30.09.2024 09:33:00

404

Bülent TIRTIR

 

Bir Şey Yapmalı! 

Moğollar grubunun bir şarkısı vardır belki dinlediniz belki dinlemediniz, bilemiyorum. “Bir şey yapmalı” diye. Nakaratın tekrarının fazlalığı ve şarkının sözlerinde ki şikayet sayısı beni delirttiğinden sebep hiç sevmemişimdir. Klasik Türk Solu bakış açısının güzel örneklerinden biridir bana göre. Şikayet var ama çözüm yok. Sabah durakta başlar ve akşam eve dönünceye kadar şikayet dinler ve şikayet ederiz. Sekmeyen toplum kurallarımızdan biridir bu. 

Her şeyden şikayet et ama hiç bir çözüm önerme. Siyasi bir açmaz veya eksiklik değil bu sadece, toplumsal bir tepki. Osmanlı'dan bu yana hep şikayet edip merkezin bir şeyler yapmasını beklemekten olsa gerek. Elimizi taşın altına koymadan, herhangi bir sorumluluk üstlenmeden sadece söyleyerek, şikayet ederek bir şeylerin düzeltilmesini, hal yoluna koyulmasına ön ayak olarak görüyoruz. Sosyal medyadan sonra işin suyu iyice yere kaynak oldu diyebiliriz. Haddini bil etiketlerinden tutun da birilerinin savcının karşısına çıkarılmasına hep bu şikayet tutkusu sebep oluyor. 

Sesi çok çıkanın dediği oluyor. Pratikte durum böyle kolay işliyorken zor olan şeyi yapmaya kimse yeltenmiyor. Düşünmeye! Düşünmek zahmetli bir iş. 

Çözüm bulmak ondan da zor. İşler kolaylıkla, zahmetsiz, sorumluluk altına girmeden hallediliyorken bu çarkın tersine hareket ederek çomak sokacak kaç aptal(!). tanıyoruz?! Ve itiraf edeyim ki bu aptal ben olmalıyım, bu aptal sen olmalısın. Bu aptalların sayısı çoğaldıkça içimizde yaşayan uyanıkların sayısı azalacaktır. Gündelik yaşantınızda sizi rahatsız eden şeyleri belirleyin ve bunların çözümlerini düşünün. 

Siz olsanız ne yapardınız? Bulduğunuz çözümleri dost ortamlarında, sanal platformlarda mümkün olduğunca dile getirin. Bu sizi şikayet noktası değil çözüm insanı yapacaktır. Bırakın ukala desinler, amma konuştun desinler, bir tek sen mi biliyorsun desinler. Eminim ki bir süre sonra bir kişiyi kendinize benzeteceksiniz. 

Kültürel ve sosyal değişimler her zaman bir kişiyle başlar. O kişi siz olun. Düşünelim bakalım. Sokakta ki saygısızlığı kanunlar mı bitirir yoksa toplumsal baskı mı? Bu baskıyı oluşturabilecek insanları nasıl bir araya getirebiliriz? Gece yarısı arabadan gelen müzikle insanları rahatsız edenleri nasıl durdurabiliriz? Seçimi kazandığında koltuğa işe alınacak akrabalar listesi ile gelen çiçeği burnunda belediye başkanını nasıl durdurabiliriz? Kanunlar ve cezaların caydırıcı olmadığı bir alandayız. Herkesin birbirine benzediği ve yerine kim geçerse geçsin aynı kabahati tekrarlayacağı bir ortamdayız. Henüz kırılma anı yaşanmamışken kendinizi bu alandan çekin ve hazırlanın. 

Zira lumpen hareket engellenemez!


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.