Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Türkiye içeride ve dışarıda çok büyük bir saldırı altındadır. Bu saldırı zayıf bir ülke olduğumuzdan kaynaklanmıyor güçlü, güçlenen bir ülke olduğumuz için bu saldırılar yapılıyor.''
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: 'Başarılı olan arkadaşlarımızı takdir ederken aynı çabayı göstermeyenleri ayıklamak zorundayız.Unutmayınız ki yeni Türkiye'yi sizlerle birlikte inşa ediyoruz. Şu kritik dönemde idarecilerimizin basireti ve çabası belirleyici öneme sahiptir. İnşallah bu süreci hep birlikte alnımızın akıyla yönetecek ve ülkemizin önünü hep birlikte açacağız. Buna iman etmemiz lazım.
'Güçlü Olduğumuz İçin Saldırıyorlar'
Türkiye içeride ve dışarıda çok büyük bir saldırı altında. Bu saldırı zayıf bir ülke olduğumuzdan olmuyor, güçlü bir ülke olduğumuz için saldırıyorlar.Bugün ülkemiz sınırları içinde 3 milyonun üzerinde Suriyeli ve Iraklıyı misafir ediyoruz. Elbette sıkıntılar yaşanıyor. Ama bunlar üstesinden gelinemeyecek konular değildir. İçişleri Bakanlığı bu insanlara vatandaşlık vermek için çalışmalar yürütüyor.
Eğitimden sağlığa, sosyal güvenliğe kadar pek çok çalışmalar olduğunu biliyorum. Asıl çözümün Suriye ve Irak'a yeniden güvene, istikrara, huzura kavuşması gayet açıktır. Bölgedeki gelişmelere doğrudan veya dolaylı etkisi olan ülkelerin önemli bölümün Suriye ve Irak halkını esenliğe kavuşturmak diye bir dertleri olmadığı ortaya çıkmıştır.
'Kendi Topraklarımızda Refahı Temin Edemezsek...'
Düne kadar DEAŞ'la mücadeleyi ilk sıraya koyan ülkelerin bugün neredeyse DEAŞ'ı himaye altına alacak duruma geldiğini görüyoruz. Türkiye tüm bu kaos içerisinde hem kendisi hem de kardeşleri için en iyisini yapmaya çabalıyor. Uluslararası alanda ve sınırlarımız dışında verdiğimiz mücadelenin başarısının birinci şartı ülkemizin içinde huzuru, güveni ve refahı sağlamaktır. Terör örgütlerini adeta vardiya usülü ülkemizde eylem yapmaya teşvik edenler bunların olmamasını istiyor. Eğer biz kendi topraklarımızda refahı temin edemezsek dışarıda lafımızın bir anlamı kalmaz. 2013 yılından beri yaşadığımız sıkıntılar, bizi içeride sıkıştırıp dışarıda etkisiz hale getirmek için yapılıyor.
'İsimleri Farklı Harflerden Oluşsa Da Hepsi Birdir'
Milletimiz ülkesine sahip çıktıkça, karşımızdakiler ahlaksızlık çıtasını yükseltiyor. 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere bu uğurda ellerindeki tüm malzemeyi kullandılar, kullanıyorlar. Türkiye'nin karşısında isimleri farklı harflerden oluşuyor ve söylemleri farklı görünüyor olsa da aynı örgüt var. Biz bunların topuna birden terör örgütü diyoruz. Mensuplarına da terörist diyoruz. Maruz kaldığımız saldırılar gösteriyor ki, bölücü örgütte, DEAŞ, FETÖ, DHKPC arasında bizim açımızdan herhangi bir fark yoktur. Hepsi de devletimizin milletimizin düşmanıdır.
