Bilimsel olarak henüz kesin nedeni açıklanamasa da tiroit hastalıkları kadınlarda, erkeklere oranla daha çok görülüyor. İstatistiklere göre, hashimoto tiroiditine kadınlarda 15-20, graves hastalığına ise 5-7 kat daha fazla rastlanıyor. Dr. Yalın, halk arasında tüm tiroit hastalıkları için kullanılan “guatr” teriminin aslında iyod eksikliğine bağlı tiroit bezinin nodülsüz yani bütün olarak büyümesi olduğunu hatırlattı. Tiroit nodüllerinin çoğunun oluşma nedeninin bilinmediğini ancak iyot eksikliğinin yanında genetik faktörlerin de nodül gelişiminde etkili olduğunu anlatan Dr. Yalın, Türkiye’de tiroit nodüllerine çok sık rastlandığını, bunun sebeplerinden birinin ise geçmiş yıllardaki iyot eksikliği olduğunu belirtip, “Tiroit nodülleri yüzde 95’i iyi huylu olan tümöral yapılardır. Nodül sıklığı da erkeklere göre kadınlarda 4-5 kat daha fazla” dedi.
Nasıl teşhis ediliyor?
Tiroit bezi hastalıklarında çoğu kez hastanın hiçbir şikâyeti olmadığını söyleyen Dr. Yalın, hastalığın rutin kontroller sırasında ortaya çıktığına dikkat çekti. Dr. Yalın, “Tiroit hastalıkları pek çok hastalığın belirtileriyle de karışabiliyor; halsizlik, yorgunluk, yaygın vücut ağrıları, kas güçsüzlüğü, kilo artışı, kilo kaybı, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, kabızlık, adet düzensizliği, ellerde ve yüzde şişme, saç dökülmesi, cilt kuruluğu, tırnaklarda bozukluklar, çarpıntı, sinirlilik, depresyon, ellerde titreme, aşırı terleme, üşüme gibi. Ancak tiroit bezi veya nodül büyümüşse, yutkunma zorluğu, tıkanma hissi, ses kısıklığı olabiliyor” dedi. Dr. Yalın, “Hasta veya doktor tarafından tiroit bölgesinde bir şişlik fark edilirse, kesin teşhis için ultrason ile değerlendirilmesi ve nodül saptanırsa gereken durumlarda biyopsi yapılması önerilir. Ultrason ile nodülün büyüklüğüne, sınırlarına, nodüldeki kanlanmaya, içinde kalsifikasyon olup olmadığına, nasıl bir yapısı olduğuna (sıvı içerikli mi, katı içerikli mi?) bakılarak değerlendirme yapılıyor” diye konuştu.
Tiroit kanserinde risk erkeklerde
Tiroit kanserinin en iyi seyirli kanser türü olduğunu belirten Dr. Yalın, “Erken teşhis edildiğinde yakın takiple ömrü kısaltıcı bir etkisi dahi olmadan tamamen tedavi edilebilir bir hastalık” dedi. Dr. Yalın, tiroit nodülleri kadınlarda daha sık görülse de erkeklerde tiroit kanseri olasılığının daha yüksek olduğunu belirterek “Tiroit kanseri için, erkek olmak bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir” diye konuştu.
Her nodülde yüzde 5 kanser riski olabiliyor
Her nodülde, düşük de olsa yüzde 5 oranında tiroit kanseri riski olduğunu söyleyen Dr. Yalın, “Bu nedenle bir nodül varlığı tespit edilmişse hasta bir endokrinoloji uzmanı tarafından değerlendirilmeli ve gerekli görülürse hastaya biyopsi yapılmalıdır. Bazen biyopsi temiz sonuçlansa bile yüksek riskli veya çok büyük nodülü olan hastaların ameliyat olması gerekebiliyor” dedi.
