11.11.2013 11:38:37

Oğuz Gülay

 Hayatımız içinde “en uygun zaman”, “en önemli kişi”, “en önemli şey” nedir? diye kendi kendimize sorduğumuz çok olmuştur. Bugün, bunlarla ilgili bir öyküyü sizlerle paylaşacağım.

            “ Bir zamanlar bir kral varmış. Bu kral her işini en iyi şekilde yapmak istermiş. Bunun için de “ en uygun zaman – “ en önemli kişi” ve “ en önemli şey” nedir diye, araştırmaya başlamış.

            Sorularının cevabını, bütün araştırmalarına rağmen bir türlü bulamamış. Sonunda bir ağaç kovuğunda tek başına yaşayan, bilge kişiliği ile ünlü, yaşlı bir adama ulaşmış.  Ama yaşlı bilge, halktan başkasını kabul etmezmiş. Bu yüzden kral, köylü kıyafeti giyinip yaşlı adamın yanına gitmiş. Yaşlı adam, çiçek tarlalarını kazıyormuş.       

            Kral; “ Ey bilge! Sana üç sorum var” diyerek sorularını sormuş. Yaşlı bilge dinlemiş ama cevap vermemiş, çünkü kazma işiyle meşgulmüş.

            Kral; “ Siz biraz dinlenin” diyerek, kazmayı yaşlı adamdan alır. Yaşlı adam tarlanın kenarına oturur. Kral kazmaya başlar. Bir yandan da yaşlı adama sorularını tekrarlar. Ama bilge cevap vermez, bu sırada akşam olmuştur.

            Kral sinirlenir, “ Cevap vermeyeceksen ben gidiyorum” der. Bilge; ufku göstererek “ Birisi geliyor kim acaba?” gelen adamın yaralı olduğu, yanlarına geldiğinde düşüp bayılınca anlaşılır.  Kral adamla ilgilenerek, kanamasını durdurur yarayı tedavi eder. Bu arada hava iyice kararmış, yaralı adam uyumuş, kral da yorgunluktan uyuya kalmıştır. Kral, sabah uyandığında aralı adamın ayakta kendisini seyrettiğini görür. Adam “ beni affedin” der. Kral ne olduğunu anlamamıştır. “ Siz ne yaptınız ki, ben sizi affedeyim ?” diye cevap verir.

            Adam anlatmaya başlar “ Ben sizin düşmanınızdım. Sizi öldürmek için pusu kurdum, fakat hava karardığı halde dönmediniz. Ben de saklandığım yerden çıkınca sizin muhafızlarınız beni vurdular. Onlardan kaçarken, buraya geldim. Siz bana yardım edip beni kurtardınız”.

            Kral kendine düşmanlık besleyen bu adamla bu kadar kolay barıştığı için çok mutlu olur. Sarayın doktorunu göndereceğini söyleyip, adamla vedalaşır, sonra bilgeye dönerek ısrarlı ve yalvaran bir sesle, sorularıma cevap verecek misiniz? diye sorar.

            Bilge kişi “ Cevabınızı aldınız ya”  der. Kral şaşırır, “cevabı aldım mı, nasıl yani?” der. Bilge kişi başlar anlatmaya. “ Anlamadınız mı? dün bana acımayıp tarlayı kazmasaydınız, gidecektiniz ve bu adamın saldırısına uğrayacaktınız. Yani en önemli vakit tarlayı kazdığınız vakitti.  En önemli kişi ise bendim ve en önemli işiniz yani en önemli şey, bana iyilik etmekti. Yaralı adam geldiğinde ise en önemli vakit, onunla ilgilendiğiniz vakitti. Çünkü yaralarını sarıp tedavi etmeseydiniz ölecekti. Sizde onun düşmanınız olduğunu bilmeyecek ve barışamayacaktınız. Dolayısı ile en önemli kişi oydu.  En önemli iş ise onun için yaptıklarınızdı.”                                            

                İşte sevgili okurlar; hayat bir film şeridi gibidir. Önemli olan bu film şeridindeki her kareyi güzel doldurmaktır.  Yazdığım öykü sizlere mesaj olmalıdır.

            Mesajın alınması dileğimle…


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.