Ev sahipliğini Başakşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Basri Akdemir’in yaptığı program Başakşehir Emin Saraç Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Programda, Türk ve İslam tarihinden hikâyeleri şiirlerle harmanlayan Prof. Dr. İskender Pala “Bağdat bombalandığında kılımız burada kıpırdamadı. Hâlbuki Bağdat’tan yağmalanan kitaplar, Bağdat müzelerinden kaçırılan eserler hepsi bizimdi. Ahmet Haşim, Süleyman Nazif Bağdatlıydı. Bağdat’ı en son imar eden son Türk valisi Ziya Paşa idi. Biz zannettik ki Amerikalı adamlar Saddam’ı adam etmek için Bağdat’ı bombalıyorlar. Bizim topraklarımızı çiğnediler. Hiçbirimiz Bağdat bombalanırken ağlamadık. Orada ki kitaplarda bizimdi, yandı ya da batıya kaçırıldı. Bizim kimliklerimizi götürdüler. Kendi kimliğimizi para ile bize gösteriyorlar. Önce bizi mankutlaştırıyorlar sonra siz hiçbir işe yaramazsınız, diyorlar. Eserlere sahip çıkmak onları okumaktır, onların ne olduğunu bilmek demektir. Bağdat’a düşen bir bomba bir metre derine gidince bir medeniyeti yok ediyordu. İki metre derine gidince ikinci medeniyeti yok ediyordu. Hz. İbrahim’den, Asurlulardan üst üste kaç medeniyet varsa 200 senelik bir geçmişe sahip bir ülke yok ediyordu. 250 yıllık kültürün 25 binyıllık bir kültürle savaşabilmek için önce 25 binyıllık medeniyeti yok etmesi gerekiyordu. Onu yok edince sizde bir şey yok gelin bana ben medeniyim, dedi. Biz ise orada petrolden, su yüzünden savaş çıktı zannettik” dedi.
‘Yetenek Varsa Bir Gün Mutlaka Kâr’a Dönüşür’
Prof. Dr. Pala, beşinci ve en tanınmış Abbasi Halifesi olan Harun Reşit dönemine ait bir hikâyeyi şöyle aktardı, “Bağdat Harun Reşit döneminde çok zarif ve şairane bir şehirdir. Şehrin sokaklarında dolaşanlar şiirle konuşurdu. Harun Reşit’in çok sevdiği bir eşi var, ismi Zübeyde. Zübeyde çok zarif, güzel, yardımsever ve entelektüel bir kadındı. Reşit bir gün eşi ile tartışıyor ve güneş doğmadan benim yurtlarımı terk edip gidemezsen boş ol, diyor. Zübeyde gidiyor, Harun Reşit kendine geldiğinde din âlimlerini çağırıyor ve olayı anlatıyor. Hepsi, Zübeyde boş olmuş, dedi. Bunun üzerine Harun Reşit, Kufe’den İmam-ı Azam’ın yanına alıp yetiştirdiği İmam-ı Yusuf’u davet ediyor, olayı anlatıyor. O’da kolayı var Zübeyde bir mescitte sabahlasın çünkü mescitler Allah (C.C)’nın evleridir senin yurdun değildir, böylelikle hanımınız evine döner, diyor. Böylelikle sorun çözülüyor. İmam-ı Yusuf, Harun Reşit’in döneminde Abbasi devletinin yükselmesine vesile olan kişidir. Yetenek varsa bir gün mutlaka kara dönüşür.”
Prof. Dr. İskender Pala, Sir Arthur Conan Doyle’un Sherlock Holmes karakterine atıfta bulunarak, Holmes karakterini aratmayacak zekâdaydı, sözleriyle tanımladığı Osmanlı devlet adamı, şair Koca Mehmet Rağıp Paşa’yı anlattı. ‘Merd i kıpti şecaatin arzederken sirkatin söyler’ beyitini de okuyan İskender Pala, Koca Mehmet Rağıp Paşa’ya ait bir hikâyeyi de anlattı.
Söyleşi programı sonunda Başakşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Basri Akdemir, Prof. Dr. İskender Pala’ya katılımlarından dolayı teşekkür ederek, çiçek takdim etti.