Garip Bir Halettir Aşk
Aşk… Garip bir hâlettir. Ne kelimeyle tam izah edilir, ne de akılla tam kavranır. Aşka düşen gönül, önce kendini unutur. Sonra nefsini, sonra dünyayı... Ve sonunda yalnızca sevdiğini görür.
Ey gönül! Eğer aşk sana uğramışsa, cevr ü cefaya hazır ol. Zira aşk, önce yıkar, sonra inşa eder. Gelen aşk’tan gelmişse, gelen acıya da “baş göz üstüne” demesini bil. Çünkü aşkta incinmek bile bir lütuftur; aşkın tokadı bile şefkatin tecellisidir. Gönül buna hazır olmalı, incinmekten korkmamalı.
Aşk bir edep yoludur. Bu yolda yürüyen, sözün değil halin kıymetini bilir. Bu yolun kapısında “ben” yoktur. Her söz, bir öncekiyle tartılır; nefsin değil, hakikatin izniyle konuşulur. Aşk, susmayı öğretir; çünkü her hakiki aşkın dili sükûttur.
Eğer bir aşıksan, aşk sultanının emrine boyun eğmelisin. O ki gönüllerin sahibi… O ki vuslatın yegâne kapısı… Sevdaya düşmüşsen, derbederliği göze almalısın. Ciğerin yanacak, hem de köz köz olacak… Ama o yanış sana kendini hatırlatmayacak; seni senden alacak, seni Ona ulaştıracak.
Bir saç telinde gizlenmiş bir Leylâ vardır bazen. O saça düşen gözyaşını ancak hakiki âşık görür. Aşkın meclisi vardır, adına Bezm-i Âşıkan denir. Orada suskunluk konuşur, orada aşkın kadehinden içilir, orada sazlar dile gelir. Ney’le ud çalınır; her nağme bir vuslatı, bir bekleyişi, bir yakarışı anlatır.
Ey gönül… Aşk bir hâl, bir haldir. Ama garipliğiyle en yakınlaştıran, yokluğuyla en çok var eden hâl… Aşk, seni yok eder ama seni sen yapar. Seni senden alır ama asıl sahibine götürür. Ne acayip bir sırdır ki, yandıkça çoğalır, bittikçe tamam olur, sustukça söylenir.
Ve unutma:
Aşkı gerçekten yaşayanlar, gözyaşıyla konuşur.
Aşkı bilmeyenler, lafla övünür.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.