Saldırıda etkili isim
Amerika’nın gerçekleştirdiği operasyonda İran Devrim Muhafızları Ordusu'na (DMO) bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani öldürüldü. Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin beklenen bir gelişme olduğunu belirten Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Fehmi Ağca, “ABD ve İran arasındaki nispeten düşük yoğunluklu gerilim ve çatışma ortamının her iki ülkenin uzun vadeli çıkarlarına hizmet ettiği ve bu nedenle daha fazla tırmanmadan bu şekilde devam edeceği değerlendirilmektedir. Çünkü ABD ve Batı‘nın asıl hedefi, İran coğrafyası değil, İsrail’in komşularını kapsayan Doğu Akdeniz ile Basra Körfezi arasındaki bölgedir” diye konuştu.
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Fehmi Ağca, Kasım Süleymani’nin öldürülmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu:
“Büyükelçilik saldırısında etkili bir isim”
“ABD’nin Bağdat Büyükelçiliği’ne yaptığı saldırılar sonrası, Haşdi Şabi milislerini hedef alan ABD saldırısı sonucu Kasım Süleymani’nin öldürülmesi beklenen bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Süleymani’nin Haşdi Şabi milislerinin üslenmiş olduğu bölgede bulunması ve onunla birlikte bir Haşdi Şabi komutanın da öldürülmesi, büyükelçiliğe yapılan saldırılarda Süleymani’nin bizzat etkili olduğunu göstermektedir.
“Mezhepçi politikaların icrasında önemli rol oynadı”
Kasım Süleymani, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı olarak, Irak, Suriye ve Lübnan’da İran’ın mezhepçi ve yayılmacı politikalarının icrasında ve bu bölgelerde iç savaş ve kargaşa ortamının oluşmasında önemli rol oynamıştır. Eğer, İran özellikle Suriye’de, bu yayılmacı ve mezhepçi politikalar yerine, demokrasi ve insan haklarının korunması için yoğun çabalar gösteren Türkiye ile iş birliği yapsaydı, ABD ve diğer Batılı emperyalist güçlerin planladığı senaryolar doğrultusunda bölge terör ve iç savaşlarla parçalanmaz ve yıkıma uğramazdı.”
“ABD’nin amacı İsrail’in güvenliğini tehdit edebilecek gücün oluşmasını engellemek”
ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik dış politikasının birinci önceliğinin, İsrail’in güvenliğine tehdit teşkil edebilecek herhangi bir gücün oluşmasını veya yükselmesini engellemek olduğunu belirten Fehmi Ağca, “İran’ın mezhepçi ve yayılmacı politikası, ABD tarafından, kendi hedeflerini gerçekleştirmek ve bölgenin parçalanmış ve ihtilaflı yapısını sürdürmek için elverişli bir gerekçe olarak kullanılmaktadır. ABD, böylece İran karşıtı ülkeleri kendi safına çekmek için daha kolay ikna edebilmekte ya da zorlamaktadır. Bu nedenle, ABD’nin İran rejimini yıkmak gibi bir amacının olmadığı söylenebilir” dedi.
“ABD – İran gerilimi devam edecektir”
Dr. Öğretim Üyesi Fehmi Ağca, “ABD ve İran arasındaki nispeten düşük yoğunluklu gerilim ve çatışma ortamının her iki ülkenin uzun vadeli çıkarlarına hizmet ettiği ve bu nedenle daha fazla tırmanmadan bu şekilde devam edeceği değerlendirilmektedir. Çünkü ABD ve Batı‘nın asıl hedefi, İran coğrafyası değil, İsrail’in komşularını kapsayan Doğu Akdeniz ile Basra Körfezi arasındaki bölgedir” diye konuştu.