Hak Ve Adalet

Hz Süleyman henüz on yaşında iken, birgün yolda iki gözü iki çeşme ağlayarak giden yaşlı bir kadına rastlayıp; o'na niçin ağladığını sorar:

Kadın:

-Nasıl ağlamayayım a oğul! Kimsesiz , yaşlı bir kadınım. İki yetim çocuğum var; onlar için çalışıp üç beş kuruş kazandıktan sonra ekmek yapmak için yarım çuval un aldım. Yolda bir fırtına esti tüm unlarım gitti...Şimdi ben ne yedireceğim yavrularıma..! deyip veryansın etti... 

Hz Süleyman 

-Ben kral Davud'un oğlu Süleymanım. Babama git, rüzgardan davacı olduğunu söyle! Dedi. 

Kadın önce bu sözleri garipsedi, sonra böyle yapsam bir kaybım olmaz deyip Hz Süleyman'ın dediklerini kabul etti... 

Kral Davud'un huzuruna çıkıp, başına gelenleri anlattıktan sonra, rüzgardan davacı olduğunu söyledi. 

Hz Davut, kadına:

-Senin bu dediğin imkansız. İyisi mi sana bir çuval un vereyim, evine götür ekmek yap. 

Kadın sevinçe kabul edip verilen un çuvalıyla dışarı çıkınca yine süleyman'a rastladı. 

Süleyman

-Neden rüzgardan davacı olmadın deyip kadını tekrar babasının yanına gönderdi. Bu durum üç kez tekrarlandı... 

Bu sefer Davud'un tepkisiyle karşılaşan kadın, Süleyman'ın kendisini gönderdiğini söylemesi üzerine Bunda bir hikmet olduğunu düşünüp adamlarına Sahile gidip gelen gemi tücarlarını huzuruna getirmesini emr etti. 

Bir veziri , "gerek kalmadı kralım. Epey kalabalık bir tüccar grubu huzura çıkmak için izin isterler" dedi

Huzura çıkan tüccarlardan biri söz alarak şöyle dedi:

- Buraya gelmeye yakın müthiş bir fırtına koptu. O an gemiden bir delik açılıp, tam gemi su almak üzere iken; nereden estiğini bilmediğimiz bir rüzgarla birlikte havalanan unlar geminin deliklerine girerek , hamur olup deliği kapattılar... Böylece gemi su almaktan; bizde ölmekten kurtulduk. Selametle karaya çıktıktan sonra bizde bunun kefareti olarak üç tabak dolu altını size sunmaya geldik. Kral Davut, altın dolu tabakların hepsini kadına verilmesini emretti.. 

Kadın sevinç içinde altınları alıp saray'dan çıkınca; Süleyman yanına gelip, ,

-Ya annecim gördün mü bak...Demekki rüzgardan da davacı olunabiliyormuş değil mi! 

Adalet söz konusu olunca akan sular durur... 

Kişi uğradığı haksızlık karşısında şartlar her ne olursa olsun Hakk'ını sonuna kadar aramalı,mücadele etmelidir. Bilinmelidir ki, hak kaybolmaz. Çünkü hak Allah'ın 99 İsm-i Şerif lerinden biridir.