Mehmet Uzun

Tarih: 16.10.2024 22:26

HABERİM BİLE YOK…

Facebook Twitter Linked-in

HABERİM BİLE YOK…

İki binli yıllardı tepecik belediye meclis üyesiydim.
Meclis toplantılarını basın takip ederdi bu gün olduğu gibi
O dönemler Büyükçekmece de sanırım bir ki gazete çıkıyordu bunların biride Nezir hocanın çıkardığı Yerel haber Gazetesiydi
+
Gençtim kamuya ait konularda çok hassastım toplantılarda çok konuşmuş çok sorgulamış olacağımki Nezir Hocanın Dikkatini çekmiş.
Bana bir gün gazetede yazarmısın dedi dedim ben ne anlarım yazmaktan demiştiki sende o kumaş var yaz tamam dedim
+
Yaklaşık on küsur yıl aralıksız yazdım Yazılarım bölgede etkisini göstermişti. Bazı makam sahiplerinin olumsuz kamuya zarar veren yanlarını yazmıştım kimini görevden aldılar kimini atadılar
+
Numarası gizlenmiş bir çok telefondan küfürler yedim sineye çektim çünkü Gazetecilik birazda risk almakla iligilidir.
+
Bazen yazdığım bir konuyu üç gün sonra ulusal basında noktası virgülü ve  fotoğrafına kadar yüzde doksandokuz aynı köşe yazısına şahit olduk
Buda bizim ne kadar objektif olduğumuzun kanıtıydı
+
Günümüzde yazmak cidden çok zor ya Ahmetten Olacaksın Yada Mehmetten bunun ortası yok Çiçek böcek yazsan sorun değilde politik yazıyorsan sorun oluyor
+
Nezir Hocayla çocuklarıyla çok yakın dostluğum vardır kendi ailem kadar yakındır severim ve sayarım onlarda öğledir sağolsunlar
+
Dost dediğin sadece iyi günde hatırlanan olmamalıdır. Bazen beni aşan konularda tek bir telefonla koşup yardıma gelen bu değerli insana saygı duyuyorum
+
Gazetecilik yada gazeteciler temiz insanlardır . Çünkü suya sabuna en çok dokunan onlardır.
Suya sabuna dokunmayan gazeteciler ne yazıkki günümüzde en makbul olanlarda onlardır.
+
Midesiyle cüzdanının arasına sıkışmış halde hangi kamu sorununu gündeme taşıyacak yada ona taşıttıracaklar
On yıl boyunca hiç bir yazım sansürlenmedi demekki bende benim yazdığım gazetede suya sabuna çok dokunuyorduk o yüzden ellerimiz  ve vicdanımız temizdir şükür
+
Cumartesi günü kahvaltı proğramında buluştuğumuz ve yeni tanıştığımız gazeteci dostlarımız bana umut verdiler.
Kahvaltıyı düzenleyen vedavet eden davete icabeet eden herkesi kutluyor saygılarımı sunuyorum
+
Bir hikayeyle yazımı bitirmek isterim
Efendim anadoluda yaşlı bir adam ölmüş çocukları miras derdine düşmüşler
+
İşin garip olan tarafı bunlar üç erkek kardeş Büyük kardeşler en küçük kardeşlerine mirastan pay vermemek için küçük kardeşlerini her gün dövüp ona baskı yapıyorlarmış
+
Köylü küçük kardeşe akıl vermiş git demişler kasabaya ağabeylerini şikayet et mahkemeye ver Küçük kardeş tamam demiş kasabaya gitmiş
+
Tabi eskiden Arzuhalciler vardı yani dilekçe yazan Genç adam Arzuhalciye olan biteni anlatmış
Arzuhalci tamam demiş sen git biraz dolaş sonra gel buraya dilekçeni al tamam demiş genç adam
+
Genç adam belli bir zaman sonra gelmiş Arzuhalci tamam dilekçeni yazdım al oku önce eksik fazla bir şey yazmışsam bana söyle düzelteyim
+
Genç adam Dilekçeyi okur okumaz iki gözü iki çeşme hüngür hüngür ağlamaya başlamış.Arzuhalci merak etmiş ve sormuş
Oğlum hayırdır yanlış bir şeymi yazdım neden ağlıyorsun ?
+
Genç adam ağabeylerim bana neler neler yapmışlar benim haberim bile yok demiş
+
Şimdi o kahvaltıda o kadar çok değerli insanla aynı gazetede yazıyor olmamdan haberim bile yoktu

Sağlıcakla kalın…


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —