YETER!
Dün akşam aldığım bir haberle, hukuk devletin hukuksuz, eşitliği baz alan devletin eşitliksiz, sosyal devletin asosyal çalışmasının olduğunu gördük! Bu yanlışı yapanların düzeltilmesi için, şimdi Devlet Baba dediğimiz, baba nasıl çocukları arasında ayırım yapmıyorsa, sağlıklı-hasta, genç-yetişkin, kız-erkek çocuklarını seviyorsa, şeker verirken nasıl hepsine veriyor, hepsiyle aynı şekilde ilgileniyorsa, şu anda Devlet Baba’dan da aynı şeyi bekliyoruz!
Dün ÖSYM’nin aldığı kararı yayınlayan, NTV ve Hürriyet Gazetelerinde gördüğüm emsal haberi sizlerle paylaşıyorum. Sivas’da TYT sınavında öğrencilerden birisi büyük nöbet geçiriyor ve fenalaşıyor ve başını kalorifere vuruyor. Olaydan dolayı sınavdakiler etkileniyor. İlk etapta 15 saniye ekleme yapılmış. Anlaşılan o ki; nöbet 15 saniye sürmüş! Epilepsi nöbetleri genellikle 1 dakikanın altındadır. 1 dakikayı geçince, biz ona çok uzun nöbet deriz ve ambulans çağırırız. Oysa kısa süren büyük nöbetler, hamilelik ve/ya denizde nöbet geçirme durumu yoksa ve tekrarlamıyorsa, ambulansa bile gerek yok… Burada yaralanmadan dolayı, ambulans çağrılıp; gerekli müdahale yapılmış.
Biz 2021’den bugüne Milli Eğitim Bakanlığı’na gidiyoruz ve diyoruz ki ’biz gönüllüyüz. Bizi görevlendirin, en uzak noktalara gidip, rehber öğretmenleri bilgilendirelim. Bunu Batman, Şırnak tarafından, Kars, Ardahan tarafından başlatalım. Epilepside ilk müdahaleyi öğretelim. Ağaç yaşken eğilir, çocuklar da, öğretmenler de nöbetlerden korkmasın; ne de olsa onlar da epilepsiye aday! Epilepsililer okullardan atılmasın… Devlet hâlâ düşünüyor… İlk bilgilenen öğretmen olacak ki; nasıl ve kime anlatacağını, ne yapacağını herkesten iyi bilendir; eğitimci…. Çocukları hayata tutundurmak, öğrencileri bilgilendirmek Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevi değil mi? NEREDE MİLLİ EĞİTİM?
2.YANLIŞ
Ben mi yanlış biliyorum? Anayasamızın 2. maddesinde laik, sosyal hukuk devleti olduğumuzu yazıyordu; öyle değil mi? Hatta 60. Maddede diyordu ki; sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında gerçek eşitliği, yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir’ 2. Madde de, 60. Madde de Anayasa’dan alıntı, benim fikrim değil! Yine Anayasanın 10. Maddesine gidiyor ve eşitlik ilkesine bakıyorum… ‘Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanımaz!’ O zaman Anayasayı uygulamaya davet ediyorum. Bir gruba bir hak uygulanırken, neden sadece epilepsililere hak uygulanmıyor? Bu görevi en iyi bilen birim Adalet Bakanlığı değil mi? NEREDE ADALET BAKANLIĞI?
3.YANLIŞ
Ne engelli, ne de engelsiz pozisyonunda olan epilepsililer için 2017 yılından bugüne bekleyen, 24 Mayıs 2024’de ‘ilgileneceğiz, aslında talepleriniz çok da zor şeyler değil!’ diyen Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden hâlâ ses yok! Zor olmayan, sadece insanlık namına olan, yaşam hakkını içeren çalışmalar olduğunu, zaten biliyoruz. Siz de dün desteklediğinizi söylediğiniz çalışma için, bugüne kadar gerekli çalışmaları yapsaydınız, belki o öğrenci başka bir sınıfta sınava girecek; engelli sınıflarına giren öğretmenlerin de eminim ilk yardımı bilen öğretmenler olacaktı. Epilepsinin korkulacak bir rahatsızlık olmadığını ve engel derecesi konusunun çözülerek, bu ve bunun gibi durumların ortadan kaldırılmasının görevini yapan birim Sağlık Bakanlığı değil mi? NEREDE SAĞLIK BAKANLIĞI?
4.YANLIŞ
Engelli ve Yaşlı Hizmetlerini kapsayan bakanlık, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı… Engelli olan, engelli olmasa da sorunlar yaşayan, ailenin oluşumunun istikrarlı olmasını sağlayan bakanlık; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı… İlk kez harekete geçeceğini söyleyen, 22.000 personelinin epilepside ilk yardım başta olmak üzere epilepsililer konusunda eğitim vermemizi kabul eden, empati yapabilen tek bakanlık idi. O zaman bu haksızlığa karşı, en büyük sesin çıkması gereken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, değil mi? Ses ver AİLE ve SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI!
Çok sigara içip akciğer kanseri, çok içki içip siroz, çok eroin kullanıp ruhsal bozukluk; kalp krizi, çok fazla gece hayatı ile nabız, solunum hastalıkları gibi durumlar, kişilerin yaşamaları boyunca yaptıkları hataların sonucudur! Peki ya epilepsi? Havale geçirip epilepsili olmak, annesi öldüğü için üzüntüden epilepsili olmak, doğum esnasında nefes alamadığı için epilepsili olmak, bindiği otobüsün takla atmasıyla başını çarpıp epilepsili olmak kimin suçu? Epilepsili olan kişi ne gibi bir hata yaptı? Çocuk ateşlendiği için mi, şöför arabayla kaza yaptığı için mi; doktor doğumda başarılı olmadığı için mi, annesi öldüğü için mi????? EPİLEPSİLİNİN BURADA SUÇU NE!!!
YETER ARTIK
Sivas merkezde Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde C201nolu sınıfta, ÖSYM’nin YTY sınavında öğrencilerden birisi fenalaşıyor. Diğer öğrenci nöbet geçiren kişiye destek verirken, sınavdaki diğer öğrenciler de olaydan etkileniyor. Öğrenci kasılarak düşüyor ve başı kalorifere vuruyor ve kan geliyor. Hemen 112 çağrılıyor. Öncelikli olarak müdahale eden destek veren öğrencilerimize teşekkür ediyoruz. Daha sonra bu durumu ÖSYM’e taşıyıp; haklarını isteyen bilinçli velileri tebrik ediyoruz. Bu konuyu değerlendirip, tekrar sınav veya puan hakkı olarak alternatif sunan ÖSYM’ye duyarlılığı için teşekkür ediyoruz.
Velilerle görüştüm. ‘Bu çocuklar için ayrı sınıflar var’ diyor. Bilmiyorlar ki; epilepsililer ne engelli kategorisinde, ne de engelsiz! Bilmiyorlar ki; o öğrenci epilepsili olduğunu söylerse, idare onun okuldan ayrılması için baskı uygulayabilir! Bilmiyorlar ki; arkadaşları onun epilepsili olduğunu bilirlerse, yeterince bilinçli olmayanlar kenara çekilebilir! Bilmiyorlar! Neden bilmiyorlar? Hâlâ daha ilk yardım videomuzu hazırlayacak bir bakanlık, bir özel kurum, bir kurumsal yapı bulamadığımız için! Oysa kalp krizi ile epilepside ilk müdahale hayat kurtarır… Neden kamu spotunu bir türlü televizyona vermedik? Oysa ne kolaydır; ilk yardım… Başını koru; köpük geliyorsa başını yan çevir ve başka bir şey yapma! O anda müdahale edilmeyince, başını kalorifere de vurabilir, yere düşen kişi olarak arka arkaya başını yere de vurabilir. Oysa başının altına o anda bir çanta koysaydık; iş bitmişti! Ne kanama vardı; ne korku, ne ambulans vardı, ne panik… Altı üstü 45 saniyelik bir video, 950.000 epilepsilinin yaşadığı sorunun çözümü olacak! Çok mu zor? Nerede iş adamları, nerede ‘sosyal sorumluluk’ diye hava atanlar, nerede?
