Tarih: 17.10.2010 14:33

En eski aşk şiiri görücüye çıktı

Facebook Twitter Linked-in

Rezan Has Müzesi Sergi Salonu, son zamanların en ilgi çekici sergilerinden birine ev sahipliği yapıyor. En eski aşk şiirinden Kadeş Antlaşması'na, gladyatör yazıtlarından mezar yazıtlarına, ilk evlilik sözleşmesinden şikâyet içeren mektuplara kadar Anadolu tarihinin en eski yazıtları, 1. Küçükasya Tarihi ve Epig rafyası Sempozyumu kapsamında açılan Kayıp Dillerin Fısıldadıkları isimli sergide buluştu. M.Ö. 2. Bin - M.S. VI. yüzyıl tarihleri arasında Anadolu'da ele geçen epigrafik malzemeler ışığında oluşturulan sergi, insanoğlunun uygarlaşma sürecini etkileyen kültürel etkileşimlerden dini inanışlara, ticari ilişkilerden günlük hayatı belirleyen sosyal olgulara değin geniş bir veri sunuyor. İstanbul Arkeoloji Müzeleri başta olmak üzere, çeşitli müze ve koleksiyon sahiplerine kayıtlı eserlerden bir seçki yapılarak hazırlanan sergi, Anadolu'nun kaybolan dillerinin, insanoğlu için önemi anlatılırken, yazının ve dilin toplumlar üzerindeki etkisini de gözler önüne seriyor.

'GÜZELLİĞİN BAL GİBİ TATLI'

Serginin en dikkat çekici parçalarından biri ise M.Ö 18. yüzyıla ait Sümerce yazılmış aşk şiiri. Irak'ta çıkarılan kil tablet İstanbul Arkeoloji Müzeleri Çiviyazılı Belgeler Arşivi Koleksiyonu'nda yer alıyor; güzellik ve aşktan söz eden en eski aşk şarkısı olarak da biliniyor. Sümer inancına göre toprağın bereketini ve dölyatağının verimli olmasını sağlamak amacıyla, senede bir kere aşk ve bereket tanrıçası Inanna yerine bir rahibe ile evlenmesi gereken Sümer kralı Şusin için yazılan bu şiir, kral için seçilmiş neşeli gelin tarafından evlilik törenlerinin gerçekleştiği yeni yıl töreninde söylenmek üzere kaleme alınmış. 'Güvey kalbimin sevgilisi / Güzelliğin büyüktür, bal gibi tatlı / Arslan, kalbimin kıymetlisi / Güzelliğin büyüktür, bal gibi tatlı' dörtlüğüyle başlayan şiir, 'Beni büyüledin, önünde titreyerek durayım / Güvey, senin tarafından yatak odasına götürüleyim / Beni büyüledin, önünde titreyerek durayım / Arslan, senin tarafından yatak odasına götürüleyim' mısralarıyla devam ediyor.

'PARANI GÖNDEREMİYORUM'

Sergide dikkat çeken parçalardan bir diğeri ise Kayseri Kültepe'den çıkartılan ve Eski Asur dilinde yazılmış şikayet mektubu. Milattan önce 18. yüzyıla ait olan kil tablet insanların sosyal, kültürel ve ekonomik yaşamlarına ışık tutuyor. Bunlar içinde günlük hayattaki sorunlara değinen, kimi zaman şikâyet kimi zaman ise anlaşmazlıkları dile getiren bu tabletler, konuları itibari ile günümüzle paralellik gösteriyor. Bir maddi anlaşmazlığa ışık tutan tablette 'Il?-w?d?ku'dan Puzur Aššur'a: Niçin beni orada meslektaş ve arkadaşlara şikayet edip duruyorsun? Diyorsun ki: Il?-w?d?ku parayı gönderdiyse hesap için dikileceğim, göndermediyse K?rum'a ayak basmayacağım. Malı adresime gönderdin, unutma ne hileciyim, ne de kötü, yalnızca paranı gönderemiyorum. Bu nedenle bunları söylüyorsun. Ne kendini adam yerine, ne de beni evladın yerine koyuyorsun. Gel, yüzyüze görüşelim' diyorsun...' sözleri dikkat çekiyor. Balıkesir Erdekte bulunan Yunanca tablet ise bir gladyatörün anısı günümüze taşıyor. Haluk Perk Koleksiyonuna ait mermer mezar taşında Eski Yunanca olarak 'Eutykhes, dostu Amarantos'. Anısı hoş olsun! (yaptırdı)' sözleri yer alıyor. Yazıtlarında, çoğu kez mitolojide ve destanlarda geçen kahramanların isimlerini kullandıkları görülen gladyatörlerin bu isimleri seçerken, kudretlerine ve üstünlüklerine atıf yaptıkları anlaşılıyor. Sergi 31 Aralık'a kadar açık.

Pişmiş topraktan evlenme cüzdanı

Girsu'da bulunan ve milattan önce 2024 tarihine ait olan Sümerce tablet, tarihin ilk evlenme cüzdanı olarak sergideki yerini alıyor. İstanbul Arkeoloji Müzeleri Çiviyazılı Belgeler Arşivi Koleksiyonu'na ait bu pişmiş toprak tablette 'Puzurhaya Ubartum'u Eş olarak aldı. Urmeme'nin oğlu Urdamu,Urdumuzida, Bulani,Urdumuzida'nın oğlu Alduga Tanık olarak Kral adına yemin ettiler' sözleri dikkat çekiyor. İki kopya olarak yazılmış olan bu tabletlerden biri evlenen çifte verilmiş, diğeri ise devlet arşivinde korunmuş. 


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —