Tarih: 10.02.2010 23:07
Bülent Arınç, Mumcu'dan özür diledi
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu'ya yönelik tavrıyla ilgili, ''Özür dilemek de bir erdemdir, bundan sakınan ve kaçınan bir insan değilim. Sayın Mumcu'dan eleştirilerimin dışında, hareketimden kastımı aşan bir nokta olduğunu düşünüyor ve özür diliyorum. Bunu rahatlıkla ifade ederim ama bunu farklı mecralara çekip de olayı gerçek mihrakından uzaklaştırmak da doğru bir hareket değil'' dedi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, Kanal D Ana Haber Bülteni'ne telefonla konuk oldu ve Mehmet Ali Birand'ın sorularını yanıtladı.
''CHP'li milletvekilleri size yanıt verdiler. Sizin de Meclis Başkanlığınız sırasında partinizin çalışmalarına katıldığınızı söylediler. Katıldınız mı?'' sorusunu yanıtlarken Arınç, konunun daha önce de gündeme getirildiğini belirterek, kadın milletvekillerinin konuyla ilgili bugün fotoğraf gösterdiklerini söyledi. Seçimden iki hafta önce Kayseri'de yapılan mitinge, Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül ile katıldığını anımsatan Arınç, şunları kaydetti:
''Şimdi benim Mumcu'yla ilgili olaydan sonra yaptığım açıklamada önemli olan hususu tam karşılamıyor. Anayasa'nın 94'e 4. fıkrası 'meclis başkan ve başkanvekilleri oturumu yönettiği için onların yönetimdeki tarafsızlığını sağlamak üzere mensup oldukları partilerin meclis içindeki ve dışındaki faaliyetlerine katılamaz' hükmünü getirmiştir. Ben 5 yıl boyunca partimin grup toplantısına katılmadım. Genel Merkez'de hatta Kızılcahamam'da yaptığı sosyal amaçlı yaptığı toplantılara bile katılmadım. Tek yaptığım şey şudur: Partimi sadece bayramlaşmada ziyaret ettim. Onda da çok dikkatli oldum. CHP'yi de ziyaret ettim. Adalet ve Kalkınma Partisini de ziyaret ettim. Sayın Baykal bu bayramlaşmaların hiç birisinde yoktu ama en azından Cevdet Selvi, Önder Sav ve diğer arkadaşlar, partilerinin genel merkezini bayramda ziyaret ettiğimi bilirler.
Şimdi bu hanımefendilerin gösterdiği fotoğraf, o günden bu yana zaman zaman yayımlanan bir fotoğraftır. Tarih '1 Temmuz' diyorlar, yani seçimden 22 veya 20 gün önce. Türkiye seçim kararı almış, aday listeleri açıklanmış. Ben de aynı zamanda milletvekili adayıyım. Meclis Başkanı'yım ama milletvekili adayıyım. Siyasi yasaklar da başlamış, artık mitinglerin gövde gösterileri her parti için geçerli hale gelmiş. Bu durumda meclis başkanı aynı zamanda aday olursa ne olur diye başta Sayın Hikmet Çetin olmak üzere İsmet Sezgin beyefendi olmak üzere kendilerine danıştım. Dediler ki 'Bu konuda bir hüküm yok ama şu var; çok dikkat çekmeyecek şekilde partinizin propagandasına katılabilirsiniz. Siz aynı zamanda da adaysınız. Aday oy isteyen demektir, milletvekili seçilmeyi arzu eden demektir.' Ben hem Manisa'daki mitinge katıldım seçimden hemen önce hem de Kayseri'deki mitinge bu amaçla katıldım. Yani 5 sene boyunca değil, seçimden 15 gün önce yapılan bu mitinge katılmak, benim seçim hukuku bakımından hakkım olduğunu düşündüm. O zaman buna itirazlar oldu. Ben gerekçesini söyleyince herkes şapka çıkarttı. Maalesef 7 sene sonra arkadaşlarımız bu resmi göstererek benim partimin toplantılarına katıldığımı söylemek istiyorlar. Yanlış bir fotoğraf düşünmüşler. Doğrudan bu olayla ilgili olmayan bir konuya parmak basıyorlar. Doğrudur katıldım ve o fotoğraf her şeyiyle gerçektir.''
TBMM Başkanvekili Güldal Mumcu'ya yönelik tavrına ilişkin ''Sayın Mumcu'yla bu talihsiz olaya burada bir nokta koyalım mı? Çünkü siz bir kere özür dilediniz galiba dolaylı olarak. Hatanız ne oldu, nerede hata ettiniz?'' sorusuna Arınç, şu yanıtı verdi:
''Benim bir bayan arkadaşıma karşı, terbiye, edep dışı, saygısız bir davranışta bulunmam, bugüne kadar bir-iki küçük örneğin dışında, -orada da mecbur kaldığımı düşünüyorum- tartışma yaşamanın dışında hiç vaki olmadı. Ben böyle bir yapıya sahibim. O gün ne olduğunu da samimiyetle anlattım. Reddetmedim, inkar etmedim.
Daha sonra bir televizyon yayınında Sayın Mumcu'yu üzmüş olduğumu kabul ettim ve bundan dolayı da kendimin de üzgün olduğunu ifade ettim. En son da Enis Berberoğlu benimle bir mülakat yapmıştı. Orada da çok samimi olarak bu olayı daha sonra düşündüğümde, empati yaptığımda bir bayan, bir hanımefendi olması, belki sesimi biraz daha fazla yükseltmem, belki bir tartışma ortamına hemen girmem sebebiyle onu üzmüş olabileceğimi peşinen de kabul ettim. Yani bunun arkasından da kendisi bir açıklama yapmıştı ama o açıklamanın daha çok duygusal olduğunu ve dolayısıyla incinmiş bir insan olarak benden özür dilenmesini bekliyorsa bunu da rahatlıkla yerine getireceğimi söyledim.''
''Burada insanlar bunu duymak istiyor, 'özür diliyorum Sayın Mumcu' diyebilecek durumda mısınız?'' sorusunu yanıtlarken Arınç, şunları kaydetti:
''Ben bunu şarta bağlarken şunu söyledim: Şimdi Sayın Baykal'ın, Sayın Kemal Anadol'un olaya bakışı ile basın toplantısı yaptıklarını söyleyen bayan milletvekillerimizin bakışıyla, Sayın Mumcu'nun da benim de farklı olduğunu söylemek istiyorum. Onların hiç birisi orada yoktu. Bizim baş başa, açık kapıdan girerek kendisine söylediğim sözleri, sadece yönetiminden dolayı eleştirileri onların hiç birisi duymadı. Bu benimle Sayın Mumcu arasındaki bir konudur. Sayın Mumcu'nun bu olaydan üzüldüğünü biliyorum ve tahmin ediyorum. Ancak bir milletvekili olarak, yasama organında görev almış ve Meclis Başkanlığı yapmış bir insan olarak, sonunda da böyle bir kavga çıkacağını hesaplamış tecrübeli bir insan olarak, 'yönetiminizde iç tüzüğe daha uygun hareket edin' dedim.
Ancak ben şunu yaptığım için üzgünüm, yani gittim ve belki de kendisini yüksek sesle eleştirdim. Daha sonra yaşananları bir televizyon önünde anlattım ve kendisini diğer bayan başkanvekili ile kıyaslama cüretini gösterdim. Yani bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Sayın Mumcu'nun şahsı ile hiç bir şekilde alakalı ve onu rencide edecek hiçbir şeyim yok.
Özür dilemek de bir erdemdir, bundan sakınan ve kaçınan bir insan değilim. Sayın Mumcu'dan bu eleştirilerimin dışında, hareketimden kastımı aşan bir nokta olduğunu düşünüyor ve özür diliyorum. Bunu rahatlıkla ifade ederim ama bunu başka mecralara çekip de olayı gerçek mihrakından uzaklaştırmak doğru bir hareket değil.''
''Sizin başınıza böyle bir şey gelse nasıl tepki gösterirdiniz. Yani sizin yaklaşımınızla biri kapıyı açıp bunları söyleseydi tepkiniz ne olurdu?'' sorusuna ise Arınç şu karşılığı verdi:
''Kapı açıktı zaten. Sayın Baykal 'kapıyı açtı özel odasına girdi' diyor. Bereket ki orada oturan bir milletvekili daha vardı. Yani iş gerçek noktasından çok uzaklaştı. Ben 5 yıl boyunca belki 100'den fazla birleşim idare ettim. Hiç birisinde böyle bir olayla karşılaşmadım ama faraza, siz derseniz ki böyle bir yönetimden dolayı sizi eleştiren biri olsaydı. Onunla tartışırdım, yani 'şurada haklısınız şurada haklı değilsiniz' derdim ve kesinlikle söylenenler haklıysa bunu da bir eleştiri olarak kabul ederdim.''
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —