediğim bir açık oturumda büyük bir üzüntüyle, hakikaten derinden yaralayan bir üzüntüyle bir takım cümlelere şahit oldum. Şöyle söyleniyordu; “ Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Oradaki diğer subaylardan hiçbir farkı yoktu. Dolayısıyla Çanakkale Savaşları geçilmez dendi ama 1918’de yine İstanbul düştü.” Haklılık payı var mı? Evet vardır. Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Orada bulunan bütün kahraman subaylar gibi bir subaydı. Evet Çanakkale 1915’te düşmedi ama 1918’de ne yazık ki İstanbul düştü.  Fakat unuttukları şöyle bir şey vardı. Her asker aynı zamanda bir komutan olabilir ama her asker aynı zamanda bir askeri deha ve bir lider olamaz. İşte Çanakkale Savaşlarında Mustafa Kemal’i var eden ve aynı zamanda ulu önder diye bizlerin baştacı ettiğimiz Mustafa Kemal’in işte o Çanakkale Savaşlarındaki tarihe altın harflerle yazdırdığı başarısı var etmiştir. Ve enteresan şöyle bir cümle söylendi “ daha sonra 1923’ten sonra resmi tarihi yazanlar Çanakkale Savaşlarını da Mustafa Kemal’e göre yazdılar.” Büyük bir yalan ve aymazlık. Çünkü bakın 1915’te İstanbul’da çıkan Tasvir-i Efkar gazetesinde daha o dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşlarında ki başarısını ve o Çanakkale Savaşlarındaki liderliğini anlatan gazeteler çıkmıştı. Daha 1915 yılının Ağustos ayında. Demek i tarih sadece askerleri sadece komutanları değil, o komutanlardan lider olabilenleri, deha olabilenleri yazıyor. Bu 1923’de ki savaşı kazanan bir resmi tarihin değil, 1915’de Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın olduğu, Vahdettin’in padişah olduğu İstanbul’da çıkan bir gazeteden bir alıntıdır. Mustafa Kemal Atatürk o dönemde bir deha olduğunu bir lider olduğunu ve Türk ulusuna önderlik edeceğini daha o savaşta ortaya koymuştur.

Yine ayrı bir konu denilir ki 1915’de Çanakkale geçilmedi ama 1918’de İstanbul düştü. Bir şey çok fark etmedi. Hayır çok şey fark etti. 1915’de Çanakkale geçilmedi ve bütün mazlum milletlere daha milli mücadelenin öncesinde İngiliz emperyalizminin, üzerinde güneş batmayan o devasa imparatorluğunda yenilebileceğinin dünyaya gösterildiği bir savaş oldu. Ayrıca çok önemlidir, 1917’de Rusya’da yaşanan Ekim Devriminin de başlangıcı Çanakkale Savaşları oldu. Eğer o gün Çanakkale geçilseydi ve Çarlık Rusya’ya emperyalistler yardım edebilseydi belki 1919’da Anadolu’ya geçip milli mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal Atatürk doğuda kendisini güvenceye alacak ve arkasında da emperyalizme destek verecek Sovyet gücünü de bulamayacaktı. Hepimiz biliriz ki Taksim anıtında iki de o anıta Türk-Rus dostluğunu, Türk-Sovyet dostluğuna atfen bir heykel vardır. Ve o heykelde de iki tane Rus general vardır. Eğer 1915’de emperyalistler boğazı geçseydi Çarlık Rusya düşmeyecek ve 1919’dan sonra da verdiğimiz milli mücadelede büyük desteği bulamayacaktık. Tarihte çok önemlidir, ama bu önemi azaltmaya çalışan bir takım sözüm ona -aydın demeye de dilim varmıyor- aydın ve yazarlar var. Çanakkale Savaşlarını dahi hafife almak isteyen tarihteki rolünü Mustafa Kemal’i küçümsemeye çalışan bir takım düzmece aydınlara inat biz yine ulu önder Mustafa Kemal’e, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal’e, milli mücadelenin başkumandanı Mustafa Kemal’e sonsuza kadar saygımızı, minnetimizi, şükranımızı ve cumhuriyet değerlerine olan bağlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Etkinlik bugün (Salı) saat 13.30’da Son Adım Cumhuriyet Tiyatro Oyunu (NEKSAV), 19.30’da Orhan Karaveli imza günü, 20.00’de Prof. Dr. Turgut Göksoy söyleşi, 20.30 Trio müzik dinletisi, 20.45 Prof. Dr. Halit Demir Çanakkale Anıtı anı paylaşımı ve 21.00 Belkıs Akkale’nin Şefliğinde Bakırköy Belediyesi Türk Halk Müziği Çanakkale türküleri ile devam edecek.Koleksiyoner Yavuz Balkan’ın Çanakkale Objeleri Sergisi’nin Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu tarafından açılmasıyla başlayan anma etkinliğinde Başkan Kerimoğlu’nun açılış konuşmasının ardından binlerce Bakırköylünün ayakta alkışladığı Sunay Akın’ın “İki Kitap Bir Heves” isimli tiyatro oyunuyla devam etti.

