22.02.2022 19:48:33

Zuhal KİLER

Geçmişten Geleceğe

Günümüz toplumuna hangi perspektifden bakılır nasıl düzeltilir bilemedim. Yeni bir insan, yeni bir umut, yeni bir felsefe ve yeni bir dünya mı öngörülüyor. Yoksa var olan genetiğimize geçmişimize dönüşümü sağlanmalı. İslam’ı daha iyi yaşamak için daha güçlü imana, daha samimi bir kalbe, daha fedakâr bir karaktere daha bilinçli bir duruşa ihtiyaç vardır.

Mevcut duruma ilişkin cümle kuramamaktan, evrensel sorunlara ilişkin çözüm üretememekten duyduğum hicab duygusunu, kendi olamayan, kendi olmanın yolunu bulamayan günümüz uleması kendini nasıl rahatlatıyor bilemiyorum. Artık İslami, insani cümleler kuramıyoruz. Müslüman’ca düşünmenin nasıl olduğunu idrak edemiyoruz. Her ağızdan bir söz öbeği çıkıyor bu söylenen sözlerin hangi zihniyetten beslendiğini, hangi sistematik çevrede söylendiği bilmeliyiz.

Söylenen, dinlenen her sözün analizini iyi yapmalıyız anca öyle o fikri ve zihniyeti hem anlamış hem açıklamış oluruz. Dine dair söylenecek her sözün ve sözü söyleyecek her kişinin ilmen, ahlaken, diyaneten hem de akademik bakımdan bunlara riayet etme zorunluluğu vardır. En kutsallarımızdan Aile hayatlarımızı yozlaştırdılar, yok saydılar. Bin yıl önceki mutlu, huzurlu ve hiçbir şey yapmak zorunda olmadan, sadece var olmaktan keyif alan, hayatı birbirlerine cehenneme çevirmeyen aslında hiçbir şekilde ütopik olmayan dünya düzenine geri dönebilmemiz imkansız değil. Tarih öncesi döneme baktığımızda çağdışı dediğimiz avcı- toplayıcıların hayatı belli açılardan zordu evet. Hayatın kısa oluşu, vahşi hayvanların saldırılarına uğrama tehlikesi, doğa şartları ve hastalıklar. Ama diğer yandan oldukça basit, mutlu ve huzurlu bir hayatları vardı. Tarihsel verilere baktığımızda savaşa dair hiçbir kanıt bulamıyoruz.

Bulunan arkeolojik kanıtlarda toplu şiddete dair hiçbir iz yok. İlk insanların günümüz modern insanından daha saldırgan, savaşçı ve vahşi olduğuna dair mitlerin doğru olmadığını son yıllarda yapılan arkeolojik ve etnolojik araştırmalar sayesinde öğrenmiş olduk. Yani insanlık binlerce yıl önce stresten uzak, sosyal, barışsever ve hayat doluymuş.

Günümüzdeki Avustralyalı Aborjinler günde dört saat yemek arar ve günün geri kalanında müzik ve sanatla ilgilenirler, birbirlerine hikâye anlatırlar ya da aileleri, arkadaşlarıyla vakit geçirirler. Artık mutluluğu kariyer, güç ve eğlencede gören anlayışları terk etmek gerekir. Doğru söylevlerle doğru insanlarla hayatı anlamlandırmak daha basitleştirmek gerekir.


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.