AHSEN'ÜL TAKVİM
Hame-i kudret ten sultanı nakkaş
Çok tasvir buyurmuş gör neler neler
Dilber-i yekta'da o gözle o kaş
Fazlı hüsn, bin eda var neler neler
Cemali ; Cenab-ı Cemil'e tellal
Görenler hüsnünü, elhak olur lal
Bununla ilgili o hal içre hal
Bak Kelam'ı Kaddim, der neler neler
Ahsen'ül takvimdir ol hüsne matuf
Böyle irad etmiş emr-i bil maruf
Ol Şah-ı huban'a Hak'tan bir lütuf
İnmiş nicesi var sor neler neler
Şiirde adı geçen yabancı kelimeler.
Hame: Kalem. Tasvir:Resim. Yekta:Eşsiz, Tek. Fazl: Fazla: Fazlalık. Hüsn: Güzellik. Tellal: Bir şeyi bir haberi duyuran. Cenab-ı Cemil: Allah'ın isimlerinden biri. Güzel.. Kelam-ı Kaddim: Kur'an. Matuf:Atf edilen. Emr-i bil Maruf: Allah'ın bilinen emri. İrad:Söylemek. Arapça vrd kökünden gelen īrād ايراد “1. getirme, yerine getirme, gelir getirme, gündeme getirme, 2. gelir” sözcüğünden alıntıdır. Şahı huban: Güzeller şahı.
BEN BENİ
Seyah oldum diyar diyar dolaştım
Bir mekanda tutamadım ben beni
Kumaş oldum elden ele dolaştım
Bir tüccara satamadım ben beni
Toplanmışlar bir araya adiler
Sınav oldum, kopya çektin dediler
Her puandan dirhem dirhem yediler
Üst sınıfa atamadım ben beni
Gören olmaz bilen bilmez suçu ne
Genç yaşında aklar düşmüş saçına
Girmek için bu alemin içine
Bir tarafa katamadım ben beni
Ağaç idim balta değdi devrildim
Hızarcıda türlü şekle çevrildim
Bir geminin bedeninde evrildim
Bir derya'da tutamadım ben beni
MECAZİDEN HAKİKÎ AŞKA
Deli değil bir bilseniz Mecnunu
Onunki bir hale başka geçişi
Meğer böyle imiş aşkın kanunu
Hükmü bir İlahi aşka geçişi
Aşk şarabı saftır, temiz ve duru
İçen bilir ondan olan süruru
Mecnun'un gördüğü İlahi nuru
Göremez elbette illa her kişi
Nakkaşa giden yol nakıştan geçer
Mecazi aşk bir çift bakıştan geçer
Sonrası İlahi akıştan geçer
Aşık'a hoş gelir aşkın ateşi
Güle sanılmasın ah ile zarı
Vardır çilesinde bir kesbi karı
Onun istediği Cenab-ı Bari
Hakkı zikretmek tir bülbülün işi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.