Bugün, 29 Eylül 2024 Pazar
Türkiye’nin en önemli nehirlerinden biri olan Ergene’den zehir akıyor.
Eroğlu ve Müezzinoğlu’ndan açıklama
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun “Ergene'de balık tutulacak' , Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun da 'Burada yüzeceğiz' açıklamasının üzerinden yıllar geçmesine ragmen hat safhaya ulaşan kirlilik insan sağlığını tehdit etmeye devam ediyor. Ergene Nehri, Marmara Bölgesi’nin Karadeniz kıyılarındaki Yıldız Dağları’ndan doğarak, Çorlu, Çerkezköy, Lüleburgaz, Babaeski, Pehlivanköy ile Uzunköprü’den geçiyor. Meriç Nehri ile birleşerek Saroz Körfezi’ne dökülen Ergene Nehri, ağır kimyasal atıklar nedeniyle simsiyah akarken, artık içinde ve çevresinde canlı türü yaşamıyor.
Gelecek tehdit altında
Bölgede ki fabrikalar, boyahanelerde yapılan işlemlerin atık suları nehre akmaya devam ederken, Ergene nehri rengini kimyasallardan almaya devam ediyor. Tarihin balık tutulan ve Trakya bölgesinin can damarı olan Ergene nehrinde artık dökülen kimyasallar ve metal atıkları dolayı canlı yaşamıyor. Bilinçsiz sanayileşmenin Yeraltı sularına karışan ağır atıklar, gelecekte yaşam kaynaklarının yok olmasına, kanser vakalarının artmasına yok açarken tarım arazileri ve hayvan besiciliği üzerinde ki etkenleride tartışılamaz dereceye ulaşmış durumda. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Ergene Nehri’nde deşarj standartlarında kısıtlama konulu genelgesinde 'çok kirli’ olarak sınıflandırılan nehrin yıllık ortalama debisinin yaklaşık yüzde 25’inin doğal debisi olduğu kaydedildi. Genelgeye göre geri kalan yüzde 75 oranındaki debinin sanayi ve evsel kaynaklı atıksu boşaltımlarından kaynaklandığı, özellikle Çorlu Deresi ve Ergene Nehri su kalitesinin fiziksel ve kimyasal kirlilik parametreleri açısından 'çok kirli’ su sınıfı olan 4. sınıf su kalitesinde olduğu ifade edildi.
“Sanayi atıkları çiftçiyi vurdu”
Ergene’nin Trakya’nın kanalizasyonu haline geldiğini belirten Uzunköprü Belediye Başkanı İşbilen, bölgede yaşayan canlıların gelecekte tamamen yok olacağını ve insan neslinin ağır hastalıklara maruz kalacağını belirtirken sözlerine şöyle devam etti. 'Ergene nehri çevresine fabrikaların kurulmasıyla birlikte1990’lı yıllarda başlayan kirlilik hala devam ediyor. Ağırlıklı olarak sanayiinin atıkları ile bu hale gelen nehir, gıda ve hayvancılık yapan çiftçiyi de etkiliyor. İşin acı tarafı atıklarını nehre bırakan belediyeler de var. Ancak belediyelerin evsel atıkları ile Ergene bu hale gelemez. Gerekli analizle yapıldığında sanayi atıklarının en büyük zararı verdiğini görüyoruz” dedi.
“Denetim eksikliği var”
Yetkili bakanlıkların konuyla ilgili acil çalışma başlatması gerektiğine değinen İşbilen; “Çevre Bakanlığı yapacağı denetimlerle bunu önleyebilir. Fabrikalara arıtma tesisleri yapmaları konusunda işlem yaparak, bunu yapmayan fabrikalar için kapatma kararı alması gerekir. Denetim yetersizliği bölgede geleceği etkileyecek kirlilik sorununu büyütmektedir. Burada atıklarını döken fabrikaların çoğunda arıtma sistemleri yok. Hatta söz konusu işletmelerin birçoğunda inşaat ruhsatı bile yok. Ruhsatsız işletmeler belediyenin sınırında değil, valiliğin sınırları içerisinde olan işletmeler. Valiliklerin bu yerdeki denetleme yetkilerini yerine getirmediklerini görüyoruz” dedi.
“Sağlığımız üzerinden, siyaset yapılmasın”
“Uzunköprü halkı adına konuşuyorum. Evlerimizde kokudan dolayı kapı pencere açamıyoruz. Ergene’den buharlaşan gaz bulutu ve zehri soluyarak vücudumuzu alıyoruz. Nasıl etkilendiğimizi bilmiyoruz. Devletin çalışma yaparak bizi aydınlatması ve lazım. Kanserler çok fazla. Ölenlerin çoğu kanserden ölüyor. Sanayiye, işgücüne ve istihdama hayır demiyoruz. Bu işin siyaseti yok. Üretim yapılacak diye bu insanların ölmelerine taraftar değiliz. Uzunköprü’de doğdum ve burada yaşıyorum, zehirlenerek ölmek istemiyorum' dedi.
“Sözün bittiği yerdeyiz”
Ergene Nehrini kirletenlerin tespit edilmesi için Uzunköprü Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu belirten İşbilen, 'Ben avukatım, Ergene Nehri’ni ve çevreyi kirletenlerin tespit edilerek, kamu davası açılması için suç duyurusunda bulundum. Ergene havzasında 52 bin dekar çeltik ekiliyor. Ancak üreticiler Ergene’nin suyundan faydalanamıyor. Baraja ve yer altı sularına muhtacız. Sözün bitiği yerdeyiz, adı nehir, içinden akan ise zehir. Yapılan analizlerde nehir suyunda kurşun, civa, kadmiyum, kobalt, bakır gibi ağır metaller ve arsenik çıktı. Ayrıca fosforlu-azotlu bileşikler ile solvent, asit, alkali ve boya gibi sayısız kimyasal maddeler tespit edildi. Bu zehirler yetiştirilen bitkiler aracılığıyla kademe kademe insanlara kadar ulaşmaktadır. Suya temas eden ve içen hayvanlara, bitkilere ve insanlara geçmekte, insanlarda da kansere neden olmaktadır. Yetkililerin biran önce Ergene’yi ve geleceğimizi kurtarmasını bekliyoruz' dedi.
“Uzunköprü’den göç başladı”
'Trakya’nın ölümü, bizim yok oluşumuz Ergene Nehri’nden olacak. Ergene artık Trakya’ya hayat vermek yerine ölüm kusar hale geldi. Fabrikalar nedeniyle oluşan kirlilikten dolayı köylerden ve Uzunköprü’den göç başladı. Bölgede faaliyet gösteren yaklaşık 5000’e yakın irili ufaklı fabrikada arıtma tesisleri olmayışından dolayı Ergene Nehri’nden alınan numuneler, nehrin 4. sınıf su özelliği taşıdığını gösteriyor. Bu durum nehirde yaşayan kurbağa, kaplumbağa, balık türlerini hatta kuşları bile yok ediyor” dedi.
Haber: Filiz KELEŞ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
