Siz bu ülkenin ruhunu boğmaya çalışan, çoğunluğa hükmeden azınlık; azıcık ama tehlikeli, sinsi, ahlak ve çizgi tanımayan bir zümresiniz. Her zaman merak ederdim İtilaf Devletleri İstanbul’u neden terk etti diye? İstanbul gibi dünyanın göz bebeği bir şehirden bahsediyoruz... Neden? O zamanın en büyük devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkmış, yenmiş olabilirler. Fakat milyonlarca halkı katledip, tarih sahnesinden silecek de değillerdi. İngiliz çocuğu falan olacak da değildik bu arada. Sınırlarımızı çizdiler. Boğazlar meselesini hallettiler! Halifeliği bitirdiler! Alfabemizi, kılık kıyafetimizi değiştirdiler! İçimize hainler yerleştirip gittiler. Bizi bir arada tutan, dünya üzerinde tek vücut olmamızı sağlayan hilafet makamını itibarsızlaştırıp, bitirdiler. Böylece İslam coğrafyaları parça pinçik doğrandı, bölündü, yemeye hazır lokma haline getirildi. Bir de “Madem İslam akıl dini, en iyi din de neden bütün Müslümanlar birbirini doğruyor, aç sefil durumda?” algısını da oluşturdular ve hatta Müslümanlara bile bunu böyle düşündürttüler. Ama en önemlisi İstanbul’un fethinden bile rahatsız olan, kendi öz atalarımızdan nefret eden ne idüğü belirsizler türettiler. Son fetih kutlamalarında da bu manzarayı gördük. Bu fetihten rahatsız olan zümre ise ne hikmetse boğazlarda yaşayan, üniversitelerde çalışıp yüksek miktarda geliri olan, yönetmenlik yapan insanlardan müteşekkil. Üniversitelerimiz ve sanat camiamız temizliğe muhtaçtır. Sözde akademisyen olanların birçoğu beş para etmezdir. İşte içimiz böyle hain ve liyakatsiz insanlarla doludur. Anadolu insanının sanatta, bilimde, siyasette, ticarette yükselmesini kabul edemiyorlar. Bu ülkenin gerçek sahiplerine alın teri ile yakaladıkları başarıları çok görüyorlar. Bunlar, İslam’la, ahlakla, hoşgörüyle, adaletle, yardımseverlikle yoğrulmuş bu milleti kabullenmiyor, hazmedemiyorlar. Hak etmedikleri halde sahip oldukları imkânları, ellerinde bulundurdukları vesayeti kaybetmeye başladıkları için çırpınıyorlar. Zoruma gidiyor! Orası burası oynayanların, milleti bölmek, değerlerimizi yok saymak, yok etmek isteyenlerin yaşadıkları hayatlara şöyle bakıyorum da öfkeleniyorum. Gariban Anadolu insanımıza acıyorum. Bu ülkenin kaymağını yiyen bunlar. Mesela İstanbul’un fethine, ya da milli değerlerimize, manevi değerlerimize sövenlerin sosyal medya hesaplarını inceliyorum. Bu illa yönetmen ya da üniversite hocası değil. Sıradan bir vatandaşın profiline de bakıyorum. Bu ülkeden bu kadar şikâyet eden kişi nasıl şeyler paylaşmış, hayatı nasıl merak ediyorum... Karşılaştığım manzara şöyle; Eğlenceli rakı sofralarını paylaşmışlar... Her günleri ayrı, lüks bir kafede geçmiş... Gariban Anadolu insanı kuru fasulyeye talim ederken ve bu da kendisine çok görülürken; bunlar yedikleri Fajita’ların, içtikleri Milkshake’lerin görsellerini paylaşmışlar. Evinden işine, işinden evine hapsolmuş gariban vatandaş gibi değil bunlar... Gittikleri Paris, Viyana, İtalya, Disneyland, Newyork fotoğraflarından albümler oluşturmuşlar. Yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında. Afrika’da açlıktan ölen çocuğun derdiyle dertlenmiyor bunlar... Beş yıldızlı otellerde açık büfelerde doymak bilmez nefislerine hizmet ve tabi ki hunharca israf ediyorlar. Karadeniz’in bir dağ köyünden, İç Anadolu’nun bir kasabasından ya da Güneydoğu’dan hiç ayrılmamış gariban halkımızın aksine... Bu memleketin en gözde tatil beldelerinde her yıl doyasıya yaptıkları tatilde çekindikleri, apış aralarını gösteren, kalçalarının yuvarlaklığını, kusursuzluğunu sergiledikleri, barlarda, köpük partilerinde kop kop koptukları fotoğraflar paylaşmış bunlar. Siz bu ülkenin sahibi değilsiniz! Azınlık olduğunuz halde yaşadığınız üst düzey hayatlar fanidir bunu bilin. Bitecek bu hayatlar. Ve bu memleketin insanları özüne, maneviyatına dönecek er ya da geç. Yaşadığınız hayatlar geçicidir, sabun köpüğüdür haberiniz olsun. Anadolu’nun yükselişini durduramayacaksınız! Fetih ruhunu, İslam ruhunu söndüremeyeceksiniz... Bu vatanın, bu toprakların asıl sahiplerini hor görmeye, ezmeye, sömürmeye devam edemeyeceksiniz! Fetih şanlıdır, mühimdir! Efendimizin müjdesi için verilen cihad mücadelesinin nişanesidir Fetih. Ve o kumandan ne güzel kumandan, o asker ne güzel askerdir. Kilitlediğiniz Ayasofya elbet açılacak, işgal ettiğiniz Kudüs elbet kurtulacak, yerle bir ettiğiniz İslami Bilimin Altın Çağı yeniden inşa edilecek.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.