Hipotiroidi başka hastalıklara da neden olabiliyor
Konuya nodül özeli dışında bakıldığında tiroit hastalıklarının yaşam kalitesini düşürdüğüne dikkat çeken Dr. Yalın, ‘’Hipotiroidinin, yani tiroit bezinin az çalışması sonucu tiroit hormonlarının yetersiz üretilmesi durumunun en sık nedeninin hashimoto tiroiditi olduğunu ve halsizlik, yaygın vücut ağrısı, kas güçsüzlüğü, kilo artışı, unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu, kabızlık, vücutta şişme, saç dökülmesi, cilt kuruluğu, tırnaklarda bozukluklar gibi başka hastalıklarla da karışabilecek belirtilere yol açtığını’’ belirtti. “Kişide hipotiroidi uzun süredir mevcutsa kolesterol yüksekliği ve kalp işlevlerinde bozulma gibi ciddi hastalıklar ortaya çıkabiliyor” dedi. Hipotiroidinin daha ileri evrelerde ise vücut ısısının azalması, vücut boşluğunda sıvı toplanması, metabolizmanın yavaşlaması ve kalp hızının son derece düşük seviyelere ulaşması gibi sonuçlar doğurduğunu belirten Dr. Yalın, “Bunlar çok ciddi sorunlar ve tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilen koma durumunu tanımlıyor. Ancak günümüzde bu tür tablolara hemen hemen hiç rastlamıyoruz” diye konuştu.
Hipertiroidi özellikle yaşlılarda riskli
En sık nedenleri graves hastalığı ve aşırı çalışan nodül/nodüller olan tiroit bezinin çok çalışması yani hipertiroidinin erken dönemde de ciddi sorunlara yol açabildiğini belirten Dr. Yalın, “Metabolizmayı hızlandırıyor, çarpıntı, sinirlilik, titreme, sıcağa tahammülsüzlük yapıyor ve iştahı artırıyor” dedi. Dr. Yalın “Ama buna rağmen metabolizmayı hızlandırdığı için istemsiz kilo kaybı oluyor. Yaşlı hastalarda ciddi ritim bozukluklarına, kalp yetersizliğine yol açabiliyor. Kemik yıkımını artırabiliyor. Özellikle menopoz dönemindeki kadınlarda kemik erimesini hızlandırıyor. Çok ileri olgularda ciddi sıvı kayıpları, ritim bozuklukları gelişiyor ve vücut ısısı artarak şok tablosuna yol açabiliyor” diye konuştu.
Gebelik tiroidinde nelere dikkat edilmeli?
Gebelik çağındaki kadınlarda tiroit hastalığını engeller düşüncesiyle iyotsuz tuz kullanmanın doğru olmadığını dile getiren Anadolu Sağlık Merkezi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Yalın, kadınların bu konuda doktorlarına danışarak hareket etmeleri gerektiğinin altını çiziyor ve bazı önemli uyarılarda bulunuyor:
• Her tiroit hastası gebe kaldığında mutlaka doktora gitmelidir. Bilinen bir tiroit hastalığı olmasa da gebe kalır kalmaz tiroit hormonlarına baktırmakta fayda vardır.
• Tiroit hormonunun düzeyine özel durumlar söz konusu olduğunda daha da önem verilmelidir. Örneğin, tiroit hastalığı olan gebelerin 26 ila 32. haftaya kadar ayda bir endokrinoloji uzmanı tarafından görülmesi gerekir.
• İyotsuz tuz kullanımı bebek gelişimini engelleyebileceği gibi gebe kalmayı da zorlaştırır. Tiroit hormonu kullanan kadınların gebelik sırasında hormon ihtiyaçları artar. Bu nedenle bir gebelik durumu olduğunda vakit kaybetmeden bir endokrinoloji uzmanına başvurulmalı, iyotlu veya iyotsuz tuz kullanımı değerlendirilmeli ve ilacın dozu yeniden düzenlenmelidir.
• Gebeliğin ilk 3 ayında TSH dediğimiz uyarıcı hormon düzeyleri düşebilir. Bu durum tiroit hastalığına veya gebeliğe bağlı doğal bir düşüş olabilir. Mutlaka bir endokrinoloji uzmanına başvurulmalıdır.