Bir sevgi insana her şeyi yaptırabilir, bir de sevgisizlik.
Ne harika bir cümle değil mi? Ne kadar da doğru.
Bazı cümleleri keşke ben söylemiş olsaydım dediğiniz oldu mu hiç ya da olur mu?
Benim olur, hatta öyle ki ben söylesem eksiği olur fazlası olmazdı diye düşünürüm.
İnsanları yargılıyoruz ya hani, kızıyoruz sinirleniyoruz e tabi buna ben de dahilim
nihayetinde ben de etten kemikten bir insanım:)
Fakat insanlar bazen karşısındakinin de bir insan olduğunu atlıyor, unutuyor ya da
umursamıyor.
Sanki siz taşmışsınız gibi davranıyorlar, nasılsa kızmazsınız kırılmazsınız bir şey
olmaz gibi …
Oysa ki; en çok kırılmıyor gibi gözüken insanlar en çok kırılanlardır bilir misiniz?
Neyse, boş verelim biz kırılganlığı şimdi konumuza dönelim.
Ne diyorduk; bir insana sevgi her şeyi yaptırabilir bir de sevgisizlik diyorduk.
Sevginin ulaşamayacağı en ufak bir nokta olduğunu asla ve kat’a düşünmüyorum
ancak bazen en büyük, en uçsuz sevginin dahi sevgi görmeyen bir kalbe
dokunabilmesinin mümkünatı dahi olmadığına da şiddetle şahidim.
Bir çocuk, insan, birey adına her ne diyorsanız bu kalp taşıyan hemen her canlı için
geçerli aslında …
Sevgisiz büyüyen, sevgi görmeyen ya da sahte sevgilerle avutulmuş bireyler topluma
bir bir gümbür gümbür salınırken o sevgisiz insanlar, güzel insanları hiç çaktırmadan
usul usul köreltiyorlar …
Seyirci kalmama adına ne yapılabiliyorsa yapıyorsak bile, engel olamayabiliyoruz.
O kadar sevilmemişler ki; üzülüyor daha çok daha çok en çok sevseniz dahi
yaralarına merhem maalesef olamıyor, başaramıyorsunuz.
Tabi ki üzücü, ama netice olarak sevgisizliği iyileştirmek çok ama çok zor.
İyileştirdiğinizi zannettiğiniz anlar oluyor elbet fakat en ufak bir şeyde o boşluk
tekrardan beliriveriyor.
Zor zanaat yani özetle.
E ne yapalım yani sırt mı çevirelim?
Tabi ki hayır, aksine çok sevin, çok çok sevin …
Ancak bilin ki; ne kadar da sevseniz ne kadar da canınızı verseniz nihayetinde
sevgisizliğinin kötüsü dahi, maalesef gene siz olacaksınız.