Programın sonunda Bakırköylülere Çanakkale Savaşlarının sembollerinden buğday çorbası ikram edildi.Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıdıka Sabahat Demir, Cumhuriyet Halk Partisi Bakırköy İlçe Başkanı Celal Sevinç, Bakırköylü muhtarlar, meclis üyelerinin katıldığı anma etkinliğinde açılış konuşması yapan Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu şunları söyledi:

Bir hafta boyunca sürecek olan Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılı anma etkinliklerini bugün itibariyle sergi salonunda açmış olduğumuz bir kıymetli, değerli yazar, eğitimci , koleksiyoner  arkadaşımız sayın Balkan’ın bu koleksiyonunu ve Nakipoğlu Vakfının değerli katkılarıyla bu koleksiyonu sizlerle birlikte bir hafta boyunca izleyeceğiz. Ve siz değerli Bakırköy’lü İstanbul’lu hemşerimize izlencesini açacağız. Aynı zamanda bütün bu hafta sürecek olan etkinliklerde çeşitli panellerle, söyleşilerle Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılıyla ilgili olarak bir anma etkinliği düzenleyeceğiz. Bu anma etkinliğinde hepinizi burada bulmaktan, görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Hepiniz katılımınızla bizlere şeref verdiniz. Değerli Bakırköylü dostlarım, tabi Çanakkale Savaşlarıyla ilgili olarak biliyorum ki birçok tarihçi, yazar, araştırmacı söyleyecek çok sözü vardır. Ama hepimiz biliriz ki Çanakkale Savaşlarıyla biz bu ülkede vatan bilincini yarattık. Düveli muazzam olarak bilinen o emperyalist devletler, yenilmez olduğunu düşündüğümüz o emperyalist devletler açısından ilk kez yenilginin de şanlı Türk askeri tarafından tattırıldığı bir savaş olmuştur.

Bazen ne yazık ki izliyorum televizyonlarda yeniden bir tarih yazma arayışında olan bir takım yazar, çizer sözüm ona aydınlar Türk tarihinin sonradan bir statükocu anlayışla yazıldığını ifade ediyorlar. Bu beni derinden üzüyor. Daha dün akşam izlediğim bir açık oturumda büyük bir üzüntüyle, hakikaten derinden yaralayan bir üzüntüyle bir takım cümlelere şahit oldum. Şöyle söyleniyordu; “ Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Oradaki diğer subaylardan hiçbir farkı yoktu. Dolayısıyla Çanakkale Savaşları geçilmez dendi ama 1918’de yine İstanbul düştü.” Haklılık payı var mı? Evet vardır. Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Orada bulunan bütün kahraman subaylar gibi bir subaydı. Evet Çanakkale 1915’te düşmedi ama 1918’de ne yazık ki İstanbul düştü.  Fakat unuttukları şöyle bir şey vardı. Her asker aynı zamanda bir komutan olabilir ama her asker aynı zamanda bir askeri deha ve bir lider olamaz. İşte Çanakkale Savaşlarında Mustafa Kemal’i var eden ve aynı zamanda ulu önder diye bizlerin baştacı ettiğimiz Mustafa Kemal’in işte o Çanakkale Savaşlarındaki tarihe altın harflerle yazdırdığı başarısı var etmiştir. Ve enteresan şöyle bir cümle söylendi “ daha sonra 1923’ten sonra resmi tarihi yazanlar Çanakkale Savaşlarını da Mustafa Kemal’e göre yazdılar.” Büyük bir yalan ve aymazlık. Çünkü bakın 1915’te İstanbul’da çıkan Tasvir-i Efkar gazetesinde daha o dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşlarında ki başarısını ve o Çanakkale Savaşlarındaki liderliğini anlatan gazeteler çıkmıştı. Daha 1915 yılının Ağustos ayında. Demek i tarih sadece askerleri sadece komutanları değil, o komutanlardan lider olabilenleri, deha olabilenleri yazıyor. Bu 1923’de ki savaşı kazanan bir resmi tarihin değil, 1915’de Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın olduğu, Vahdettin’in padişah olduğu İstanbul’da çıkan bir gazeteden bir alıntıdır. Mustafa Kemal Atatürk o dönemde bir deha olduğunu bir lider olduğunu ve Türk ulusuna önderlik edeceğini daha o savaşta ortaya koymuştur.

