İYİYE İYİ KÖTÜYE KÖTÜ DEMEDİK!

İnsanlar hizmete mi yoksa ideolojilere mi oy veriyorlar diye çok düşündüğüm bir zaman İbrahime sormuştum!

Bal gibi ideolojilerine veriyorlar. Demişti!

Ve İbrahim yine demişti ki;

Bu davranış biçimi sadece siyasi seçimlerde değil küçük büyük her türlü seçimlerde de böyle!

Baro seçimlerinde,

Meslek odaları seçimlerinde,

Y.Ö.K seçimlerinde,

Futbol yöneticiliği seçimlerinde,

Hâkimler ve savcılar kurulu başkanlığı seçiminde,

Sendika başkanları seçiminde,

Muhtar seçimlerinde,

Apartman yöneticileri seçimlerinde bile bu böyle.

Bu yol doğru bir yolmuydu!

Liyakat, ehliyet ve beceri, seçmenler için birinci öncelik olmalı değilmiydi!

İnsanlarımızda her ne hikmetse şüpheli ve endişeli bir hâkim görüş olagelmiştir;

Ya memleket geri giderse!

Ya irtica gelirse!

Ya memleketi satarlarsa!

Ya şu olursa!

Ya bu olursa….

Bu gibi sebeplerle her seçmen kendi dünya görüşü ve ideolojisine yakın olan partinin, kişinin veya oluşumun yanından başka yerde olmadılar!

***

Ya hu düşünün ki bir adam çıkıyor Birleşmiş Milletler Meclisi kurulunun tam ortasında “dünya beşten büyüktür” diye haykırıyor!

Kim!

Che Guevara. Değil,

Bülent Ecevit. Değil,

Ertuğrul Kürkçü. Değil.

Aziz Nesin. Değil!

Doğu Perinçek. Değil.

Kemal Kılıçdaroğlu. Değil,

Hiçbir Allah kulu değil!

Ya Kim!

Recep Tayyip Erdoğan!

Kahrolsun Amerika diyen solcuların hayal bile edemediği bir tavır sergileyen adam!

Gel de bunu görme!

Sonra;

İsrail'e van minit diyen adam!

Şu şerefsiz, alçak, insanlığın habis uru olan pislik sürülerine!

Sonra; Denizin altından araba, üstünden tren geçiren adam.

Sonra; Çanakkale'nin iki yakasını köprüyle birleştiren adam.

Sonra; Savunma sanayisini dünyanın çekineceği duruma getiren adam!

Sonralar o kadar çok ki hangisini yazayım…!

Şimdi soruyorum! hangi solcu, “Yiğidi öldür hakkını yeme” diyerek bu lidere oy verdi!

Vermedi!

Vermez!

Veremez!

Sanatçı şafak sezer demedi mi; Erdoğan eğer solcu olsaydı solcular anıtını dikerlerdi!

Gözü kör olsun böyle bağnazlığın!

Her türlü yobazlığın ve ön yargının!

Maalesef bu görüş bu tarz ve bu zihniyet;

Dünde bu böyle idi!

Bugün de böyle!

Yarın da böyle olacak!

***

Hasılı;

Dün, iyiydi!

Ama bazıları, dün bu iyilere asla iyi demediler!

Görmezden geldiler!

Karalamaya çalıştılar!

Bugün ise kötü!

Evet söylüyorum, kötü!

Ama dün iyiydi!

Bugün kötü!

Resmen kötü!

Adalet kötü,

Ekonomi kötü,

Eğitim kötü,

Asayiş kötü!

Öbür bazıları bugün yine bu kötülere kötü demiyor!

Dün iyilere iyi demeyen bazıları gibi!

İşte bu "iki bazıların" bu ülkeye, demokrat olmadıklarından ötürü zarardan başka faydaları olmadı.

Oysa;

Kurtuluş selamet ve demokrasi;

Doğruların yanında,

yanlışların karşısında olabilmektir.