1.DOĞRU
Yaralanmaları, ölümleri artık izlemeyelim! YETER ARTIK! Önce SAĞLIK BAKANLIĞI yaralananları, hatta ölenleri izlemeyi bıraksın ve bir an önce Halk Sağlığı’nı görevlendirerek, 45 saniyelik videoyu çeksin ki; ‘halk sağlığı’ görevini yerine getirsin! Bakanlığa dedik ki’ size maliyeti minimum hale getireceğiz. Senaryo hazır. Oyuncu olacak epilepsililer yani olayı yaşayan ve hisleri, olayları bilen kişiler hazır! Sadece profesyonel bir kamera ekibi istiyoruz. O olmuyorsa, 150.000 TL’ye bu işi yapan bir grup var., onunla yapalım, destek verin’ Ambulans, doktor, EEG gideri azalacak ve 15 günde bu gider kendini kompanse edecek’ Hâlâ bekliyoruz. ARTIK YARALANMALARI GÖRMEK İSTEMİYORUZ!
2.DOĞRU
EY Milli Eğitim Bakanlığı! Demek ki; herşey bilgi ile başlıyor. Bunun ilk adımı EĞİTİM kelimesini taşıyan bakanlık olmaz mı? Rehber öğretenlere eğitim verelim derken, olayın önemini, bilmem idrak edebildiniz mi? Yoksa daha fazla ölüm ve yaralanma mı izlemek isterseniz? ARTIK EĞİTİMCİLERİN EĞİTİMİ KONUSUNDA GÖREVLENDİRME YAZISI İÇİN PARMAĞINIZI OYNATMANIZI İSTİYORUZ!
3.DOĞRU
Adalet Bakanlığı olarak, herkese adilane yaklaşılması için, Sağlık Bakanlığı’nın engel derecesinin tespiti konusu ile, her türlü engelliye verilen, özellikle taşıtla ilgili olan hakların, bir tek epilepsililere verilmediğini görün istiyoruz! Zihinsel hastalığı olup; annesini tanımayan, yatalak kalıp; ihtiyacını gideremeyen kişiye engelli araç hakkı var da, epilepsisinden dolayı sürekli fenalaşan eve mahkum epilepsiliye neden araç desteği yok! Diğer tarafta Sağlık Bakanlığı hâlâ uluslararası geçerliliği olan kurallara uygun engel derecesinin tasarlanmasını tamamlamadı, kontrol edin isterseniz? EŞİTLİK ve HUKUKİ HAKLARIN HERKESE EŞİT OLARAK UYGULANMASINI İSTİYORUZ!
4.DOĞRU
Ailede 1 kişi huzursuz olunca, tüm aileyi etkilediğini bilinen bir gerçek. 950.000 epilepsilinin ailesi 4 kişi olsa, 4 milyon kişiyi, yani ülke nüfusunun %5’ni etkilediğine göre, toplumsal bir sorun olduğu sanırım ortada. Hatta bir de halkın yeterince bilgiye sahip olmamasından dolayı yaşanan panik, korku gibi kavramları ortadan kaldırmak, aileler ile iletişim halinde olan 22.000 kişi ile çok daha hızlı olmaz mı? ARTIK ONAYLADIĞINIZ ÇALIŞMANIN BAŞLATILIP; DİĞER BAKANLIKLARA ÖRNEK OLMASINI İSTİYORUZ!
Eşitlik ilkesi deniliyorsa, herkesi eşitleyeceksin anlamına gelir! Hukuk deniliyorsa, her haktan önce yaşam hakkı gelir; herkese hukukun kanun önünde eşit yansıtılması gelir! Sosyal devlet deniliyorsa, Anayasadaki gibi sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü deniliyorsa, yükümlüğü yerine getirmesi beklenir. Bana ne deyip; o olaya karşı asosyal olması değil; öyle değil mi Devlet Baba!
ÖSYM’ye, Sivas merkezde Cumhuriyet Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde C201 nolu sınıftaki öğrencilere ve duyarlı velilerine teşekkür ediyor, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nı da 950.000 epilepsili için göreve davet ediyor, ARTIK YETER diyerek; sorumluluğunu hissedenlere saygılar sunuyorum.
Ebru ÖZTÜRK
Epilepsi ve Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Başkan