Uzman Psikolog F.Lamia Kalender, panik bozukluğu hastalığının, psikiyatristlerce çok iyi bilinen ve sık görülen bir hastalık türü olduğunu söyledi. Kalender, “Ülkemizde her 100 kişiden 3 veya 4’ü bu hastalığı ya geçirmiş ya da geçiriyordur. Kadınlarda bu rahatsızlığa erkeklere oranla yüzde 2 veya 3 kat daha fazla rastlanıyor.” dedi.
Bağcılar Belediyesi Kadın ve Aile Kültür Sanat Merkezi’nde, “Panik Bozukluğunda Tanı ve Tedavi” konulu konferans veren Uzman Psikolog Kalender, panik bozukluğu hastalığının 20-25 yaşları arasında daha fazla görüldüğünü kaydetti. Kadınlarda bu rahatsızlığın erkeklere oranla 2-3 kat daha fazla görüldüğünü vurgulayan Kalender, şöyle konuştu:
“Panik bozukluğu ilk olarak aniden ortaya çıkıyor. İnsanlar bu yüzden hastanelerin müdavimi oluyor. Atakların sık ve sürekli hale gelmesi panik bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Panik bozukluğuna sürükleniş süreci de ilk ataktan sonra 2. ve 3. aşamalarda gerçekleşiyor.”
”PANİK ATAK ANİDEN ORTAYA ÇIKAN SİNİR KRİZİ HALİDİR”
Panik atak rahatsızlığı ile ilgili de bilgi veren Kalender, bu hastalığın da aniden ortaya çıkan, tekrarlanan ve insanı dehşete bırakan sinir krizi hali olduğunu belirtti. Ataklara 100 kişiden 6’sında rastlandığını ifade eden Kalender, “Tedavi sürecine tekrar edici nitelikte olması halinde başlanıyor. Kişi bu durumdan gerçekten rahatsızlık duymalıdır. Rahatsızlık günlük hayatınızı etkilemelidir. Kişi, endişe yoğunluğu yaşamalıdır. Hastalığın tekrar etmemesi için çeşitli terapiler ve tedbirler alınmaktadır. Ataklar sıkça tekrar ediyorsa kişinin tedavi sürecine başlaması zorunludur.” şeklinde konuştu.
“ÜÇ BELİRTİYE DİKKAT”
Panik bozukluğunun bedensel, düşünce ve kaçınma belirtileri olarak ortaya çıktığını da ifade eden Kalender, bu hastalıkta yüksek tansiyon, ağız kuruluğu ve ellerde titreme gibi belirtilerin ortaya çıktığını söyledi. Panik bozukluğu yaşayan insanların ‘bende büyük problem var’ gibi vehimlere kapıldığını da belirten Kalender, “Hasta berbere gitmiyor, toplu taşıma araçlarını kullanmıyor, asansöre binmiyor. Özellikle de ilk panik atağın geçirildiği yerden kaçınılıyor. Hasta, ‘yakınlarıma zarar veririm’ düşüncesiyle yalnız yaşamak istiyor.” dedi.
PANİK DÖNGÜSÜ NEDİR?
Yoğun kaygı ve endişe halinin kişinin atak geçirmesine sebep olduğunu da belirten Kalender, hastanın ilerleyen süreçte, ‘yeni bir atağı ne zaman geçireceğim’ diyerek daha fazla endişeye kapıldığını söyledi. Zamanla kaygının arttığını da vurgulayan Kalender, bu sorunun adına ‘panik döngüsü’ denildiğini söyledi. Panik atak geçiren bir kişinin bilinçli bir doktora denk gelmesi halinde uygun tedavi yöntemini uyguladığını belirten Kalender, aksi halde hastanın acil servis müdavimi olacağını anlattı.
“HASTA, İYİ TEDAVİ EDİLMEZSE ACİL SERVİS MÜDAVİMİ OLUR”
İyi bir doktora görünmek gerektiğini vurgulayan Kalender, iyi bir tedavi süreci uygulanmaması halinde, büyüyen endişe ve kaygılarla hastanın sıkça Acil Servis’e kaldırılabileceğini anlattı. “Panik atak ne zaman gelecek” korkusuyla yaşayan hastanın, terlediğini, yorgunluk hissine kapıldığını ve endişeyle dolduğunu belirten Kalender, terapi sırasında hastaların doktor kontrolünde antidepresanları kullandıklarını kaydetti. Kalender ayrıca bilinçli terapi uygulanması gerektiğini de kaydetti.
İLAÇ BAĞIMLILIK YAPIYOR MU?
Faydası olmayan ilaçların kesinlikle kullanılmaması gerektiği uyarısında da bulunan Kalender, sözlerini şöyle tamamladı: “Panik bozukluğu ve ataklar ölüme yol açmıyor. Doktor önermedikçe hiçbir ilaç kullanılmamalıdır. Gerekmedikçe yanımızda ilaç taşımamalıyız. ‘Bir şey olursa’ diye taşınan ve önlemler almak amacıyla taşınan bu ilaçlar da bağımlılığa sebep olur. ”