1.07.2024 07:56:00

Mehmet ERDİL

 

DÜNYA SÜLEYMAN'A KALMAMIŞ!

 

Bağcılarda mahalle arasında bir kıraathaneye uğradım, muhabbet kırıla gidiyordu, Anadolu yu getirip aha buraya koymuşlar! Kahkahalar, takılmalar, maçlar derken konu evrildi bir yere geldi!

 

Orta yaşta zayıfça olan okey masasına sırnaşan yancı abi;

 

Artık aklına ne geldiyse; "Dünya Süleyman'a kalmamış" deyip oflayınca, ayakta okeyi seyreden yiğido ile diyalog şöyle monoloğa dönüştü;

 

-Hangi Süleyman'a kalmamış dünya?

 

-Eğer Peygamber olan Süleyman dan bahsediyorsan o bir Kraldı! Ona Kaldı.

 

-Eğer Sultan olan Süleyman dan bahsediyorsan o bir padişahtı! Ona da kaldı.

 

-Eğer Ispartalı Süleyman dan bahsediyorsan o da bir Cumhurbaşkanıydı ona da kaldı!

 

-Eğer Of lu Süleyman dan bahsediyorsan o bir Bakandı, elbette ona da kaldı!

 

 -Asıl Süleyman'lara kalmış dünya, Dayı! Deyip sesini yükseltti!

 

-Oldum olası bu cümleye kızmışımdır!

 

-Çünkü bu cümleyi bir zenginin ağzından duyamazsın!

 

-Genelde züğürtler söyler!

 

-Biz söylerük!

 

-Onu da yanlış söylerük!

 

-Dünya Süleyman'a kalmamış mış!

 

-Ba ba ba ba ba…

 

-Daha ne kalsın! Dayı. Krallık, padişahlık, cumhurbaşkanlığı, bakanlık! kalmış ya..

 

-Sana kalan ne?

 

-Hiç bi şey..!

 

Amele Nurettin'e ne kalır ki! bir yaba bir mala!

 

-Züğürtsün ya!

-Süleyman ile Teselli buluyorsun!

 

-Üç günlük dünya diyorsun! Fakirde ölecek zenginde! Demeye getiriyorsun!

 

-Mahkeme kadıya mülk değil! Demeye getiriyorsun!

 

-Öbür tarafa ne götüreceksin, gideceğin yer iki metre küplük kuyu! Demeye getiriyorsun.

 

-Bırakta bir kez onlar desinler!

 

-Dünya Süleyman'a kalmamış mış..!

 

-Yani benim Süleyman dan aşağı kalır yanım yok! Demeye getiriyorsun!

 

-Eşitiz diyorsun! Yani.

 

-Halbuki;

 

-Süleyman'ın kol saatini almaya kalksan, yemesen içmesen mesaiyle birlikte iki sene çalışman lazım!

 

-Nasıl eşit olursun!

-Ramseyden takımını, jarse den gömleğini, italyan kravatını saymadım bile!

 

-Dünya nasıl Süleyman'a kalmamış mış!

 

-Dayı, sen; -Hiç yaşamadım! demiyorsun, doya doya yiyemedim! gönlümce harcayamadım! Gün yüzü görmedim! Bayramlarda çocuklarıma giysi alamadım! Sömürüldüm, hakkımı alamadım! Çalıştım ha çalıştım…! Biriktiremedim, bir ev alamadım Vs. Diyemiyorsun,

 

"Dünya Süleyman'a kalmamış mış" diyorsun.

 

-Süleymanlar senin kadar çalıştılar mı!

-Ellerinde nasır var mı!

 

-……!

 

-Sende Süleyman olaydın o zaman!

 

-Niye olamadın?

 

Herkes kulak kesilirken;

 

Oyunculardan Yaşar abi dedikleri kişi, gözlüklerinin üzerinden ayaktaki ha bire saydıran yiğido ya bakıp, oturana hitaben;

 

-Bırak şu kominisi!

-La oğlum, adam, Dünya Süleyman'a kalmamış dedi! Ne dedi! Allah Allah uzatma!

 

-Adamı dediğine demediğine pişman ettin!

 

Hepsi birden katıla katıla gülmeye başladılar!

 

Yaşar abi, kahveciye dönüp yahu bunlara birer çay verin hele…

 

***

 

Ne kadar hoşuma gitmişti!

 

Arada yaşar abi gibi, durun hele diyen var, onu dinleyenler var, hatır var, saygı var! Denge kurma var, konuşma özgürlüğü var! Darılma yok hoşgörü var! Ateşe benzinle gitmek yok!

 

Bu önü alınamayan aşırı pahalılıkta, bu tip örnek sözlerle zenginleri hoş göstermek, alım gücü zayıf emekçileri çok geriyor çileden çıkarıyor maalesef!

 

Ama yiğido da haklı çünkü dertli, bu cümle ölüm var ölüm dese de;

 

Ölüm bile garibana farklı geliyor be usta! Deyip ekliyor!

 

Ne demiş Koca Şair;

 

Bir garip öldü diyeler,

Üç gün sonra duyalar,

Soğuk suyla yuyalar,

Şöyle garip bencileyin.

 

Kör olsun yokluğun gözü!


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.