Bilgi ve Hz. Adem
—————————
Toplumun Temel unsuru ailedir.insanlığın varoluşuyla beraber aileyi Meydana getiren kadın ve erkek Birlikteliğini nikahla devam ettirmiştir. İlk insan Hazreti ademe bütün bilgiler öğretildi.İnsanlığın atası bu ilk çift aile eğitimini de ilahi öğreti ile almıştır. İlk insan materyalizmin Ve bizdeki yerli uzantılarının iddia ettiği gibi cahil değildir (hâşâ )Kuran insanlığa haykırıyor bu hakikati.
“Bir zaman Rabbin meleklere: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Melekler de: “Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz” demişlerdi. Allah-u Teâlâ da: “Şüphesiz ben, sizin bilmediklerinizi bilirim” buyurmuştu. (2/30)
Ve Âdem’e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları meleklere gösterip: “Haydi davanızda sadıksanız şunların isimlerini bana haber verin” dedi. (2/31)
Melekler dediler ki: “Seni tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz ki sen âlim ve hakîmsin.” (2/32)
Allah-u Teâlâ şöyle dedi: “Ey Âdem! Onları isimleriyle bunlara haber ver.” Bu emir üzerine Âdem onları isimleriyle meleklere haber verince Allah-u Teâlâ şöyle dedi: “Ben size, ben göklerin ve yerin gaybını bilirim, sizin açıkladığınızı da, içinizde gizlediğinizi de bilirim” dememiş miydim?” (2/33)
Bu ayeti kerime birçok hakikatı içinde saklamaktadır.
Cenab-ı Mevla, Hz. Âdem’i halife olarak yaratmayı dileyince ,Hz. Âdem’in meleklere karşı bilgeliğini göstermek için O’na eşyaların isimlerini öğretti. Eşyaların isimlerinin öğretilmesindeki hikmet şudur: Allah-u Teâlâ bütün yarattığı eşyaların cinslerini Hz. Âdem’e gösterdi ve her birinin işlevini bütün lügatlarıyla Hz. Âdem’e ilham etti.
İbn-i Abbas hazretleri bu konuda şöyle buyurur: “Mevla Teâlâ, Hz. Âdem’e bütün eşyaların isimlerini hatta çanağı, kepçeyi ve kıyamete kadar icat edilecek bütün eşyanın isimlerini bütün lügatlarıyla öğretti.”
Demek Allah-u Teâlâ bütün eşyanın mahiyetlerini, özelliklerini, isimlerini, bütün ilim ve idraklerini, asıl ve kaidelerini ve bütün sanatların aletlerini ilim yoluyla Hz. Âdem’e ilham etti. Daha sonra da bu eşyaların isimlerini meleklerin kendisine haber vermelerini emretti. Onlar da bunu yapamadılar ve haber veremediler. Bu emirden maksat, onların acziyetlerini bildirip susturmaktır. Yoksa teklifî (sorumlu tutucu) bir emir değildir.
Bundan sonra ise Allah-u Teâlâ, Hz. Âdem’e eşyanın isimlerini meleklere öğretmesini emretti. Bu sayede Hz. Âdem’in üstünlüğü ortaya çıkacak ve yaratılmasındaki hikmet-i ilahi zuhur edecekti. Hz. Âdem de bunu yaptı ve meleklerin Hz. Âdem’e secde etmesiyle kıssa son buldu.
İnsanlığın atasını aşağılamak, Hz.Adem ve hz Havva’ya Cahil demek hakaret etmek, Kara cehaletin ta kendisidir.
Babasına atasını aşağılayan küçük gören yeni türedi bir nesil oluşturmak için batıdan transfer edilen ve bir çok düşünceyi eleştirmeden taklit ederek papağan gibi tekrarlamak;insanlık onuruna hakarettir.
İnanca camiye mescide imam hatibe hakaret etmek seviyesizliktir.
