Tarih: 10.07.2015 17:07

Su Kaybına Dikkat!

Facebook Twitter Linked-in

 Hiçbir şey yemeden yaklaşık 30 gün dayanmak mümkünken, su içmeden yetmiş iki saatten fazla yaşayamazsınız. Organlar ve salgı bezleri ihtiyaç duydukları suya ulaşamadıklarında görevlerini yerine getiremezler. Terleme, idrar gibi yollarla günde yaklaşık 2.5 litre su kaybederiz. Bu miktar yaz mevsimlerinde artış gösterdiğinden vücudun daha fazla su alımına ihtiyacı olur. Vücutta bulunan su oranı %5 düşüş gösterdiğinde etkileri görülmeye başlar. Yetişkinlerde ilk olarak bitkinlik ve huzursuzluk olarak kendini gösteren bu oranda bir su kaybı yaşlılarda vücut kimyasının bozulmasına neden olabilir.  Emsey Hospital’dan İç Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Songül Özer konuyla ilgili görüşlerini aktarıyor.

Su yaşam kaynağıdır

Vücut ihtiyacı olan su miktarına kavuşamazsa hücreler kandan sıvı çekmeye başlar ve bu durumda da kalp zorlanmaya başlar. Böbreklerin işlevlerini yerine getirebilmek için suya ihtiyaçları vardır, eksikliğinde görevlerde aksama ve zorlanma meydana gelir. Su kaybı kabızlık, cilt kuruluğu, burun kanaması, sinüzit ve baş ağrısı gibi sağlık sorunlarının da tetikleyici olur. Su miktarının azlığı metabolizmanın yavaşlamasına neden olur, vücut susuzluğu açlık olarak yorumlayarak daha fazla besin alınmasına neden olur yani susuz kaldıkça daha çok yeriz. Vücut yeterince su alamadığı zaman yağ depolamaya başlar, yüzde %2lik bir su kaybı bile bu durumun ortaya çıkmasına neden olabilir.

Gün içinde görülen yorgunlukların en temel sebebi su eksikliğidir. Su eksikliği kasların yumuşayarak güçsüzleşmesine yol açar, su oranında %3lük bir düşüş kas gücünün %10 azalmasına neden olur.

Vücut susuz kaldığında tepki vermeye başlar

Baş dönmeleri ise su kaybı %4’lük seviyeye ulaştığında başlar. %7’lik su kaybında ise bayılmalar başlar. Susuzluğun ilk aşamalarında dahi düşünce bozuklukları, kısa süreli hafıza kayıpları, sözel ifade edişlerde zorlanmalar görülebilir. Obezite, kalp hastalıkları ve kanser gibi ciddi rahatsızlıklar bile uzun vadede susuz kalmayla ilgilidir. Vücut suyunun %20’sinin kaybedilmesi ise öldürücü olabilir.

Dehidrasyon, hastanın susama hissinin olmaması, susadığı halde suya ulaşamaması, yeterli hız veya miktarda içememesi veya su emilim ve atılımını bozan hastalıklar sonucu gelişir.
Özellikle yaşlılarda susama hissi oldukça azalabileceğinden bu grubun sıvı alımı susuzluk duymasalar bile düzenli olarak desteklenmelidir.

Oruç, kuraklık gibi durumlarda susamaya rağmen suya erişim mümkün olmadığından su kaybının en aza indirilmesine çalışmak gerekir. Bu dönemlerde yoğun fiziksel aktivitelerden kaçınmak, sıcak ortamlardan uzak durmak ve hafif giysiler tercih etmek gerekir.

Aşırı sıcak havalarda ve ishal gibi rahatsızlıklarda su kaybı artacağından hızlıca su takviyesinde bulunmak hayati önem taşır. 

Dehidrasyon böbrek açısından ne riskler içerir? Kalıcı hasar verebilir mi? Tedavisi nedir? 

Dehidrasyon hafif düzeyde olduğu sürece organlarda kalıcı bir hasara yol açmaz. Hafif düzeyde dehidrasyon ağız yoluyla sıvı ve elektrolit alımıyla giderilebilir. Dehidrasyon’un daha ileri seviyede olması durumunda ağızdan sıvı alımı yeterli olmayacak kişinin bir sağlık kuruluşunda damardan sıvı tedavisi görmesi gerekecektir. Bu kişilerde zamanında ve yeterli tedavi ile böbreklerin tekrar düzgün çalışmalarını sağlayacak sıvı ve kan basıncı sağlanamazsa gelişen akut böbrek yetmezliği kronikleşir ve hasta hayatı boyunca diyaliz hastası olabilir.

