Düşünce, algı, duygu ve davranışlarda bozulmaya yol açan zihinsel bir bozukluk olan şizofreni, belirti, bulgu, gidiş, sonlanım ve tedavi açısından hastadan hastaya farklılık gösterebilir. Bu nedenle şizofreni için kesin ve net bir gidişat söylemek mümkün değildir.
Şizofreni; tedavi süreci, hastalığın doğası ve en önemlisi toplumdaki önyargılar nedeniyle hasta ve hasta yakınları için zorluklara neden olabiliyor. Pek çok şizofreni hastası yaşamları boyunca iş, arkadaşlık, çalışma gibi alanlarda sayısız engellerle karşılaşabiliyor.
Şizofreni, kişinin neyin gerçek, neyin hayal olduğunu anlayamadığı bir süreç, psikoz ana başlığı altında toplanan hastalıkların en temel örneğidir. Zaman zaman psikotik rahatsızlığı olanlar gerçekle ilişkilerini kaybederler. Hastaların gerçekle ilişkilerini kaybettiklerinde oluşan ani kişilik ve davranış değişikliklerine ‘psikotik atak’ adı verilir. Şizofreninin şiddeti kişiden kişiye değişir. Bazı hastalar hayatlarında tek atak yaşarken, bazıları birkaç atak yaşayabilir. Şizofreni belirtileri nüksetme ve duraksama olarak bilinen döngüler esnasında kötüleşebilir veya azalabilir.
Hastaların uzun süreli olarak hastanelerde yatırılmasına dayalı tedavi anlayışının kaldırılmasıyla birlikte, temelli tedavi anlayışı benimsenmiştir. Şizofreni kronik bir hastalık olmasına rağmen, doğru tedaviyle şizofreni hastaları kendi yönelimleri doğrultusunda kimi zaman destekli, kimi zaman desteksiz olarak da çalışabilirler.
Türkiye’de 450 bin ila 600 bin arasında şizofreni hastası bulunuyor.
Şizofreni, bireysel ve toplumsal maliyeti yüksek bir hastalık olması nedeniyle, tüm dünyada bir halk sağlığı sorunu olarak kabul ediliyor. Şizofreninin toplumda görülme olasılığı yaklaşık %1’dir. Dünya’da yaklaşık 60-65 milyon, Türkiye’de ise yaklaşık 450 bin ila 600 bin arasında şizofreni hastası olduğu düşünülmektedir.