15.11.2023 16:49:00

Songül AYKAN

             

 

         TÜRK KAHVESİ

  Yüz yıllardır, Anadolu, Balkanlar ve Orta Asya’da ve hatta Avrupa’nın bir çok yerinde, bazı antropologlara göre ise Amerika’nın bazı bölgelerinde Türk Kültür’üne ve bulgularına rastlanır. Tarihin bazı dönemlerinde, Dünya Coğrafyasının bir çok yerinde varlığını gösteren Türk  Milleti, yaşadığı her bölgeye iz bırakmıştır. Bu kültürel izler, bu milletin sosyal ilişkileri hakkında da bilgi aktarır biz varislerine. 

   Uzak geçmişe ve yakın geçmişe baktığımızda, her zaman barış politikası güden, komşularıyla dostluk çerçevesinde ilişkilerini yürüten milletler görüyoruz. Doğaya  duyarlı, çevresine faydalı, barışçı ve problemlere pratik çözümler sunan Türk Milletleri... Her zaman düşenin dostu, zorda kalanın imdadına yetişen ancak haklı ile haksızı bir kahve içme rahatlığı ile ayırt edip hakkaniyetli davranan Türk Milleti’nden bahsediyorum. Her zaman mazlumun yanında olan, zalimin ise karşısında, asla ezene fırsat vermediği gibi ezik de olmayan bir millet... 

   Evet çok kara günler görmüş olsak da, bir çok kez yerinden yurdundan sürülüp, farklı coğrafyalara sürüklensek de, defalarca hakkımızı savaşarak almak zorunda bırakılsak da, kahvemizi hiç bir zaman ihmal etmedik. Saray salonlarından, oba sofralarına, kız isteme merasiminden, bayram ziyaretlerine kadar hayatın bir çok alanına elimizde kahvemizle girdik. 

   Türk Milleti’nin kahveye olan bu düşkünlüğü üzerine bir çok araştırmalar yapıldı, bu efsunlu içecek üzerine. Uzmanlar çok sağlıklı buldular hatta günde iki fincan içmeyi tavsiye etti bir çok hekimimiz... Uzun soluklu dostlukların vesilesi olarak görülen Türk kahvesinin damakta bıraktığı tat, ruhunda bıraktığı rayına da cabası. 

   Dün bir AVM’nin önünden geçerken  Siyonistlerin meşhur kahve markasının bayisinin içine şöyle bir gözüm kaydı. İnanın ben içeri bakmaya utandım da malesef içimizdeki, bizim “öz kardeşlerimiz”, onca bebek kanının akıtılması için, silah istihdamına harcanan bu markaya desteğine devam ediyor. İçeride boş sandalye yok. Keyifler yerinde. Filistin’de bebekler ölüyor kardeşim...analar hedef alınmış, bir daha Filistinli dünyaya gelmesin diye, analar öldürülüyor...Bebeler büyümesin, bu soy kurusun diye savaş veriliyor. Savaş dedikse, haince, kurnazca, hiç bir hukukta, dinde, insanlık kanununda olmayan şekliyle. Hunharca soykırım yapılıyor. Hastaneler, okullar bombalanıyor. İnsanlık ölüyor... Müslümanı, gayr-ı Müslim’i kalmadı artık bu işin, insanlık ölüyor. 

   İçmesen olmuyor mu kardeşim. Oradaki insanların suyu yok. Su boykotuna maruz kalmışlar. Küvezdeki yeni doğmuş bebekler elektrik olmadığı için, bir bombaya denk gelmeseler bile, yavaş yavaş ölüyorlar. Ebeveynlerinin gözü önünde can veriyorlar. Sen de evladının, o masumun da elinden tutmuş, okul çıkışı  o yavrucuğu da almış, bebek katillerinin para kaynağını besliyorsun.

 Evladının boğazından, katliam yapılan evlatların kanını geçiriyorsun, farkında mısın?... Mazlumun ahı, arşı titretiyor farkında mısın? Bu kan yerde kalmaz, farkında mısın? Yarın sen de o evlattan gülemeyeceksin farkında mısın?

   Hem deme ki benim bir kahvemden ne olur? Belki bir kurşun olur, belki bir bomba, belki de o katil ordusunun yediği bir öğün...Bir bebeğin kanına girersin, bir ananın canını yakarsın, ilâhi adalet bu, sekteye uğramaz. Gelir senin de canın yanar. Sen nasıl O Allah’ın kuluysan, Onlar da öyle...Rabbim kimsenin hakkını kimsede koymaz. Tarih boyunca Yahudiler’in hep ne kadar paraya tamahkar olduklarını dinlemedik mi. Kes alışverişi, alma, sen de O’nu boykot et. Belki senin sayende ateşi keser. Dayanamaz onlar zarara. O zaman da belki yanan bir ateşi söndürmüş olursun. Sanma ki o iş de mükafatsız kalır... O zaman da ecrini bekle. 

    Tarafsız olma, katillerin tarafında da olma. O masumlar, mazlumlar için yaptığın duan bir asker olur şaha kalkar, bir katil ordusunu bitirir, bilemezsin. Bir göz yaşı, kelebek etkisiyle, henüz yere düşmeden, kurşun olur, bomba olur, orada ki zalimi vurur. Onun iç bize düşen asla ama asla, o hainlerin mallarını almamak, her an oradaki masum ve mazlumlarla yüreğimizi bir tutup, acılarına ortak olmaya çalışmak. Dualarla onları desteklemek. İmkan dahilinde yardım kampanyalarına katılmak. Lütfen biraz duyar diyorum... 

   Uhud savaşından sonra, müşrik ordularından sesler duyulur; “ sizin Bedir'de aldığınız canlara karşılık, biz de sizden aldık. Bir sizden, bir bizden.” derler. Bunun üzerine Allah resulü; “ Sizin ölüleriniz Cehennem ‘ı boyluyor, bizim şehitlerimiz ise Cennetin en güzel köşelerinde, Rablerinin ikramlarına kavuşuyor. Siz bizimle  bir değilsiniz.” diyerek en güzel cevabı vermiştir. 

   Evet şimdi de tam olarak oradayız. Hak için ölenler, ölü değillerdir ve onlar mükafatların en güzeline kavuşturuluyorlar. Haktan  habersiz, hain bebek cellatları ise, Cehennemin dibini er ya da geç boylayacaklar, bundan eminiz. Şimdi biz kendimize bakalım, biz bu meselenin neresindeyiz. Hz İbrahim’i attıkları, Nemrud’un ateşini körükleyenlerin safında mı, yoksa ateşi söndürmeye gücü yetmese de, safı belli olsun diye uğraşan karıncanın yanında mı? 

   Unutma kardeşim, kişi sevdiği ile beraberdir. Sen de safını belli et. Sağlıklı, lezzetli, kültürel, kırk yıllık dostlukların reçetesi Türk kahvesi mi, yoksa bu dünyada mazlumun  dünyasını başına yıkan, cehennemde de, ona ve sana döndürülecek olan, kurşunun kahvesi mi? Bu mesele kahve meselesini aştı artık, dünyamızı hatta ebedi alemimizi inşaa edebilecek boyutlara ulaştı. 


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.