Baharat İnsan

Tuzsuz yemek olur mu?
Herkes kuru fasulyeye pul biber katar mı?
Çoban salatasına sumak eklemeyi denediniz mi?
Hasta olduğunuz da anneniz size bol karabiberli çorba yaptı mı?

Bu liste uzayıp gider....

Evet, konumuz baharatlar ve insanlar.
Baharatlar yaptığımız bir yemeği lezzet şölenine çevirebilecek kadar güçlüdür. Aynı zamanda doğru kullanımla şifa veren bir ecza deposudur da.
Aynı insanlar gibi...

Bazı insanlar ilaçtır yaralara. Kalbiniz kırılsa saat kaç olursa olsun sadece sesini duymanız yeter. Derdinizi anlatamaya başladığınızda bile o yaralar kabuk bağlamaya başlar bile.

Kimi insan pul biber gibi şifa verir acıta acıta. Hayatın tüm gerçekliğini yüzünüze vura vura.

Kimi insan defneyaprağı gibidir. Yandıkça o güzel kokusu çıkar. Yana yana lezzet verir. O güzel kokusunu verebilmek için kendini feda eder.

Bazı insanlar vardır sadece tatlılara lezzet katan Hindistan cevizi tozu gibidir. Tatlının üstüne dökülen bu baharat nasıl o tatlıya çok büyük lezzet vermiyorsa bu insanların varlığı da yokluğu da çok büyük bir eksiklik göstermez hayatınızda. İyi günlerde yanınızda olurlar. İyiyseniz, yüzünüz gülüyorsa, bacanız tütüyor, evde sofranız hazırsa onlar hep yanınızdadırlar. Yemekler yenir, türküler söylenir, kahveler içilir, kahkahalar atılır hep beraber. Ama bir derdiniz varsa emin olun o insanların sizden çok derdi vardır. Bırakın sizleri anlamayı dinlemek dahi istemezler.

Kimi insanlar hayatın tadıdır, tuzudur. Daha ortama ilk girdikleri andan itibaren o ortama neşe saçarlar. Bir yerde bir buluşma varsa mutlaka ilk onlar davet edilir. O güzel enerjileriyle herkesi kendilerine çekerler. Yemekler tuzsuz ne kadar eksikse, hayatta o insanlar olmadan illa eksik kalır.

Bazı insanlar her yemek tarifinde illa bir tutam atılan karabiber gibidir. Lezzet için bir miktar şifa için bol miktar kullanılır. İyi gün kötü gün ayırmadan her zaman sizinle olan dostlarınız gibi. Güneşli günlerde az miktarda olsa yanınızda olması gereken fırtınalı günlerde bol miktarda yanınızdan ayrılmaması gereken.

Kimi insan nane gibidir. Koyduğunuz kavanozu bile mis gibi kokutur. Hem tazesi vardır hem kurusu. Ama ne fark eder ki farklı alanlarda kullanılmak üzere şekil değiştirse de kendinden hiçbir şey kaybetmez. Yemeğe de katılsa limonataya da konsa tatlının kenarına süs olarak iliştirilse de lezzeti ve kokusuyla hep güzellik katar. Tıpkı nerde olursa olsun hayat onu nereye götürürse götürsün her yere yakışan her yeri aydınlatan ışık saçan insanlar gibi.

Dünyanın her yerinde yetişen bin bir çeşit baharatlar olduğu gibi bu dünyada da bin bir çeşit insanlar var. Bu teşbihler yazmakla tükenmez.

Peki ya siz, siz hangi baharatsınız?
Lezzet veren tuz mu acıta acıta da olsa gerçeklerden vazgeçmeyen acı biber mi? Yanarak kendini feda eden defneyaprağı mı? Varlığı da yokluğu da pek bir şey değiştirmeyen Hindistan cevizi tozu mu? Az miktar da olsa çok miktar da gerekse şifa kaynağı olan karabiber mi? Girdiği her ortamı güzelleştirip lezzet katan nane mi?

Hangi baharat olursanız olun, nasıl bir fıtrata sahip olursanız olun her zaman insanlara şifa verin. Sadece sevdiklerinize değil tüm insanlığa... Eliniz nereye değebiliyorsa kolunuz ne kadar uzanabiliyorsa şifa olmaktan vazgeçmeyin. Bu hayatta insana insan lazım. Ayni imtihanlardan geçmesek de önümüzde doldurmamız gereken kocaman bir sınav kâğıdı var. Ve biz bu sınavdan yüksek puan almak, Rabbimize yaklaşmak istiyorsak yapacağımız en kıymetli şey insanlığa şifa olmaktır...

Elif SİRKECİ