'MÜSLÜMANLARIN AVRUPA'DAKİ MEVCUDİYETİ YÜZYILLARCA TARTIŞMA KONUSU YAPILMAMIŞTI, ŞİMDİ İSE MİNARELER KONUSUNDA REFERANDUMLAR YAPILIYOR'
Vatikan'ın adalet bakanı konumundaki Papalık Adalet ve Barış Kurulu Başkanı Kardinal Peter Kodwo Apipah Turkson, Farefuturo Vakfının haber portalına verdiği demeçte, 'Siyaset dini bir bölücülük aracı gibi kullanmamalıdır. Avrupa, göçü adeta sadece tehdit gibi algılıyor. Müslümanların Avrupa'daki mevcudiyeti yüzyıllarca tartışma konusu yapılmamıştı, şimdi ise minareler konusunda referandumlar yapılıyor' dedi.
Ganalı Kardinal Turkson, Avrupa'nın yabancı göçmenleri bir tehlike gibi algılamaktan vazgeçmesi gerektiğini belirterek, 'Sorun, göçün tehdit gibi görülmesinden kaynaklanıyor. Bunu yapmak zor değil. Zira gelenler genelde muhtaç kimseler oluyor. Nitekim Avrupa günümüzde göçü, Avrupa'nın bütünlüğüne, gelişmesine, refahına ve güvenliğine bir tehdit gibi algılıyor. Göçün, gelişmeye katkı değil de, bir sorun gibi algılanması başlı başına bir sorundur' diye konuştu.
Kardinal Turkson, dinsel kimliklerin kimi din adamları ve siyasetçiler tarafından adeta halklar arasında bir bariyer gibi algılanmasını da eleştirerek, şu ifadeleri kullandı:
'Bu Hristiyanlığın özüyle de çelişen yanlış bir tutumdur. Parçalanmışlıkları ancak ibadet ve din sayesinde aşabilirsiniz. Etnik açıdan yabancı tabii ki yabancıdır. Bu fiili bir durumdur. Ben bir Afrikalıyım. Yapılabilecek bir şey yok. Ama bu farklılıkları ancak bir üst düzlemde aşabilirsiniz. O da Tanrı ile ilişki düzlemidir. Dolayısıyla din farklılıkları aşmaya mümkün kılan bir araçtır.'
Turkson, Avrupa'ya yabancı işçilerin girişinin çok zor hale getirilmesini de eleştirerek, 'Avrupa, paranoyak, histerik demeyeyim ama, kaygı yüklü yasal düzenlemelere doğru kayıyor. Kendi nüfusu artmazken, nüfusları artmakta olan 'başkaları' geliyor. Bu durum, ister istemez, yarın ne olacak sorusunu da beraberinde getiriyor. Nüfus artışını teşvik yerine, sınırları kapatma yolu seçiliyor. Ama asıl sorun şu: Halk olmadığı yerde millet de olamaz. Halk da laboratuvarda değil, insanlar sayesinde ürer. Buna göçmenler de dahildir' diye konuştu.