İkinci yeni hareketinin önde gelen şair ve kuramcılarından sayılan Cemal Süreya'yı anmak amacıyla Beylikdüzü Belediyesi bir Edebiyat Söyleşisi düzenledi. Beylikdüzü Kültür Merkezi Mavi Salon’da yapılan söyleşiye Cemal Süreya hayranları katıldı. Söyleşiyi başlatan Moderatör B. Sadık Albayrak, Süreya ile birlikte vakit geçirme şansına sahip olmuş yol arkadaşları Seyyit Nezir ve Ülkü Tamer’i katılımcılara tanıttı. Ayrıca etkinlikte Cemal Süreya'nın psikobiyografisini anlatan “Tarih Öncesi Havlayan Köpekler” kitabının yazarı Cemal Dindar; usta şairin aile, ilişkiler, eşitsizlikler ve insan sevgisi konularına karşı bakış açısını ortaya koydu.
İlk Kitabı Üvercinka’ydı
Süreya’nın şiirsel yeteneğinin çok üst düzeyde olduğunu belirten ve O’nunla ciddi çalışmalar içinde yer aldığını söyleyen Türk şair, oyuncu ve çevirmen Ülkü Tamer, “Cemal’i tebessüm ederek anmak gerekir diye düşünüyorum” dedi. İlk kitabı Üvercinka’yı 1958 de çıkardığını, sadece 4 sayı çıkan Papirüs dergisini beraber çıkardıklarını ifade etti. Tamer, Süreya ile olan anılarını da paylaştı. Türk şair, yayıncı ve öğretmen Seyyit Nezir ise Süreya ile çalışma fırsatı bulduğu için çok mutlu olduğunu belirterek konuşmasına başladı.
“Hem Modern Kaldı Hem De Halka Yaklaştı”
Süreya’dan şiirler okuyan Nezir, şiirlerde görülen “yeni bütün” özelliği için Türk Şiiri’nin yeni ve haklı bir çıkışı olduğunu, yeni bütüncülüğü savunduğunu söyledi. O’ndan çok şey öğrendiğini dile getiren Nezir, “Dostluğumuz abi kardeş ilişkisinde devam etti. Zaman zaman yanıma uğrar, kahve içer ve hayatla ilgili fikirlerini söylerdi. O’nda hep bir dostane sıcaklık vardı” diye konuştu. Nezir, gittikçe kötüye giden Cemal Süreya Kültür ve Sanat Derneği için elini taşın altına koyduğunu ve derneği yaşatmaya devam ettiğini de belirtti. Süreya’nın, Türkçe’yi olduğu yerden daha iyi noktalara taşıma kaygısı içinde olduğunu, Divan Şiiri’ni çok iyi bildiğini ve dilindeki lirik özellikleri çok iyi yansıttığını kaydeden Nezir, “O, folkloru içselleştirerek şiire taşıdı. Yani hem modern kaldı hem de halka yaklaştı. Halklaştı” dedi. Üstadın “Hür Hamamlar Denizi” ve “555 K” şiirlerini okudu.
“İnsan Sevgisi Çok Yüceydi”
Cemal Süreya'nın psikobiyografisini yazan Cemal Dündar da, ustanın psikolojik eğilimlerinin altında hangi duygular olduğunu tartıştı. Eserlerinde aile kurma özleminin hissedildiği fakat evlilik ve ilişkileri de yadsıdığını gözlemlemenin mümkün olduğunu belirten Dündar, ikircikli bir yaklaşımdan bahsetti. Dündar, “Çok meraklı bir kişiliğe sahipti. İnsan sevgisi çok yüceydi. Düşmanını bile sevebilen bir karakterdi. Dile sevdalı birinin dille bu kadar oynayabilmesi de hayranlık uyandırıcı. O, kendi değerlerini çok iyi vurgulayabilen biri ve eserlerinde eşitsizlikleri hazmedemediği açıkça görülüyor” şeklinde konuştu.
Söyleşinin son bölümünde ise Sanatçı Nevzat Karakış, bağlama eşliğinde Cemal Süreya’nın şiirlerinden şarkılar ve Süreya’nın sevdiği şarkıları seslendirdi. Özellikle Karacaoğlan’dan “Ela Gözlerini Sevdiğim Dilber” ve Pir Sultan Abdal’dan “ Ben de Bu Yayladan Şaha Giderim” türküleri beğeniyle dinlendi.