Prof. Dr. İbrahim ÖZTEK

Tarih: 29.10.2023 17:59

Cumhuriyet Fazilettir...

Facebook Twitter Linked-in

 

Prof. Dr. İbrahim Öztek

Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı

Üsküdar Üniversitesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı

 

 

 

CUMHURİYET FAZİLETTİR, CUMHURİYET TÜRK MİLLETİ İÇİN EN UYGUN YÖNETİM ŞEKLİDİR. CUMHURİYETİN TEMELİNDE TÜRK KAHRAMANLIĞI VE YÜKSEK TÜRK KÜLTÜRÜ VARDIR.

 

Ekonomisi göçmüş devletlerin en başta itibarı göçer. Aklı göçmüş devletlerin ise yaşam hakkı kalmamıştır. Osmanlı devleti 1800 yılından itibaren ekonomisinin zayıflaması, Balkanlardan ve Kafkaslardan üst üste gelen Rus akınları, batının bilim ve teknolojisine ayak uyduramama, bilgisiz ve dirayetsiz yöneticilerin uygulamalarnı, sonunda dünyanın en büyük imparatorluğunun yıkılışına neden oldu. 

Birinci dünya savaşı Osmanlı devletinin sonunu getirdi. Osmanlının henüz değerini bilmediği petrol, Osmanlının topraklarından fışkıracaktı. Yani savaş Osmanlıyı yok etmek ve bir damla petrol, bir damla kandan kıymetlidir, zihniyetiyle topraklarımızda bulunan kara altına sahip çıkmaktı. Savaş kaçınılmazdı. Düşmanlarımız, önce Libya’ya, sonra Balkanlara, daha sonra Türklerin bulunduğu her bölgeye saldırdılar ve belki 15 cephede birden savaşmak zorunda kaldık. 

 

Savaşın başlangıcında düşmanı, önce Çanakkale’de boğazın soğuk sularına gömerek, bellerini kırdık. Sonra Kut-ül Amare’de İngiliz ordusunu esir aldık. Savaşın son günleri de Azerbaycan’da Ermeni, Rus ve İngiliz ordularını perişan ettik.

 

Müttefikimiz Almanlar yenilince, biz de yenik sayıldık ve 620 yıllık Osmanlı devleti teslim oldu. Payitaht ve tüm topraklarımız işgal edildi. Bize Ankara civarında bıraktıkları bir avuç toprak bile çok görülmüştü. Düşman kirli çivmeleri ile vatan topraklarını çiğnediği gibi şeref, haysiyet ve onurumuz da çiğnenmişti. Devlet ve millet dara düşmüştü. Bu millet, her dara düştüğünde, nice kahramanlar ve nice önderler yetiştirmesini de bilmiştir. Bunlar saymakla bitmez. 

 

Fakat içlerinde biri vardır ki, o yüzyıllarda bir yetişen dahi, asker, siyasetçi, devlet adamı, düşünür, o yol gösterici, kanun yapıcı ve devrimcidir. Dünyanın en ileri milletleri O’nun gibi birisinin ülkelerinde doğmadığına ve böyle birine sahip olamadıklarına yanıp tutuşmuşlardır. 

 

O, Libya’da İtalyanları, Edirne’de Bulgarları püskürten,  Conk bayırı, Anafartalar, Arıburnu ve Suvla kahramanıydı. Boğazları, payitahtı, saltanatı ve hilafeti kurtaran, cesareti ve kararları ile askeri şahlandıran ve ünü Anadolu’ya yayılan Albay Mustafa Kemal’di. O, Bitlis’te Muş’ta Rus’ları püskürten, 
7. Ordu komutanı olarak, Halep’te İngilizlere karşı savaşan, Suriye’de Yıldırım Orduları Komutanı, Büyük stratejist ve Osmanlının en büyük nışanına layık görülmüş cengaverdi.

 

Düşmanın yüksek silah gücü karşısında kendinden ve milletinden o kadar emindi ki, “bu iş burada bitmemiştir” “geldikleri gibi giderler” diyordu. 

 

Yeni bir ülke, yeni bir devlet ve yeni bir millet için bir avuç silah arkadaşı ile “parola ya istiklal ya ölüm” diyerek, sonunda tarihin seyrini değiştirecek müthiş bir teşkilat kurdu. Bu teşkilat birden dağ gibi büyüdü ve korkusuzca dünyanın üzerine yürüdü. Yüksek iradesi ile dağılan kuvvetleri avucunda topladı. Asker yoktu, silah cephane yoktu, para pul yoktu. Fakat vatan için ölmeye hazır bu bir avuç insanda dağ gibi yürek, cesaret ve iman vardı. Düşmanın çeliğine zırhlılarına karşı onlar Anadolu’ya imanı götürmüşlerdi. Silah ta, cephane de, mühimmat ta bulundu ve muhteşem bir ordu kuruldu. Sonunda bu orduya beklediği emir geldi. Emir: “ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir ileri” idi. Bu emir dağlarda, bayırlarda, ovalarda, vadilerde yankılandı. Bu millet, Türk olduğunu ve damarlarında asil bir kan taşıdığını yeniden hatırladı. Her zaman olduğu gibi yeni bir destan yazmaya çoktan hazırdı. Şahlandı ve vatanın her köşesinde düşmanı kanlarında boğdu. 

 

Dünyada zaten imparatorlukların hükmü bitmişti. Şimdi Türk milletinin şanına layık cumhuriyet ve demokrasi ile tanışmanın zamanı gelmişti ve bütün dünyanın saydığı Başkomutan, büyük devlet adamı, o yol gösterici, o yüz yıllarda bir gelen dahi, 28 Ekim 1923 günü beklenen muştuyu verdi: “efendiler yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz”. 

 

Bugün o mutlu muştunun üzerinden tam 100 yıl geçti. İlk anda ülke imar edildi. Önce beyinler çelik ağlarla örüldü. Hurafelerin yerini bilim ve fen aldı. Ordu, gençlik, öğretmenler, çiftçiler, işçiler, sanatkarlar ürettikçe üretti. Tekstili, kömürü, çeliği işleyen, üç uçak fabrikasında uçaklarını üreten, bunları ihraç eden ve tüm borçlarından kurtulmuş bir devlet ortaya çıktı. 

 

Fakat, bugüne gelindiğinde birçok siyası ve pembe devrim oyunlarıyla o tempoyu nasıl kaybettiğimizi düşünmek lazım. 

 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bize mükemmel bir ülke bırakmıştır. Bu ülke; bugün de coğrafi konum, stratejik yapı, yerüstü ve yeraltı zenginlikleri ile yine egemen güçlerin ve küresel sömürgenlerin hedefinde yer almaktadır. Türkiye, kendini yok etmeyi amaçlayan projelere karşı çok daha mükemmel projeler hazırlamalıdır. Türkiye alt üst kimlikleri, çok kültürlülüğü, medeniyetler uyutmasını, etnisite ve azınlık oyunlarını bir kenara itip, gerçek kimliğine sahip çıkmalıdır. Bu güzel vatan, geçmişte olduğu gibi bugün de küresel güçlerin, ajanları ve işbirlikçilerinin hedefindedir. Türkiye, tarihinden, ordusundan ve töresinden koparılmak istenmektedir. Büyük işler yapması gereken Türk çocuğunun ecdadını tanıması engellenmektedir. 

 

Dün olduğu gibi bugün ve gelecek için de cumhuriyet Türk milletinin en büyük hazinesidir. Bu hazineye sahip çıkıldıkça, Türk milleti daima yücelecektir. Atatürk bize, daima Çağdaş medeniyetlerin üstüne çıkmayı, çok çalışmayı, geleceğin dünyasının çalışkanlara ait olacağını, hayatta en hakiki yol göstericinin ilim olduğunu, eğitimsiz bir milletin köleliğe mahkum olacağını söylüyor ve benim sözlerim bilimle ters düşerse beni değil bilimi tercih edin diyor. 

 

Biz bugün, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamışsak, onu anlatmanın günüdür. Yaptıklarından ders almanın, vasiyetine sahip çıkmanın, devrimlerini yaşatmanın, emanetlerini korumanın ve öğretilerini uygulamanın günüdür. O, milletine daima hürriyeti, bağımsızlığı, aklı ilmi, teknolojiyi ve böylece geleceği ve yüksek medeniyeti işaret etmiştir. Cumhuriyeti ve devrimlerini yaşatmak, Türk milletinin geleceğidir. Çağdaş ülkelerin, yüksek medeniyetlerin üstüne çıkmaktır. Şimdi bunun için çalışalım. Hep birlikte Türkiye Cumhuriyetini nice 100 yıllara taşıyalım. Cumhuriyetimizin 100. Yılı milletimize kutlu olsun.0

Selam sevgi ve saygılarla

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —