26.12.2023 16:05:00

Mustafa KAPLAN

 

DÜŞÜŞ

Aşkı Uğruna Maneviyatına Kıyan Şeyh

San'an günden güne daha beter olmuş, artık sokakları mesken tutmuştu. Bu vaziyeti kulağına giden Humar Hatun bir sabah onu görmeye gitti. 

Baktıki o biçare çok perişan bir durumda. İyice zayıflamış,hasta ve kendinden bi haber; durmadan adını sayıklayıp, duruyor... 

Yaklaşıp ona şöyle dedi:

"Ey bir yere sığamayan aşk sarhoşu ihtiyar!  Bunca çektiklerine değdi mi pek? "

Benimle gel, sana konağımda yeni elbiseler ,karnını doyurmak için soframada güzel yemeklerle beraber hoş içecekler vereyim, " diyerek, onu konağına davet etti... 

Masanın üzerinde muhtelif leziz yemeklerle beraber, birde içi dolu bir şarap şişesi konulmuştu.Kız , Hindistan'da aldığı sarı renkli harikulade elbise içinde güneş gibi parlıyor,San'anı aşk deryasından kopup gelen Mevcelere maruz bırakıyordu... 

 KIZIN SAN'ANI İKNA ÇABALARI

Papazın kızı ona: “Sevgilisiyle aynı renge boyanmayanın sevgisi, renkten, kokudan başka bir şey değildir, dedi, eğer gerçekten âşıksan Müslümanlıktan el çekmelisin!” Şeyh kızın elinden şarap kadehini aldı, içti. İçtiği anda da, Kuran'da ezberlediği tüm ayet ve süreleri unuttu,geriye kuru kelimelerden başka bir şey kalmadı. Sarhoş oldu,kızın da  içtiği şaraptan sarhoş olduğunu görünce boynuna sarılmak istedi. Kız: “Takva ile aşkın  birbirine barışık olduğu  nerede görülmüştür. Aşk'ın sonu kâfirliktir, bunu unutma!

Benim dinime girersen, kolunu boynuma dolar, beni kucaklarsın.” dedi. Şeyh, kızın bu söylediklerini duyunca hemen  oracıkta Hıristiyan olmayı kabul etti. Kıza : “Daha yapacak ne kaldı?” diye sordu. Kız: “Ey tutsak ihtiyar, dedi, benim mehrim ağırdır, sense çulsuzun tekisin.” Şeyh, kıza: “Yalnız cennete gitmektense seninle cehenneme gitmek daha hoş.” dedi. Kız: “Henüz istediğim gibi pişmeyen âşık, öyleyse mehir işini de bitirelim, Benim mehrim, tam bir yıl durup dinlenmeden domuzlarımı gütmektir. Yıl bitti mi seninle evlenirim” dedi. Şeyh itiraz etmedi. Kâbe müdavimi şeyh, aşkı için bir yıl domuzlara çobanlık yapmayı kabul etti. Ona gayıptan haber verdiler. "Şarapla su karışınca helal olur mu? Ya içindeki putu kıracaksın; ya keşiş elbisesi giyip, zünnar kuşanacaksın. İçinden bu bilgiler yoksa belki  mazur sayılabilirsin; ama yol eri olamasın.Büründüğün küfür postunu at, kurtul, Şeytanın telkinlerine kulaklarını tıka! Böyle yapmasan rezil, rüsvay olursun. Silkin ve kendine gel.Tıpkı,bir zamanlar sevdiği kız tarafından günaha dâvet edilen bir  gencin; o  teklifi  ret ettiği gibi , sende ret et..şöyle ki! "

Bir adam Şeytanla sıkı  dost olur

 Bazen ona yoldaş, bazen  post olur 

Gezerlerdı  dağ tepe hep beraber 

Bırakmazlardı gezilmedik bir yer

 Bir gün geçti bir köyden yolları 

Gördüler bir sürü Allah'ın kulları 

Bir düğünde halay çekmekte kadın, erkek

 Oyunda herkes tüm hünerlerini dökerek

 Ritmine amade kılıp bedenleri mutasıl

 Ah keşke bitmese derlerdi  bu fasıl 

Raks edip uyarak sesine oynak havanın

 Şen şakrak altında gök tavanın 

Gördüler halay başını bir dilber çeker

 Bellini oynatıp, hem gerdan büker 

Bu dediler, hori veyahut melek 

Oynamakta mahir hem çok civelek

 Bir sevdiği vardı kızın, aynı köyden 

Canından çok severdi hem de her şeyden

 Şeytan girdi kızın kalbine tuzak kurup 

Düğünün karmaşasından hemen dem vurup

 Dedi git şimdi sevgilin tek ve yalnız

 Kapısını çalıver onun hemen apansız 

Vuslatla müjdele iki yüreği 

Burada durmanın hiç yok gereği

 Süzülüp halay'dan çekip gitti kız 

Bizimki ,Şeytana dedi bu ne hız

 Haydi dedi Şeytan, gidip bakalım 

Boynuna görünmez ipi takalım

 Gittiler, iki genç tartışır durur 

Oğlan günah dese, o kız kudurur

 Kabul dedi oğlan, abdest alayım 

Sonra bu kavl üzre sadık kalayım

 Girip tuvalette geçirdi zaman 

Cümle necaset'e büründü o an

 Buyur dedi kıza, işte gör benim

 Varsın necasetten pislensin tenim

 Yanmaktan iyidir böylesi bence

 Rabbim dedi artık bitsin işkence 

Tiksinip oradan kaçtı kız hemen

 Şeytan, bak gördün mü tutmadı dümen

 Oğlan boynundaki ipi çıkardı 

Hem kendini,hem de kızı kurtardı 

Arkadaşı dedi boynumda ip yok

 Şeytan, dedi ip gerekmez senden çok

 Vardır böyle, peşi'm sıra yürürler

 Hizmetimi itirazsız görürler.

San'an'ın içinde bulunduğu bu süregen cezbe hali, kulağına fısıldanan gaybi sözleri duymasına imkan vermeyip,onu bir felaketin girdabına sürükleyip, götürdü... 

Kızın, San'anla ilgili verdiği müjde, papazı çok sevindirdi. "Yarın, götürüp   kilisede ona keşiş elbisesi giydirip, zünnar kuşandıralım " dedi. Meğer baba, kız; Sana'n'a tuzak kurup, oyun tertip etmişler. 

Ertesi gün Kilise'de başta papaz, tüm keşişler halka kurup;ortalarına aldıkları San'an'a keşiş elbisesi giydirip,zünnar bağlattılar.Sonra  yüksekçe bir yere konulan İsa'nın heykelinin önüne getirtip,ona tapacaksın! " dediler ...

San'an aşkı uğruna onların tüm isteklerine boyun eğip, kabul etti. Kerametlerin efendisi Şeyh Sa'nan, şimdi keşiş kılığında, sonradan seçtiği dinin kulu,kölesi olmuş; artık hizmet etmeye hazır bir duruma gelmişti... 

Papaz, bir anahtar uzatıp, ona:  " Çiftliğin " dedi. "Bundan sonra orada yatıp,orada kalacaksın. Boş zamanlarında da gelip konağın işlerinde, hizmetkarlara yardım edeceksin! " O biçare "tamam! " dedi çaresizlikten.

Sana'n çıkıp gittikten sonra, Papaz keşişlere : " İstediğimizi elde ettik..! " dedi. " Bugünden itibaren boş durmayıp, Müslümanların çoğunlukta olduğu yerlere, mekanlara gidip, Şeyh San'an'ın, İslam'ı ret edip, Hristiyan olduğunu yayalım.Bu durum, çoğu müslümanları kendi dinlerinden soğutacaktır..! "

Bende ,yarın Alamut Kalesine doğru yola çıkıp,bu haberi  Hasan Sabah'a bizzat kendim İleteceğim. Eminim o bizden daha fazla sevinecektir.


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.