Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Yeşilüzümlü Mahallesi’nde planlanan Krom Konsantre Tesisi için verilen “ÇED gerekli değildir” kararına bölge halkının itirazı üzerine başlayan davanın duruşması görüldü. Yurttaşlar ve avukatların katıldığı duruşmada çevresel etkiler ve yasal süreçler merkeze alındı.
Gündem Fethiye (Muğla İGFA) - Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Yeşilüzümlü Mahallesi’nde Eti Elektrometalurji A.Ş tarafından yapılmak istenen Krom Konsantre Tesisi projesi için 4 Mart 2022 tarihinde Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci başlatıldı. Bu kapsamda hazırlanan Proje Tanıtım Dosyası ise Muğla Valiliği tarafında uygun bulunarak projeye 3 Ağustos 2022 tarihinde “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı verildi. Proje kapsamında, şirketin ruhsat alanındaki krom ocaklarında üretilen krom cevherinin kırma-eleme yöntemi ile zenginleştirilmesi planlandı.
Yeşilüzümlü halkı ise eksik olarak hazırlandığını söyledikleri proje tanırım dosyası üzerinden verilen “ÇED gerekli değildir” kararına karşı Muğla Valiliği’ne dava açtı. Dava sürecinde bilirkişi keşfi yapıldı ve rapor düzenlendi. Rapor sonrasından ise Muğla 2. İdare Mahkemesi’nde dün (15 Ocak) ise davanın duruşması görüldü. Gündem Fethiye muhabirleri duruşmayı izleyenler arasında yer aldı. Duruşmaya taraf avukatları ile Yeşilüzümlü ve çevresinde yaşayan yurttaşlar katıldı. 10.14’te başlayan duruşma yaklaşık 11 dakika sürdü ve 10.25’te sona erdi.
Duruşmada ilk sözü yurttaşların vekili Avukat Bora Sarıca aldı. Sarıca öncelikle haklarını aramak için başvuru yaptıklarını ve kendilerinden daha fazla imkana sahip olan Eti Elektrometalurji A.Ş. ile eşit şartlarda ancak mahkemede var olabildiklerini vurgulayarak başladı.
“KARARIN İPTAL EDİLMESİ İÇİN YETERLİ”
Dava kapsamında düzenlenen bilirkişi raporuna değinen Sarıca, raporun böyle bir işletmenin neden yapılamayacağını ortaya koyduğunu dile getirdi ve hukukta ihtiyat ilkesine işaret etti. Raporun işletmenin su kaynaklarına olumsuz yönde etki edeceğini belirttiğini, sadece bu maddenin bile ihtiyat ilkesine dayanarak kararın iptal edilmesi için yeterli olacağını söyledi.
Diğer yandan, proje tanıtım dosyasının özensiz şekilde hazırlanmış olduğunu söyleyen Sarıca, yaklaşık 20 yıldır çevre hukuku alanında tecrübesinin bulunduğunu, bu tür dosyalara dayanılarak verilmiş ÇED gerekli değildir kararlarına karşı açılan davalarda kararların iptal edildiğini gözlemlediğini aktardı.
Bölgede ekolojik tarım ve turizmin önemli olduğunu; üzüm, mantar, bal üretimin ekonomik değerini bulunduğunu ve devlet kurumları tarafında da bölgenin korunduğunu ve yatırım yapıldığını anlatan Sarıca tüm bunları kroma feda edilmek istendiğini söyledi.
Devlet kurumlarının verdiği kararlarda birlik ilkesini hatırlattı. Bir kurumun verdiği kararın diğeriyle uyumlu olması gerektiğini dile getiren Sarıca krom tesisinin birlik ilkesine aykırı olacağını söyledi. Şirketin yeterli olanaklara sahip olduğunu bu nedenle yeterli ve doğru bir rapor hazırlaması gerektiğini dile getirdi.
Muğla Valiliği vekilleri ise gerekli kurumlar ile yazışmaların yapıldığını, gerekli görüşlerin alındığını söyledi. Valilik avukatı bilirkişi raporunun da ÇED gerekli değildir kararını doğrular nitelikte olduğunu öne sürdü.
Bir diğer Muğla Valiliği vekili Avukat Tutku Eryıldız da bilirkişi raporunda işletmenin su kaynaklarına zarar vereceğinin söylenmediği fakat proje tanıtım dosyasında su kaynaklarına etki hakkında yeterli bilginin olmadığının söylendiğini dile getirdi. ÇED gerekli değildir kararının ön izin niteliğinde olduğunu, süreç içinde gerekli izinlerin alınacağını ve hazırlıkların yapılacağını belirtti.
“BÜTÜNÜN YARARINA OLMAZ”
Son olarak söz alan Yeşilüzümlü’de yaşayan yurttaşlardan ve aynı zamanda davacılardan olan Dağ Taş Aş Bizim Platformu Gönüllüsü Zeynep Ebru Aksoy ise bilirkişi raporunda yedi bilirkişiden dördünün uygun görüşü belirttiğini fakat tesisi ile ilgisiz branşlardan uzmanların böyle bir görüş verdiğine dikkat çekti.
Proje tanıtım dosyasının ise ciddiyet gerektiren basit hatalarla dolu olduğunu belirtti. Dosyanın yalnızca mevzuata uygunluğu üzerinden değerlendirilemeyeceğini, bütünlüklü kalkınma gerektiren konuların daha fazla ciddiyetle ele alınması gerektiğini dile getirdi. Örneğin turizm konusuna proje tanıtım dosyasında hiç yer verilmediğine dikkat çekti.
Kalkınmaya karşı olmadıklarını dile getiren Aksoy, kalkınmayı sağlayan kollardan birinin diğer tüm kolları yok etmesi durumu ile karşı karşıya olduklarını, bu durumun ise bütünün değil tek bir şirketin yararına olacağını söyledi.
Bölgede bal ormanları, Türkiye’nin başka bir yerinde var olmayan Muğla arısının varlığına dikkat çeken Aksoy, hepsinin kaybedilmesi riski ile karşı karşıya olunduğunu dile getirdi. Bu yüzden de ÇED sürecinin işletilmesi gerektiğini, gerekli tüm kurumlardan görüşlerin alınması gerektiğini söyledi.