'Kendi Göbeğimizi Kendimiz Keseceğiz'
15 Temmuz'u saymıyorum. Daha mültecilere gösterilen insanlık dışı davranışları saymıyorum. Çocukların, kadınların, yaşlıların katledildiği saldırılar karşısındaki duyarsızlığı saymıyorum. Dünyada pek çok ülkenin gösterdiği bu ikiyüzlü tavırdan üzüntü duyuyorum. Ama bu durum aynı zamanda bize kendi göbeğimizi kendimiz kesmemiz gerektiğini de gösteriyor. Yaşadıklarımız bize şu gerçeği açıkça izah ediyor; Türkiye terörle mücadelesini ve bölgesinde yürüttüğü operasyonları tek başına, kendi imkanlarıyla ve kendi evlatlarıyla yürütmek mecburiyetinde.
'Yeni Bir İstiklal Ve İstikbal Mücadelesi'
Askerimizle, polisimizle, hariciyemizle güçlü olmalıyız. Yaşadığımız dönem rutin bir dönem değildir, olağanüstüdür. Bugün Türkiye yeni bir istiklal ve istikbal mücadelesi vermektedir. Çalışmalarımızı da bu olağanüstü hale mütenasip yürütmeliyiz.Hiçbir terör örgütüne en küçük müsamaha göstermeyeceğiz. İsim isim, ev ev, mahalle mahalle mülkiye amirlerimiz her şeye hakim olmalıdır. Muhtarları asla ihmal etmeyiniz, sizin için uçbeyi gibidir.
'Muhtarları İhmal Etmeyin'
Emriniz altındaki muhtarlarla çok iyi diyalog kurunuz. Muhtarları asla ihmal etmeyiniz. Muhtarlar sizin için adeta uç beyidir. Onlar kendi bölgelerini sokak sokak bilir. Güvenlik güçlerimizin teröristleri yakalamak konusundaki çabaları çok iyi biliyorum. Aradan kaçan bir tane terörist bile amacına ulaştığında bunun çok acı sonuçları ortaya çıkıyor. Bunun için siz mülki idare amirlerimizin meseleye çok daha sıkı sarılması, takip etmesi gerekiyor. Gerek FETÖ ve diğerlerine dikkatli olmalıyız.
'Rehavete Kapılma Hakkımız Yok'
Terör eylemleri ancak çok sayıda kişinin organize hareket etmesiyle neticeye ulaşabilir. Dolayısıyla örgütleri gerçek anlamda etkisiz hale getirmenin yolu, topyekün macadeleden geçiyor. Görev yaptığınız yerlerde terör örgütleri taban buluyorsa, silahını size ve masuma doğrultması kaçınılmazdır. Bu bakımdan işimizi savsaklama, rehavete kapılma hakkımız olmadığını çok iyi bilmeniz lazım. Gerek FETÖ gerekse bölücü örgütlerin devlete sızmış elemanlarına karşı çok dikkatli olmalıyız.
'Ödün Verirsek İkisini Birden Kaybederiz'
Teröre odaklanıp, ekonomiyi ihmal edersek terörün önünü açmış oluruz. Yatırımlarımızı yürütürken güvenlikten ödün verirsek ikisini birden kaybederiz. Bu kolay bir süreç değildir. 2008 küresel finans krizinde, mülteci sorununda, terör olaylarında Avrupa ülkelerinin nasıl savrulduklarını hep birlikte gördük. Türkiye ise her şeye rağmen kendi yolunda yürümeye devam etti.
'Kaymakamlara Çağrı'
Milli seferberlik çağrımın en baştaki muhatapları sizlersinzi. Milli seferberliğin en önemli uygulayıcıları olarak alandasınız.Yeri geldiği zaman icabında kömür ihtiyacı olan var. Sizler şoförün yanına oturmalısınız. Onunla birlikte kömür ihtiyacı olanlar adeta kamyonla, kamyonetle kömürü bizzat kendiniz getirip teslim etmelisiniz. Gıda ihtiyacı olanların o ihtiyacını bizzat teslim etmelisiniz. Bununla adeta sizler Hz. Ömer misali o kapıları çalıp, işte kaymakam filanca geldi, sizlerin duydum ki kömür ihtiyacınız var, kömürünüzü getirdim. Duydum ki çocukların giyecek ihtiyacı var, giysi getirdim, gıda getirdim demelisiniz.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.