21.07.2024 14:56:00

160

Mustafa KAPLAN

 

BAĞ-I ÖMÜR

Gül garip, bülbül perişan, bu baharın tadı yok

Esen bir bad-ı firaktır kendisi var adı yok

Bakar küskün lale sümbül, cümle gülşen tarumar

Sade gelen bülbüldendir sabah akşam ahüzar

O Cenahtan, bu cenaha, bir rüzgar esip durur

Sanki Moğol ordusudur, nara atıp kudurur

Aldı şevki, vurdu zevki, gam düşürdü özüme

Elim titrer, canım yanar, dünya gelmez gözüme

Doldu matem gam haneler , vaveylalar mutasıl

Sona erdi ha erecek, bugün yarın bu fasıl

Olsan bile Rüstem-i zal, ortadadır cümle hal

Gel bu sözden bir ibret al, ne mülk kalır nede mal

Bağ-ı vuslat virandadır, baykuşlar devrandadır

Gelen ateş hep candadır, acısı her yandadır

Çalgı çengi sürer sandın, dalında gül kalır sandın

Buna sen nasıl inandın, işte yandım, sende yandın

Bak kalmadı meclis-i şevk, ne pür neşe , ne kaldı zevk

Ne var sohbet ,ne kaldı renk Meydanda bir amansız cenk

Ne mey kaldı ne mey veren, ne sohbetten sohbet deren

Budur bizi asıl geren kalmadı bir aklı eren

Velhasılı her şey yalan, bak dört yana var mı kalan

Bağ-ı ömür oldu talan, kimdir senden ömür çalan

Ömür yedi gaileler, bin bir çeşit haileler

Ecel kuşu çaldı ziller, vakit tamam sustu diller


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.