22.02.2020 11:10:56

Dinçay DOĞAR

Gazetecilik, Yol Geçen Hanı Değildir

Türkiye’de araştırmacı gazeteciliğin öncü ve şehit isimlerinden Uğur Mumcu öldürüleli 27 yıl oldu.

Arabasına konulan bombayla havaya uçuruldu parçalara ayrıldı.

Katilleri hala bulanamadı.

Katillerini bulmak o zamanki devlet yöneticilerinin beyanatları ile “Devletin namus borcu’ idi.

Katilleri belli değil.

Devlet hâlâ borcunu ödeyemedi.

Uğur Mumcu, gazeteciliği tanımlarken 'Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur' derdi. 

Tanıyan arkadaşlarına göre Kürt sorunu ve PKK konusunu iyi biliyor, araştırmacı gazeteciliğin gereği belgeye/belgelere sahip olmuş, bu konu üzerinde çalışıyordu.

Bu yüzden tehdit ediliyordu.

Gazeteciler arasındaki yaygın kanaate göre kirli derin ilişkileri biliyordu.

Muhtemelen bunları yazacağı bilindiği için öldürüldü.

Derin devlet öldürdü, kontrgerilla öldürdü denildi.

Gladio, kontrgerilla, Özel Harp Dairesi, derin devlet üzerine bir sürü yazılan kitaplar var. Bu konuda isteyenler internette de bu kelimeleri yazarak bilgi sahibi olurlar.

Bizi ilgilendiren Uğur Mumcu’nun gazeteci olması ve öldürülmesi ve devletin bu cinayeti aydınlatmayı namus borcu olarak ilan edip ortaya çıkaramaması…

Mumcu’nun katlini namus borcu ilan edenler muhtemelen derin devleti veya Gladio’yu veya kontrgerillayı bilmiyorlardı.

Veya hafife alıyorlardı.

Mumcu'nun bildikleri açığa çıkarsa dünyadaki tüm dengeler değişecekti. Çünkü Gladio, kontrgerilla, Özel Harp Dairesi, derin devlet üzerine araştırma yapanlar görecekler ki altından hep ABD çıkacak.

İnternetten taradığım bilgilere göre Uğur Mumcu'nun 1992-1993 yılları arasında kaleme aldığı yazılarının 158'i PKK ve Kürt sorunu ile ilgiliyken, 117 yazısı ise ABD olmuş.

Mehmet Ağar, Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'ya 'Birileri bu suikastın çözülmesini engellemek için kalın bir duvar ördü' diyor.

Güldal Mumcu da o zaman bir tuğla çekin, olay aydınlansın diyor.

Mehmet Ağar da cinayetin karmaşıklığını anlatmak için “Bir tuğla çekersek duvar yıkılır” diyor.

Şimdi arkanıza yaslanın PKK’ya, PYD’ye sahip çıkan ABD’yi düşünün…

IŞİD’ besleyen ABD’yi düşünün…

FETÖ’nün kozmik odaya girmesini düşünün…

Hakan Fidan’ın MİT e başkan yapılmamasını düşünün…

Ve şimdi kendisine gazeteciyim diyen arkadaşlar siz de arkanıza yaslanın Mumcu’nun Üniversitelerde ders niteliğinde sürekli tekrarlanan/hatırlatılan 'Gazetecinin bu görevini yapabilmesi için habere, olaya, olguya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazması gerekir. Bunun için de gazetecinin güvenilir kişi olması zorunludur' sözünü düşünün.

Gazetecilik sıradan meslek değildir…

Gazetecilik patronlar kulübü değildir…

Gazetecilik tokatlamacılık ya da hapazlamacılık değildir…

Gazetecilik Orhan Erinç’in dediği gibi 'Gazetecilik canının istediğini yazma mesleği değildir'…

Gazetecilik boynuna taktığın fotoğraf makinesi ile hava atma mesleği değildir.

Gazetecilik iktidarın ya da muhalefetin tetikçiliğini yapmak değildir…

Gazetecilik sureti haktan gözükerek ince ayarlarla örtülü, imalı yaftalamalarla şantajcılık değildir…

Gazeteci okurunun önünde giden, okuruna yal açan, okuyucusunun düşünce evine daha büyük ölçülerde pencere açan, okurundan önce bilgiye ve belgeye ulaşarak bu bilgiler ve belgeler doğrultusunda bilinene daha çok bilgi katan öğretmendir.

Kısacası gazetecilik, yol geçen hanı değildir…          

Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü vesilesi başta Uğur Mumcu olmak üzere gazetecilik yolunda ölen tüm gazetecilere Allah’tan rahmet diliyorum.


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.