Sürekli tüketen hiç üretmeyen başkasının sırtından geçinen toplumun asalak keneleri gençliğimize asla örnek olamazlar Hazreti Lut’un kavmini taklid eden ve ona Özenen bu çağdışı zihniyet ile mücadele etmeliyiz. Aileyi yıkmak isteyen toplumu kirletmek isteyen genç nesilleri zehirlemek isteyen Bu kesimin arkasında kimler var kimlerden cesaret almaktadırlar bunu hepimiz biliyoruz.hayatlarında hiç bir hayırlı iş yapmayan Domuz gibi önlerine gelen her şeyi yiyip bitiren tüketen bu zavallılar sonunda kendi ömürlerini kendi hayatlarını da tüketip yok olup bu dünyadan gideceklerdir.Amma ahirette de elim bir azaba uğrayacaklardır.
Düşünme zahmetinde bulunmayan bu Kesim batının 19. yüzyılın da Çakılı kalmışlardır materyalizmin modası geçmiş labirentlerinde ömür tüketmektedirler mide odaklı haz,lezzet ve cinsellik Merkezli hayata bakışları bunları kör yapmıştır.
Bunların kuşağına ”bütün yollar Roma’ya çıkar” sözü hedef şaşırttırmıştır. Roma’da ne var? Vatikan vardır .Vatikan Katolik dünyanın ruhani devletidir .Vatikan’da da Papa vardır.bunlar böyleceyönlerini Mekke’den Kabe’den Allahın evinden Roma’ya Vatikan’a papaya çevirmişlerdir Hıristiyanlığın ince propoğandasının kulaklara üflendiği bellidir.
Peki biz ne yapmalıyız biz insanlığın ilk kardeş kavgasını ;Habil ve Kabil’i Kur’an’ı Kerim'den hatırlayalım öncelikle;
“Onlara Âdem’in iki oğlu hakkındaki haberi gerçek olarak oku. Hani her biri birer kurban sunmuşlardı da birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. -Kurbanı kabul edilmeyen-, ‘Seni öldüreceğim’ demişti. O da, ‘Allah sadece muttaki olanlardan kabul eder. Andolsun sen beni öldürmek için bana elini uzatsan da ben seni öldürmek için elimi uzatmam. Ben âlemlerin rabbinden korkarım. Ben dilerim ki sen benim günahımı da kendi günahını da yüklenesin ve cehennem halkından olasın. Zalimlerin cezası budur’ dedi. Nefsi kendisini kardeşini öldürmeye yöneltti ve nihayet onu öldürdü; böylece ziyana uğrayanlardan oldu. O anda Allah bir karga gönderdi. Karga ona, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini göstermek için yeri eşeliyordu. ‘Yazık bana, şu karga kadar bile olmaktan, kardeşimin cesedini gömmekten âciz miyim!’ dedi; sonunda da pişmanlık duyanlardan oldu” (Maide 5/27-31)
Görüldüğü gibi iki kardeş hased veya çıkarlar yüzünden birbirine düşmüş biri diğerini öldürmüştür. Kabil Habil’i öldürmüştür. Hz. Peygamberin ifadesiyle; “Haksız yere öldürülen hiçbir kimse yoktur ki onun kanından Âdem’in birinci oğluna (Kabil) bir pay ayrılmasın. Zira cinayeti âdet edenlerin ilki odur” (Buhârî, Cenâiz :33, Enbiyâ:1; Müslim, Ḳasâme: 27).
Böylece Kabil insanlık için en kötü çığır sayılabilecek olan haksız yere “öldürme” yolunu açmıştır. Bu kıssayı Müslümanlar hiç unutmamalıdır.
Biz Hazreti İbrahim’in sadakatına, Hazreti Musa’nın Gayretine ,Hazreti Muhammed Mustafa’nın yüce ahlakına ve mücadele azmine talip olmalıyız hak eninde sonunda galip gelecektir
Selam ve dua İle...
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.