Aydın, yıllardır geliştirme ve test çalışmaları süren elektrikli ve hibrid otomobillerin, 2011 yılından itibaren başlıca büyük firmalar tarafından seri üretimine geçilerek, dünya ile birlikte Türkiye’de de satışa sunulacağını kaydetti.
Elektrikle ve akaryakıtla çalışan iki motora sahip 'hibrid' araçların, lityum-iyon batarya kullandığını ve bu bataryaların oldukça pahalı olduğunu belirten Aydın, şöyle dedi:
'Bu nedenle aynı model elektrikli ya da hibrid otomobil, benzinli ya da dizeline göre daha pahalı olacaktır. Bu nedenle dünya genelinde çevreci olan bu araçlar devlet tarafından vergi indirimleriyle destekleniyor. Türkiye’de de ’sıfır ÖTV’ gibi uygulamalar yapılmalı. Yüksek vergilendirme olursa, türetici çok daha ucuz olan benzin ve dizel araçları tercih eder ve bu teknoloji Türkiye’de daha doğmadan ölür.'
Elektrikli araçların, şehirler arası kullanımdan ziyade, şehir içi için uygun olduğunu vurgulayan Aydın, 'Bir şarj ile ortalama 130-150 kilometre gidebiliyorsunuz. Mesela Adana’dan Ankara’ya gitmek için 3 kez şarj etmek gerekli. Hızlı şarjla bile şarj işlemi yaklaşık 1 saat sürüyor, normal şarj ise 6-8 saat. Bu durumda şarj sorunu olmayan hibrid araçlar daha uygun olacaktır' dedi.
-ŞARJ MALİYETİ VE İSTASYONLAR-
Elektrikli ve hibrid araçların yolda çok ekonomik olduğunu ifade eden Aydın, 'Bugünkü gece tarifesiyle şarj edilirse, 100 kilometrede 2-3 TL’lik elektrik harcayacaklar. Yani akaryakıtın yaklaşık 5-10’da biri oranında gideri olacak. Tabii bu maliyet, günün hangi saatinde şarj edildiğine ve şarj istasyonlarında elektriğin kaça satılacağına göre değişebilir' diye konuştu.
Yüksek vergi oranlarıyla söz konusu araçların satışının önü kesilmezse ve yaygınlaşırlarsa, artık çoğu özelleştirilmiş olan elektrik dağıtım firmalarının, elektriğini satmak için şehirlerin muhtelif yerlerine şarj cihazları ve istasyonları kuracağını ifade eden Aydın, şöyle devam etti:
'Şarj için apartmanların altına ve otopark gibi yerlere hızlı şarj üniteleri kurulacaktır. Kablosunu araca bağladıktan sonra, bir kredi kartı ya da özel bir kartla araçlar şarj edilebilecek. Dolayısıyla şarj istasyonlarının kurulmasının türeticiye ek bir maliyeti olmayacaktır, altyapı kendiliğinden oluşacaktır.
Türkiye petrolde tamamen dışarıya bağımlı. Elektrikte dışarı bağımlılık da, ithal kömüre dayalı termik santrallerden ve doğalgaz çevrim santrallerinden dolayı bir miktar var. Ancak, bu bağımlılık yüzde 50 mertebesinde. Türkiye nükleer santrale sahip olursa, bu oran çok daha azalacak. Bu durumda elektrikli ve hibrid araçlar, çevre kirliliği, enerjinin güvenliğini ve ülke kaynaklarının içeride üretilmesi açısından çok ekonomik ve yararlı hale gelecekler.'
-BATARYA ÖMRÜ VE TOPLAM MALİYET-
Söz konusu araçlarda kullanılan lityum-iyon bataryaların ömürlerinin yaklaşık 2 bin şarj olduğunu ifade eden Aydın, şunları kaydetti:
'Her gün bir kez şarj edilirse ve 100-150 kilometre gidilirse, yaklaşık olarak 6 yılda aküler ömürlerini dolduracaktır. Ama bu, akülerin son ömürleri. Pratikte akü bir aşamadan sonra yıpranıp, daha çabuk deşarj olmaya başlar. Araba 150 kilometre gideceğine, 100 kilometre gitmeye başlar, bunun sonucu 4-5 senede bir akü değişimine ihtiyaç olabilir.
O nedenle, elektrikli ve hibrid araç alırken, bu maliyetini de hesaplamak lazım. Akaryakıt fiyatı, Türkiye’de petrolde ve benzinde yüksek ÖTV olduğu için elektrik fiyatlarıyla mukayese edilemez, ancak, batarya değişim ve ilk alımda fiyatın yüksek olması gibi diğer maliyetler de hesaplanmalı.'