Yeşilay, aylık yayınladığı Yeşilay Dergisi’nin Temmuz sayısında önemli bir konuya daha dikkatleri çekiyor: Yeme bozukluğu. Anoreksiya nervoza (sağlığını tehdit edecek ölçüde zayıflık), bulimia nervoza (aşırı yeme atakları) ve tıkanırcasına yemek gibi psikiyatrik hastalıkların tanısı olan “yeme bozukluğu” hastalığı, bedensel ve ruhsal olarak insanı tahrip ediyor. Tek bir nedene bağlanamamakla birlikte altında psikolojik sorunlar barındırıyor. Teşhis için geç kalınırsa kronik hale gelebiliyor ve hastanın yaşamını tehdit edebiliyor. En etkili tedavi yöntemi ise bir doktor ve yeme uzmanı ile birlikte psikoterapi ya da psikolojik danışmanlık almak.
Bağımlılıklar obeziteyi tetikliyor
İştahsızlık, bulimia (tek seferde aşırı yemek yeme sendromu); BED (Binge Eating Disorder) olarak bilinen “aşırı yeme bozukluğu” na göre adları çok daha fazla duyulmuş rahatsızlıklar. Ancak BED her ikisinden de daha yaygın. Farkı ise, iştahsızlık ve bulimianın kadınları etkilemesi, BED hastalarının ise yüzde 50’sinden fazlasının erkek olması. Doç. Dr. Halil Coşkun, Yeşilay Dergisi’ne verdiği bilgilerde BED’ li kişilerin özelliklerini şöyle sıralıyor; “Bir oturuşta ya da iki saatlik periyodlarla büyük miktarda yemek için tekrarlayan krizler geçirirler. BED’li bireyler aşırı yemek yemenin verdiği utançtan dolayı tek başlarına yiyebilirler. Ayrıca bu kişilerde aşırı yedikten sonra ortaya çıkan nefret, suçluluk ya da depresyon duyguları bulunabilir. BED hastalığı obezite gibi aileden gelebilen bir hastalık ve BED hastalarında ve ailelerinde depresyon ve madde bağımlılığı geçmişi diğerlerine oranla oldukça yüksek. Sigara ve alkol tüketimi başta kanser olmak üzere birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Beslenme alışkanlıklarını da olumsuz etkileyen bu maddeler, yüksek kalorili yiyeceklere yönelmeye neden oluyor. Psikoterapist Çiğdem Alper, ise bu durumda; “Aşırı derecede kilo kaybı varsa ya da aşırı yemek yemek ve aşırı diyet yapmak arasında gidip geliniyorsa bir doktor ile konuşmak önemlidir” diyor. Kilo alma, yemek konusunda kontrolsüz hissetmek, kendine güvenin düşük olması, depresyon, tedirginlik, kiloda azalma, yiyecekleri gizlemek, suçluluk duygusu ve utanç gibi değişimler hastalığın belirtileri arasında gösteriliyor.
Yeme bozukluğu kendini kemik erimesi olarak gösteriyor olabilir!
Yeme bozukluğunun vücutta oldukça farklı etkileri bulunuyor. Bunların arasında tansiyon düşüklüğü, nabız sayısının azalması, kalp ritim bozuklukları, kalp kasının erimesi, elektrolit bozuklukları nedeniyle ani kalp durmaları, kusmalara bağlı yemek borusu hasarları, hatta yırtılmaları, şişkinlik, kabızlık, müshil kullanımına bağlı bağırsak bozuklukları bulunuyor. Aynı zamanda kadınların sıklıkla yaşadığı adet düzensizlikleri ve adetlerin kesilmesi, kemik erimesi (osteoporoz), kemiklerde çabuk kırılmalar, kansızlık ve diş minelerinin erimesi ve diş çürümeleri yeme bozukluğunun kendini gösterme biçimleri arasında yer alıyor.
İlerleyen boyutta ölümcül olabiliyor
Anoreksiya Nervoza ve Bulimiya Nervoza tüm psikiyatrik hastalıklar içinde en ölümcül olanları. Özellikle anoreksiya nervozalı hastalar daha fazla risk altında. İyi örgütlenmiş yeme bozukluğu kliniklerinin olduğu ülkelerde bile, anoreksiya nervozalı hastaların yaklaşık yüzde 10’u bu hastalıktan dolayı ölüyor. Yeşilay, aylık yayınladığı Yeşilay Dergisi’nin bu ayki sayısında “Sağlıklı Beslenme ve Gıda Güvenliği” konusu kapsamında araştırmanın detaylarını yayınladı. Yeme bozukluklarıyla ilgili önemli detayların yer aldığı ve sağlıklı beslenme konusunda daha birçok bilginin anlatıldığı Yeşilay Dergisi’ni, Yeşilay Çocuk eki ile birlikte büyük marketlerden ve tüm kitabevlerinden temin edebilirsiniz.