Yaz Aylarında Sağlıklı Beslenme

Sıcak havalarda vücudun iyon ve mineral kaybı arttığından maden sodası tüketmek gerekir. Katı yağlar içeren ürünlerden uzak durmak ve besin zehirlenmelerine karşı dikkatli olmak gerekir. Suyun yanı sıra su içeren ürünleri, ayran, limonata ve doğal meyve sularını da bol miktarda tüketmek faydalı olacaktır. Tuz kaybı da vücutta problemlere yol açacağından tuzlu ayran ve maden sodasını da her gün tüketmek gerekir. Yemeklerde zeytinyağlılar ve sebze yemekleri ağırlıklı olarak tercih edilmeye çalışılmalıdır.  İçerdiği yağ ve kolesteroller açısından kırmızı et tüketimini azaltmak ve beyaz ete yönelmek gerekir.

Yaz aylarında besin zehirlenmeleri de sık görülmektedir.

Sıcak havalarda ürünlerin korunması daha zor olduğundan tüketirken iki kat dikkatli olmak gerekir. Özellikle hayvansal gıdalar bozulmaya karşı daha korunmasızlardır. Donmuş gıdalar taşınma esnasında kısa süreli bir güneşle temas halinde dahi çözülerek toksin ve bakteri üretebiliyor. Gıda zehirlenmeleri zamanında müdahale edilmezse nörolojik sorunlara yol açabiliyor.


Kalabalık yerlerde gıda tüketirken nelere dikkat etmeliyiz?
 

Yemek yenilecek yerin güvenilir ve hijyen şartlarını yerine getiren yerler olmasına dikkat etmek gerekir. Kişisel temizliğin sağlanmasına, ellerin sıklıkla yıkanması gibi noktalara da dikkat etmek gerekir. Sebze ve meyvelerin iyi yıkandıklarından emin olmak da son derece önemlidir.

Yaz aylarında çocuklarda beslenmede nelere dikkat etmeliyiz?

Çocuklara yaz aylarında yeşillik ağırlıklı salatalar yedirmek ve sıvı alımlarını kontrol etmek gerekir. Sıvı kayıpları zayıf bünyeli çocuklarda önemli sorunlara neden olabileceğinden ailelerin yeterince sıvı aldıklarından emin olmaları gerekir.

Yaz aylarında hamile olanlar neler yapmalıdır?

Yazın iştah kapanmasıyla karşı karşıya kalan hamileler takviye haplardan destek alabilirler. Demir açısından zengin olan pekmezi sulandırarak tüketebilir, bebeğin sağlıklı olabilmesi adına bol fayda içeren soya fasulyesi tüketebilir.

Kilo problemi olanlar yaz aylarında neler yapmalı? 

Akşam yemekleri hava kararmadan yenmeli, geç saatlere bırakılmamalı. Yeşil çay tüketimine ağırlık verilerek bol ılık sıvı alınmalı. Günde en az yarım saat tempolu yürüyüş yapılmalı, egzersiz ihmal edilmemeli. İştah merkezini baskılayan nane ve yeşil elmayı sık sık koklamaları da faydalı olacaktır.

Yaz aylarında spor nasıl yapılmalıdır? 

Çok fazla terlemeye sebep olan sporlara karşı temkinli yaklaşmak, suyla yapılan sporları tercih etmek gerekir. Yüzme imkanı bulamayanlar için en güzel alternatif akşam saatlerinde yapılacak yürüyüş olacaktır.

Yaz aylarında riskli hastalıklar nelerdir?

Yazın ishalle sıklıkla karşılaşılmaktadır. İshalin iki günden uzun sürmesi halinde mutlaka bir uzmana başvurmak gerekir. İshallerin yanı sıra güneş çarpması ve alerjisi de sıklıkla görülmektedir. Korucuyu güneş kremleri kullanarak ve mümkün olduğunca gölgede kalarak bu rahatsızlıklar sakınılmalıdır. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —