İstanbul Üniversitesi ve Biota Laboratuvarları işbirliği ile gerçekleştirilen bilimsel çalışma ile aralarında kükürt ve meta silikat asidi gibi etken maddeler içeren mineralli suların, hücre DNA’sındaki şifre üzerinde ilk kez etkili olduğunu gösterdiklerini belirten Prof. Dr. Müfit Zeki Karagülle “Bu özellikteki mineralli suların sedef, gül ve egzema hastalığına karşı etkili olabileceğini ve insan cilt hücrelerinde iltihabi durumları hücre düzeyinde baskıladığı sonucunu elde ettik” dedi.
Dünyada 100 ülkenin üye olduğu Uluslararası Tıbbi Hidroloji ve Klimatoloji Derneği tarafından her yıl geleneksel olarak düzenlenen Uluslararası Tıbbi Hidroloji ve Klimatoloji Kongresi’nin 42’incisi 5-8 Haziran tarihleri arasında Moskova’da gerçekleşti. Kongreye 30'dan fazla ülkeyi temsil eden 1.000’den fazla delege katıldı.
Türkiye’den 6 bilimsel çalışmanın yer aldığı kongrede, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Müfit Zeki Karagülle “Türkiye’deki Termal Suların Zenginliği” ve “Hücre Kültürleri Üzerinde Mineralli Suların Etkileri” konulu bir sunum yaptı. Prof. Dr. Karagülle sunumunda, hücre kültürü üzerinde mineralli suların etkilerini inceleyen bilimsel çalışmadan elde edilen sonuçları anlattı.
Merkezi Moskova’da bulunan Uluslararası Tıbbi Hidroloji ve Klimatoloji Derneği, termal sular, mineralli sular ve kaplıcaların sağlık açısından faydalarını araştıran ve bu alanda yapılan bilimsel çalışmaları kamuoyu ile paylaşarak toplumsal faydayı amaçlayan sivil toplum kuruluşu olarak faaliyet gösteriyor.
Üniversite- özel sektör işbirliği ile gelen başarı
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Ana Bilim Dalı ve Biota Laboratuvarları’nın ortak çalışması olarak, Türkiye’de ilk ve sonuçları itibariyle de örnek ve öncü bir çalışmayı, alanında dünyanın en büyük kongresinde bilim dünyası ile paylaşmaktan büyük gurur duyduklarını belirten Prof. Zeki Karagülle, kongre katılımcıları tarafından büyük ilgi gören çalışmayı, üniversite-özel sektör işbirliğinin başarılı bir örneği olarak nitelendirdi.
Moskova’da sunumu yapılan bilimsel çalışma; Biota Laboratuvarları Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Dündar, Ar-Ge Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Türkoğlu, çalışanları Songül Kılıç ve Hakan Sevinç ile birlikte İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Ekoloji ve Hidro Klimatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Müfit Zeki Karagülle ve öğretim üyesi Prof. Dr. Mine Karagülle’nin imzasını taşıyor. Biota Laboratuvarları araştırma geliştirme ve inovasyon çalışmalarına yılda 5-6 milyon dolar yatırım yapıyor.
“İlk kez mineralli suların hücre DNA’sındaki gen ekspresyonları üzerinde etkili olduğunu gösterdik”
Bilimsel çalışmada, etken maddesi kükürt ve metasilikat asidi olan mineralli suların iltihap süreçlerini yöneten hücre DNA’sındaki şifre üzerinde etkilerini araştırdıklarını vurgulayan Prof. Dr. Zeki Karagülle, çalışmanın sonuçları hakkında şu bilgileri verdi:
“Mineralli suların hücre DNA’sındaki iltihap göstergeleri olan maddelerin ekspresyonları üzerinde ilk kez etkili olduğunu bu bilimsel çalışma ile göstermiş olduk. Özellikle bu tür suların geleneksel ve klinik olarak bilinen sedef ve gül hastalığında yararlı etkilerinin genetik ve hücresel mekanizmaları üzerine açıklayıcı sonuçlara vardık. Mineralli suların inflamasyon sürecinde, iltihabi durumları yöneten başlıca maddeleri (sitokinler ve benzeri) hücre düzeyinde baskıladığı sonucunu açık bir şekilde elde ettik.”
Sedef, gül ve egzema hastalıklarına mineralli su ile gelen mucize
Çalışmanın özellikle sedef, gül ve egzema hastalıklarında etkili olabileceğini gösteren sonuçlara vardıklarını Prof. Karagülle, mineralce özgün olan termal suların, cilt hücre kültüründe inflamasyonu baskılayarak bağışıklık sistemini güçlendirmede çok etkili olduğunun, bu bilimsel çalışma ile gösterilmiş olduğunu söyledi. Türkiye’deki mineralli suların dünyadaki benzerlerinden çok daha zengin ve etkili olduğunu vurgulayan Prof. Karagülle, sözlerine şöyle devam etti:
“Çalışmamızda gördük ki, kontrol hücre deneyinde 100 olarak aldığımız iltihabi durum oranı, hücreler üzerine hidrojen sülfürlu su uygulandığında 1’e kadar düşüyor. Meta silkat asidi, yani silisyum uygulandığında ise yüzden 8’e iniyor. Türkiye’deki mineralli sular ile böylesi bir veri ilk kez bu çalışma ile ortaya konulmuş oldu.”
İnsan üzerinde klinik çalışmalar yapılacak
Prof. Dr. Zeki Karagülle’nin verdiği bilgiye göre çalışmadan elde ettikleri bu sonuç, sedef, gül ve egzama hastalarına müjdeli bir haber olarak düşünülebilir. Bundan sonraki aşamada, hücre düzeyindeki bu ilk ve temel bulguların geliştirilmesi aşamasına geçilecek. Ardından hayvan deneyleriyle ve son olarak da insan üzerinde klinik çalışmalarla benzer sonuçları araştırmaya dönük deneyler yapılacak. Sonuçlar olumlu olduğunda, şifa kaynağı olan termal bölgelere gidemeyen hastaların, bu şifalı termal ve mineralli suları yaşadıkları yerde kullanmaları mümkün olacak. Böylece daha çok hastaya daha etkin bir kullanım ve yarar sağlanacak.
Biota Laboratuvarları, kozmetik ürünler ve şampuan üretiminde, mineralce zengin suları kullanıyor. Mineral zengini bu sularla üretilen kozmetik ve şampuanların cilt üzerinde etkin olmasını amaçlayan şirket, sadece hasta olanların değil, bu ürünleri kullanan tüketicilerin yaşamları boyunca sağlıklı kalmalarını hedefliyor.