11.10.2023 10:33:00

Songül AYKAN

 

Hachiko’nun Sadakati..!

Çok meşhur bir film. İzleyenler bilir hikâyesini. İzlemeyenlere de şiddetle tavsiye edilir. Bir profesörün tren garında bulduğu bir yavru köpeğe sahip çıkışı ve sonra o köpeğin ona gösterdiği minnet ve şükranı anlatıyor, film. Sahibi her gün aynı tren garından işe gidip gelmektedir. Hachiko her gün, sahibini aynı yerde, treni en iyi görebileceği noktada bekler. Onu gördüğü an sevinç gösterileriyle karşılar ve birlikte mutlu mutlu evlerine giderler. Bir süre sonra profesör ölür. Fakat köpek, 9 sene boyunca aynı noktada sahibini hiç bıkmadan, usanmadan bekler. Vefayla, hiç vazgeçmeden son nefesine kadar bekler.

   Gerçekten çok etkilendim izlediğimde. Onu Yaradan geldi aklıma. Çoğu insanın hakir gördüğü bir mahlûkat, bu kadar mükemmel, bu kadar vefalıysa, dedim kendi kendime ve yutkundum...

   Rabbim ‘in yarattığı bir mahlûkat bu kadar sadık, vefakâr olursa, onu Yaradan nasıl bir vefayla kuluna döner... Yeter ki sen cânı gönülden Allah de, O’na dön. O da sana öyle bir dönüşle döner ki, açılır bütün kapılar. İşte ey gafil insan, Haciko’ya öyle sahibini dokuz sene bekleten kâinatın sahibi, senin de sahibin olan Rabbilalemin, sabırla O’na dön diye bekliyor. 

Bak ki O Rabbilalemin’in fazlına, keremine, bir hayır işledin mi, onu senin için onla, yüzle, binle çarpıp yazıyor; bir hata işledin mi, onu bekliyor, hemen yazmıyor. Sabırla bekliyor, kulumun aklı başına gelir, af diler Rabbine döner diye.

    O kulunu vefayla bekliyor. Ama kulu her seferinde vefasızlık edip dönmüyor, sabırla bekleyen, müşfik Rabbine. Hatta pervasızca günaha, isyana, kafa tutmaya, devam ediyor. Rabbi yine bekliyor, hep bekliyor. Hazır ve nâzır, yine de kulunu koruyor. Hem de öyle koruyor ki, biri ona kâfir dese, fasık dese, senin yerin cehennem dese, rahmetiyle arasına gireni daha büyük suç işlemiş kabul ediyor. Ama onu da bekliyor, tövbe etsin, af dilesin, “büyüklüğümün şanındandır, affedeyim “,diyor. Çünkü O affetmeyi çok seviyor.

    Ya affeder hiç yazmaz, ya da bire bir yazar. Hatta öyle bir af dilersin, öyle pişman olursun ki, o af ile bütün geçmişini siler. O’nun şanına kalmış. O öyle cömerttir ki, bir de bakmışsın akla hayale gelmedik mükâfatlar vermiş. Yeter ki dön O’na, “Rabbim” de. “Affet” de. O’nu bil O’nu an, O’nu düşün, O’nunla başla, O’nunla işle, O’nunla bitir.

    Bak nasıl her şey yerli yerine oturur; olmaz dediklerin olur, bitmez dediklerin biter, gelmez dediklerin gelir... Vesselam.

 Bizim Rabbimiz bu kadar affedici, sabırlı ve bizi her gün af dileyelim diye bekliyor. Af bahaneleri yaratıyor. Beş vakit namaz gibi, Ramazan gibi, Şaban gibi, kurban gibi, bayram gibi...

   Resul-i Ekrem zamanından bir hikâye geldi aklıma. Savaş sonrası bir ana evladını aramakta. Gözleri yaşlı, evladını arıyor. Her gördüğü çocuğa bakıyor, kendi yavrusu mu diye. En sonunda buluyor ciğerparesini, basıyor bağrına. Sahabeyi kiram bakıyorlar, Allah Resulü mahzun. Çok etkilenmiş belli. “Nedir ya Resulullah seni böyle etkileyen?” diye soruyorlar, merhamet timsaline. Ve o can alıcı cümleler dökülüyor inci dişlerin arasından: “Şu anayı gördünüz mü? Nasıl da evladını aradı, buldu ve bağrına bastı. Nasıl seviyor evladını gördünüz mü? İşte Allah (cc.) bu ananın evladına olan merhametinden, binlerce kat fazla merhametle, biz kullarını seviyor, ona yönelelim diye sabırla bekliyor. Hiç bu ana evladını ateşe atar mı?”

”Atmaz ya Resullullah”

 “İşte Allah bu anadan binlerce kat daha affedici ve merhamet sahibi. O da biz kullarını ateşe atmaz.” Atmayacak da inşallah. Yeter ki biz ona kul olalım tertemiz bir dönüşle dönelim. O Rahîm olan Rabbil âlemin, bizi af ve mağfiretle basacak bağrına tabiri caizse... 

   Rabbimiz Taha suresi 44. Ayet-i Kerime’de, Hz. Musa (as.) ya, “Yine de sen, Firavun’a karşı yumuşak bir dil ile konuş. Belki aklı başına gelir.” diye buyurmaktadır. Gereçekten çok etkileyici değil mi? İlahlık iddiasında bulunan bir insana dahi yumuşak bir tavır ile hitap edilmesini tavsiye eden Rabbialemin, “Ey benim Rabbim, İlahım,” deyip ,ona yönelen kullarına nasıl muamele eder acaba? Rahmet kapılarını nasıl ardına kadar açar? Biz ona, hayırlı bir dönüşle dönsek, bize rahmetiyle nasıl karşılık verir? Ne sürprizle çıkar karşımıza? Nitekim bu ayeti duyan evliyaullahtan bir zat: “İlahlık iddiasında bulunan birine karşılığın buysa, ilahım sensin ya Rab diyene cevabın nice olur Rabbim?” diyerek secdeye kapanmıştır. Gel ne olursan ol yine gel. Şunu da hiçbir zaman unutma ki, Rabbimin en sevdiği şey, pişmanlıklarla O’na dönen kulunu affedip, bağışlayıp, temizlemek ve temizlerle birlikte, temizler yurduna, cennetine almak.


TÜM YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.