Fahri SAĞLIK

Tarih: 23.10.2024 10:10

Ahirette “Âh Keşke” Dememek İçin..! 

Facebook Twitter Linked-in

Ahirette “Âh Keşke” Dememek İçin..!                                                                                               

Sevgili Peygamberimiz ashabıyla sohbet ederken: "Ölen hiç kimse yoktur ki pişmanlık duymasın." buyuruyor. Etrafındaki sahabeler: "Ey Allah’ın Resulü! Nedir insanın pişmanlığı?" diye soruyorlar.  Peygamberimiz (s.a.v.) pişmanlığın sebebini açıklıyor: “ Eğer dünyada kendisine belirlenen süreyi tamamlayıp da Rabbinin huzuruna giden kimse, iman etmiş, ibadetlerini elinden geldiğince yapmaya gayret etmiş, haramlardan uzak durmaya çaba göstermiş, helal dairesinin içerisinde yaşamışsa da pişman olur. Neden pişman olur? Niye daha güzel bir hayat yaşamadım? Keşke daha güzel bir hayatım olsaydı, daha çok ibadetim olsaydı, keşke bu malı, mülkü yığacağım yerde daha çok fakiri sevindirseydim, daha çok garibin yüzünü güldürseydim. Keşke daha çok muhtacın sofrasında aş olsaydım. Çocuklarımı iyi yetiştirdim ama keşke daha çok gayret etseydim de onları daha güzel yetiştirseydim. Keşke daha iyi bir komşu, daha iyi bir evlat, daha iyi akraba olsaydım. Artırabiliriz bu “keşke” leri. Keşke demenin sınırı yoktur. Her konuda insan pişmanlık yaşayabilir. İyi bir insan ise Cenabıhak onu cennetiyle mükâfatlandıracak fakat cennetin de dereceleri var. İnsan daha iyisini görünce, daha yüksek olan mertebeyi görünce, ah keşke ben de daha güzel işler yapsaydım diye pişmanlık duyacak. İman edip Salih ameller işleyen kimsenin durumu böyledir.

Ya gönüllerini iman nuru ile aydınlatamamış, fani dünyanın geçici nimetlerine aldanarak ahiretlerini unutmuş insanların halleri ne olacak?

Eğer iman etmeden, Salih ameller işlemeden ölmüşse onun pişmanlığını ifade etmek için kelimeler yetmez. O gün muhtaç olacağımız şeyler çeşitli hesaplarda biriktirdiğimiz paralarımız, villa diye adlandırdığımız evlerimiz, bindiğimiz arabalarımız, sahip olduğumuz tarlalarımız, yüz ölçümüyle övündüğümüz arsalarımız değil. O gün en kıymetli varlığımız imanımız ve Salih amellerimizdir. 

Rabbimiz Hâkka Suresinde kıyametin kopuşundan sonraki ahvalden bahsettiği yerde “O gün hesaba çekilirsiniz, size ait hiçbir sır gizli kalmaz.” (Hâkka; 18) buyuruyor. "Şüphesiz biz sizi, kişinin önceden elleriyle yaptıklarına bakacağı ve inkârcının, "Keşke toprak olaydım!" diyeceği günde gerçekleşecek olan yakın bir azaba karşı uyardık."  (Nebe’; 40)

Her biriniz Rabbinizin huzuruna çıkacaksınız, hiçbir şey sizden gizli kalmayacak buyurduktan sonra diyor ki: “Kitabı sağ tarafından verilen kimse der ki “Alın kitabımı okuyun; Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten bekliyordum.” Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içindedir;

“Kitabı sol tarafından verilene gelince o, “Keşke” der, “Bana kitabım verilmeseydi de hesabımın ne olduğunu bilmeseydim! Keşke ölümüm her şeyi bitirseydi! Malım bana hiç fayda sağlamadı; Güç ve saltanatım elimden çıkıp gitti.” (Hâkka; 25-29)                                                                                               

Hesabı verilemeyecek bir hayatı yaşamamamız gerektiğini, böyle bir hayattan uzak durmamız gerektiğini hatırlatan, onlarca, yüzlerce ayet-i kerime var Kur’an’ı Kerimin sayfaları, satırları arasında.                                                                                                                                                                                         İnsanın cehennemi görünce derin bir pişmanlık yaşayacağını Kur’an-ı Kerim anlatıyor bize. 

“Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak?  "Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım" der.” (Fecr Sûresi; 22 - 24)

Keşke, bir temenni ve pişmanlık ifade eden bir kelimedir. Hz. Âdem’den (a.s.) beri, yanlış tercihlerin ve pişmanlık duygularının sonunda söylenen bir sözdür denebilir. Cenabı Hak, ahirette birçok insanın çeşitli sebeplerle ve de pişmanlıkla “keşke” diyeceğini bildiriyor.

Bu sebepler çoktur elbette. Bence en önemlilerinden bazıları şunlardır:

  1. Yüce Allah ve Resulüne kulak tıkama

“Yüzlerinin ateşte bir yandan bir yana döndürüleceği gün, "Keşke Allah'a ve Resul’e itaat edeydik” diyecekler. ( Ahzâb Suresi; 66 )

“O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini ısırıp şöyle diyecektir: "Ne olurdu ben de peygamberle beraber aynı yolu tutsaydım!”  (Furkân; 27)

  1. Dünyevileşme girdabına kapılma

“Ey insanlar! Haberiniz olsun ki, Allah'ın vaadi muhakkak haktır. Sakın bu dünya hayatı sizi aldatmasın, sakın o aldatıcı şeytan sizi, Allah hakkında da aldatmasın.” (Fatır;5)

“Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım” der.” (Fecr Sûresi; 24)

  1. Rol-Model olarak yanlış kişilerin seçilmesi

“Yine şöyle diyecekler: "Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.   Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lanete uğrat.” (Ahzâb Sûresi; 67 - 68)

“(Ateşe giren) inkârcılar şöyle derler: "Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım ki en aşağılıklardan olsunlar.”  (Fussilet; 29)

“Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim!”,“Andolsun, Kur'an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir.” (Furkân Sûresi; 28 - 29)

“Yine şöyle diyecekler: "Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.” , “Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lanete uğrat.”  (Ahzâb Sûresi; 67 - 68)

Fahri SAĞLIK

Emekli Müftü


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —