Ekonominin Sessiz Mağduru: Unutulan Vatandaşın Hayatta Kalma Mücadelesi
Türkiye bugün ekonomik göstergelerle açıklanamayacak kadar derin bir kırılmanın içindedir. Rakamlar enflasyonu yüzde şu, büyümeyi yüzde bu gösterir; fakat sokakta gerçek başka konuşur. Akademik literatür bu durumu sosyo-ekonomik güvensizlik sarmalı olarak tanımlar. Halkın yaşadığı ise çok daha basit bir gerçek: Hayatta kalmaya çalışmak.
Market raflarındaki fiyat değişiminin hızı, devletin açıkladığı verilerin önüne geçmiştir. Enflasyon, istatistik kurumlarının değil, vatandaşın bizzat tuttuğu alışveriş fişlerinin dilinde konuşmaktadır. Bir ülkenin geleceğini gençlere verdiği umut belirlerken Türkiye’de gençlik bugün umut değil, çıkış arıyor. Eğitimli olan yurtdışına bakıyor; vasıfsız olan ise düşük ücret sarmalında kayboluyor.
Ekonominin merkezinde yer alan vatandaş artık tüketici değil, krizin taşıyıcısıdır. Ay sonu, maaş, fatura, kira… Bunlar birer ekonomik başlık değil, birer psikolojik baskıdır. Türk halkı bugün yalnızca geçim sıkıntısıyla değil; aynı zamanda gelir adaletsizliği, torpil düzeni, fırsat eşitsizliği ve politik belirsizlikle mücadele ediyor. Sosyal bilimler bu tabloya yapısal kırılganlık der. Vatandaş ise buna tek kelimeyle hayat diyor.
Kamu politikalarının yarattığı en büyük tahribat ekonomik değil, toplumsal güven kaybıdır. Halk devletin açıklamalarına inanmıyor; piyasaya inanmıyor; geleceğe inanmıyor. Kurumlara güven sıfırlandığında ekonomi yalnızca değer kaybetmez, toplum da çözülmeye başlar.
Bugün Türkiye’de asıl soru şudur:
Bu insanlar daha ne kadar dayanabilir?
Çünkü sokaktaki insanın tek derdi enflasyon değil; hakkaniyet duygusunun kaybolması, emeğin karşılık bulmaması, alın terinin değersizleşmesidir.
Yazar Ercan Baş
ekonomik kriz vatandaş nasıl etkileniyor, Türkiye’de geçim sorunu nedir, sosyoekonomik güvensizlik neden artıyor, ercan baş ne yazdı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.