Yine ayrı bir konu denilir ki 1915’de Çanakkale geçilmedi ama 1918’de İstanbul düştü. Bir şey çok fark etmedi. Hayır çok şey fark etti. 1915’de Çanakkale geçilmedi ve bütün mazlum milletlere daha milli mücadelenin öncesinde İngiliz emperyalizminin, üzerinde güneş batmayan o devasa imparatorluğunda yenilebileceğinin dünyaya gösterildiği bir savaş oldu. Ayrıca çok önemlidir, 1917’de Rusya’da yaşanan Ekim Devriminin de başlangıcı Çanakkale Savaşları oldu. Eğer o gün Çanakkale geçilseydi ve Çarlık Rusya’ya emperyalistler yardım edebilseydi belki 1919’da Anadolu’ya geçip milli mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal Atatürk doğuda kendisini güvenceye alacak ve arkasında da emperyalizme destek verecek Sovyet gücünü de bulamayacaktı. Hepimiz biliriz ki Taksim anıtında iki de o anıta Türk-Rus dostluğunu, Türk-Sovyet dostluğuna atfen bir heykel vardır. Ve o heykelde de iki tane Rus general vardır. Eğer 1915’de emperyalistler boğazı geçseydi Çarlık Rusya düşmeyecek ve 1919’dan sonra da verdiğimiz milli mücadelede büyük desteği bulamayacaktık. Tarihte çok önemlidir, ama bu önemi azaltmaya çalışan bir takım sözüm ona -aydın demeye de dilim varmıyor- aydın ve yazarlar var. Çanakkale Savaşlarını dahi hafife almak isteyen tarihteki rolünü Mustafa Kemal’i küçümsemeye çalışan bir takım düzmece aydınlara inat biz yine ulu önder Mustafa Kemal’e, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal’e, milli mücadelenin başkumandanı Mustafa Kemal’e sonsuza kadar saygımızı, minnetimizi, şükranımızı ve cumhuriyet değerlerine olan bağlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz.Etkinlik bugün (Salı) saat 13.30’da Son Adım Cumhuriyet Tiyatro Oyunu (NEKSAV), 19.30’da Orhan Karaveli imza günü, 20.00’de Prof. Dr. Turgut Göksoy söyleşi, 20.30 Trio müzik dinletisi, 20.45 Prof. Dr. Halit Demir Çanakkale Anıtı anı paylaşımı ve 21.00 Belkıs Akkale’nin Şefliğinde Bakırköy Belediyesi Türk Halk Müziği Çanakkale türküleri ile devam edecek.Koleksiyoner Yavuz Balkan’ın Çanakkale Objeleri Sergisi’nin Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu tarafından açılmasıyla başlayan anma etkinliğinde Başkan Kerimoğlu’nun açılış konuşmasının ardından binlerce Bakırköylünün ayakta alkışladığı Sunay Akın’ın “İki Kitap Bir Heves” isimli tiyatro oyunuyla devam etti.

Programın sonunda Bakırköylülere Çanakkale Savaşlarının sembollerinden buğday çorbası ikram edildi.Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıdıka Sabahat Demir, Cumhuriyet Halk Partisi Bakırköy İlçe Başkanı Celal Sevinç, Bakırköylü muhtarlar, meclis üyelerinin katıldığı anma etkinliğinde açılış konuşması yapan Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu şunları söyledi:

Bir hafta boyunca sürecek olan Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılı anma etkinliklerini bugün itibariyle sergi salonunda açmış olduğumuz bir kıymetli, değerli yazar, eğitimci , koleksiyoner  arkadaşımız sayın Balkan’ın bu koleksiyonunu ve Nakipoğlu Vakfının değerli katkılarıyla bu koleksiyonu sizlerle birlikte bir hafta boyunca izleyeceğiz. Ve siz değerli Bakırköy’lü İstanbul’lu hemşerimize izlencesini açacağız. Aynı zamanda bütün bu hafta sürecek olan etkinliklerde çeşitli panellerle, söyleşilerle Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılıyla ilgili olarak bir anma etkinliği düzenleyeceğiz. Bu anma etkinliğinde hepinizi burada bulmaktan, görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Hepiniz katılımınızla bizlere şeref verdiniz. Değerli Bakırköylü dostlarım, tabi Çanakkale Savaşlarıyla ilgili olarak biliyorum ki birçok tarihçi, yazar, araştırmacı söyleyecek çok sözü vardır. Ama hepimiz biliriz ki Çanakkale Savaşlarıyla biz bu ülkede vatan bilincini yarattık. Düveli muazzam olarak bilinen o emperyalist devletler, yenilmez olduğunu düşündüğümüz o emperyalist devletler açısından ilk kez yenilginin de şanlı Türk askeri tarafından tattırıldığı bir savaş olmuştur.

Bazen ne yazık ki izliyorum televizyonlarda yeniden bir tarih yazma arayışında olan bir takım yazar, çizer sözüm ona aydınlar Türk tarihinin sonradan bir statükocu anlayışla yazıldığını ifade ediyorlar. Bu beni derinden üzüyor. Daha dün akşam izlediğim bir açık oturumda büyük bir üzüntüyle, hakikaten derinden yaralayan bir üzüntüyle bir takım cümlelere şahit oldum. Şöyle söyleniyordu; “ Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Oradaki diğer subaylardan hiçbir farkı yoktu. Dolayısıyla Çanakkale Savaşları geçilmez dendi ama 1918’de yine İstanbul düştü.” Haklılık payı var mı? Evet vardır. Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Orada bulunan bütün kahraman subaylar gibi bir subaydı. Evet Çanakkale 1915’te düşmedi ama 1918’de ne yazık ki İstanbul düştü.  Fakat unuttukları şöyle bir şey vardı. Her asker aynı zamanda bir komutan olabilir ama her asker aynı zamanda bir askeri deha ve bir lider olamaz. İşte Çanakkale Savaşlarında Mustafa Kemal’i var eden ve aynı zamanda ulu önder diye bizlerin baştacı ettiğimiz Mustafa Kemal’in işte o Çanakkale Savaşlarındaki tarihe altın harflerle yazdırdığı başarısı var etmiştir. Ve enteresan şöyle bir cümle söylendi “ daha sonra 1923’ten sonra resmi tarihi yazanlar Çanakkale Savaşlarını da Mustafa Kemal’e göre yazdılar.” Büyük bir yalan ve aymazlık. Çünkü bakın 1915’te İstanbul’da çıkan Tasvir-i Efkar gazetesinde daha o dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşlarında ki başarısını ve o Çanakkale Savaşlarındaki liderliğini anlatan gazeteler çıkmıştı. Daha 1915 yılının Ağustos ayında. Demek i tarih sadece askerleri sadece komutanları değil, o komutanlardan lider olabilenleri, deha olabilenleri yazıyor. Bu 1923’de ki savaşı kazanan bir resmi tarihin değil, 1915’de Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın olduğu, Vahdettin’in padişah olduğu İstanbul’da çıkan bir gazeteden bir alıntıdır. Mustafa Kemal Atatürk o dönemde bir deha olduğunu bir lider olduğunu ve Türk ulusuna önderlik edeceğini daha o savaşta ortaya koymuştur.

Yine ayrı bir konu denilir ki 1915’de Çanakkale geçilmedi ama 1918’de İstanbul düştü. Bir şey çok fark etmedi. Hayır çok şey fark etti. 1915’de Çanakkale geçilmedi ve bütün mazlum milletlere daha milli mücadelenin öncesinde İngiliz emperyalizminin, üzerinde güneş batmayan o devasa imparatorluğunda yenilebileceğinin dünyaya gösterildiği bir savaş oldu. Ayrıca çok önemlidir, 1917’de Rusya’da yaşanan Ekim Devriminin de başlangıcı Çanakkale Savaşları oldu. Eğer o gün Çanakkale geçilseydi ve Çarlık Rusya’ya emperyalistler yardım edebilseydi belki 1919’da Anadolu’ya geçip milli mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal Atatürk doğuda kendisini güvenceye alacak ve arkasında da emperyalizme destek verecek Sovyet gücünü de bulamayacaktı. Hepimiz biliriz ki Taksim anıtında iki de o anıta Türk-Rus dostluğunu, Türk-Sovyet dostluğuna atfen bir heykel vardır. Ve o heykelde de iki tane Rus general vardır. Eğer 1915’de emperyalistler boğazı geçseydi Çarlık Rusya düşmeyecek ve 1919’dan sonra da verdiğimiz milli mücadelede büyük desteği bulamayacaktık. Tarihte çok önemlidir, ama bu önemi azaltmaya çalışan bir takım sözüm ona -aydın demeye de dilim varmıyor- aydın ve yazarlar var. Çanakkale Savaşlarını dahi hafife almak isteyen tarihteki rolünü Mustafa Kemal’i küçümsemeye çalışan bir takım düzmece aydınlara inat biz yine ulu önder Mustafa Kemal’e, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal’e, milli mücadelenin başkumandanı Mustafa Kemal’e sonsuza kadar saygımızı, minnetimizi, şükranımızı ve cumhuriyet değerlerine olan bağlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Etkinlik bugün (Salı) saat 13.30’da Son Adım Cumhuriyet Tiyatro Oyunu (NEKSAV), 19.30’da Orhan Karaveli imza günü, 20.00’de Prof. Dr. Turgut Göksoy söyleşi, 20.30 Trio müzik dinletisi, 20.45 Prof. Dr. Halit Demir Çanakkale Anıtı anı paylaşımı ve 21.00 Belkıs Akkale’nin Şefliğinde Bakırköy Belediyesi Türk Halk Müziği Çanakkale türküleri ile devam edecek.Koleksiyoner Yavuz Balkan’ın Çanakkale Objeleri Sergisi’nin Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu tarafından açılmasıyla başlayan anma etkinliğinde Başkan Kerimoğlu’nun açılış konuşmasının ardından binlerce Bakırköylünün ayakta alkışladığı Sunay Akın’ın “İki Kitap Bir Heves” isimli tiyatro oyunuyla devam etti.

Programın sonunda Bakırköylülere Çanakkale Savaşlarının sembollerinden buğday çorbası ikram edildi.Kültür Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sıdıka Sabahat Demir, Cumhuriyet Halk Partisi Bakırköy İlçe Başkanı Celal Sevinç, Bakırköylü muhtarlar, meclis üyelerinin katıldığı anma etkinliğinde açılış konuşması yapan Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Bülent Kerimoğlu şunları söyledi:

Bir hafta boyunca sürecek olan Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılı anma etkinliklerini bugün itibariyle sergi salonunda açmış olduğumuz bir kıymetli, değerli yazar, eğitimci , koleksiyoner  arkadaşımız sayın Balkan’ın bu koleksiyonunu ve Nakipoğlu Vakfının değerli katkılarıyla bu koleksiyonu sizlerle birlikte bir hafta boyunca izleyeceğiz. Ve siz değerli Bakırköy’lü İstanbul’lu hemşerimize izlencesini açacağız. Aynı zamanda bütün bu hafta sürecek olan etkinliklerde çeşitli panellerle, söyleşilerle Çanakkale Zaferlerinin 100. Yılıyla ilgili olarak bir anma etkinliği düzenleyeceğiz. Bu anma etkinliğinde hepinizi burada bulmaktan, görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Hepiniz katılımınızla bizlere şeref verdiniz. Değerli Bakırköylü dostlarım, tabi Çanakkale Savaşlarıyla ilgili olarak biliyorum ki birçok tarihçi, yazar, araştırmacı söyleyecek çok sözü vardır. Ama hepimiz biliriz ki Çanakkale Savaşlarıyla biz bu ülkede vatan bilincini yarattık. Düveli muazzam olarak bilinen o emperyalist devletler, yenilmez olduğunu düşündüğümüz o emperyalist devletler açısından ilk kez yenilginin de şanlı Türk askeri tarafından tattırıldığı bir savaş olmuştur.

Bazen ne yazık ki izliyorum televizyonlarda yeniden bir tarih yazma arayışında olan bir takım yazar, çizer sözüm ona aydınlar Türk tarihinin sonradan bir statükocu anlayışla yazıldığını ifade ediyorlar. Bu beni derinden üzüyor. Daha dün akşam izlediğim bir açık oturumda büyük bir üzüntüyle, hakikaten derinden yaralayan bir üzüntüyle bir takım cümlelere şahit oldum. Şöyle söyleniyordu; “ Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Oradaki diğer subaylardan hiçbir farkı yoktu. Dolayısıyla Çanakkale Savaşları geçilmez dendi ama 1918’de yine İstanbul düştü.” Haklılık payı var mı? Evet vardır. Mustafa Kemal’de bir Osmanlı subayıydı. Orada bulunan bütün kahraman subaylar gibi bir subaydı. Evet Çanakkale 1915’te düşmedi ama 1918’de ne yazık ki İstanbul düştü.  Fakat unuttukları şöyle bir şey vardı. Her asker aynı zamanda bir komutan olabilir ama her asker aynı zamanda bir askeri deha ve bir lider olamaz. İşte Çanakkale Savaşlarında Mustafa Kemal’i var eden ve aynı zamanda ulu önder diye bizlerin baştacı ettiğimiz Mustafa Kemal’in işte o Çanakkale Savaşlarındaki tarihe altın harflerle yazdırdığı başarısı var etmiştir. Ve enteresan şöyle bir cümle söylendi “ daha sonra 1923’ten sonra resmi tarihi yazanlar Çanakkale Savaşlarını da Mustafa Kemal’e göre yazdılar.” Büyük bir yalan ve aymazlık. Çünkü bakın 1915’te İstanbul’da çıkan Tasvir-i Efkar gazetesinde daha o dönemde Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale Savaşlarında ki başarısını ve o Çanakkale Savaşlarındaki liderliğini anlatan gazeteler çıkmıştı. Daha 1915 yılının Ağustos ayında. Demek i tarih sadece askerleri sadece komutanları değil, o komutanlardan lider olabilenleri, deha olabilenleri yazıyor. Bu 1923’de ki savaşı kazanan bir resmi tarihin değil, 1915’de Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın olduğu, Vahdettin’in padişah olduğu İstanbul’da çıkan bir gazeteden bir alıntıdır. Mustafa Kemal Atatürk o dönemde bir deha olduğunu bir lider olduğunu ve Türk ulusuna önderlik edeceğini daha o savaşta ortaya koymuştur.Yine ayrı bir konu denilir ki 1915’de Çanakkale geçilmedi ama 1918’de İstanbul düştü. Bir şey çok fark etmedi. Hayır çok şey fark etti. 1915’de Çanakkale geçilmedi ve bütün mazlum milletlere daha milli mücadelenin öncesinde İngiliz emperyalizminin, üzerinde güneş batmayan o devasa imparatorluğunda yenilebileceğinin dünyaya gösterildiği bir savaş oldu. Ayrıca çok önemlidir, 1917’de Rusya’da yaşanan Ekim Devriminin de başlangıcı Çanakkale Savaşları oldu. Eğer o gün Çanakkale geçilseydi ve Çarlık Rusya’ya emperyalistler yardım edebilseydi belki 1919’da Anadolu’ya geçip milli mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal Atatürk doğuda kendisini güvenceye alacak ve arkasında da emperyalizme destek verecek Sovyet gücünü de bulamayacaktı. Hepimiz biliriz ki Taksim anıtında iki de o anıta Türk-Rus dostluğunu, Türk-Sovyet dostluğuna atfen bir heykel vardır. Ve o heykelde de iki tane Rus general vardır. Eğer 1915’de emperyalistler boğazı geçseydi Çarlık Rusya düşmeyecek ve 1919’dan sonra da verdiğimiz milli mücadelede büyük desteği bulamayacaktık. Tarihte çok önemlidir, ama bu önemi azaltmaya çalışan bir takım sözüm ona -aydın demeye de dilim varmıyor- aydın ve yazarlar var. Çanakkale Savaşlarını dahi hafife almak isteyen tarihteki rolünü Mustafa Kemal’i küçümsemeye çalışan bir takım düzmece aydınlara inat biz yine ulu önder Mustafa Kemal’e, Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal’e, milli mücadelenin başkumandanı Mustafa Kemal’e sonsuza kadar saygımızı, minnetimizi, şükranımızı ve cumhuriyet değerlerine olan bağlılığımızı sürdürmeye devam edeceğiz.

Etkinlik bugün (Salı) saat 13.30’da Son Adım Cumhuriyet Tiyatro Oyunu (NEKSAV), 19.30’da Orhan Karaveli imza günü, 20.00’de Prof. Dr. Turgut Göksoy söyleşi, 20.30 Trio müzik dinletisi, 20.45 Prof. Dr. Halit Demir Çanakkale Anıtı anı paylaşımı ve 21.00 Belkıs Akkale’nin Şefliğinde Bakırköy Belediyesi Türk Halk Müziği Çanakkale türküleri ile devam edecek.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —